25 Mayıs 2009 Pazartesi

Morglar Yine Doldu




”Morglara bakıp konuşmak gerekiyor.

Morglar yine Kürt cesetleriyle dolup taşıyor.

Kürt sorunu, bir ense sorunudur.

Kürt ensesindeki Türk namlularının tümüyle geri çekilmesi sorunudur.”


Türk hava ve kara kuvvetleri, 29 Mart seçimlerinden bu yana Kürdistan’ı vuruyor. Özellikle çözümün tartışıldığı son haftalarda gerilla kayıpları giderek arttı. Bu da saldırıların şiddetine işaret ediyor. KCK, dün yaptığı açıklamada şöyle diyor:

“Türk ordusunun 15 Mayısta Şırnak’ın Çırav dağında yaptığı operasyonda 6 HPG savaşçısı şehit düşmüş, karşı taraftan da kayıplar yaşanmıştır. En son Eruh’un Garısa alanında HPG Komuta kademesine yönelik Türk ordusunun merkezi olarak planlanmış bir operasyonla her türlü teknik kullanılarak 17 Mayıs’ta, içinde Garisa bölge komutanı Şervan Sason ( Niyazi Akın) yoldaşın da bulunduğu bir grup HPG’li militanın şehit düştüğü haberini bugün almış bulunuyoruz...”

KCK’nin açıklamalarında da görüldüğü gibi, Türk ordusu HPG Komuta kademesini hedef alan saldırılar gerçekleştiriyor. HPG, bu saldırılara “kalleş saldırılar” olarak adlandırıyor.

Zaten HPG en büyük kayıpları, karşılıksız ateşkeslerde ve geri çekilmelerde veriyor.

Kürtler, çözüm numaralarıyla aldatılıyor, oyalanıyor. Derin devletin yakın gazetecilerinden Enis Berberoğlu, dünkü Hürriyet yazısında, çözüm denkleminde kesinlikle PKK’ye yer yok diyor.

Bunun böyle olduğunu, Türk devletinin, Kürt sorunun çözümünde uyduruk adımlar atarken PKK’ye yönelik şiddeti artırmasından belli oluyor. Ne pahasına olursa olsun PKK’ye diz çökertme niyetlerinden vazgeçmiyorlar.

Bu ara, Türkiye Kürdistan’ından göçen Kürt sivillerin kaldığı Mahmur Kampı, PKK’ye silah bıraktırma kampı olarak düşünülüyormuş.

PKK’liler silah bırakmak için oraya gelecekler, silahlarını Irak yönetimine teslim edecekler, silahsız bir şekilde orada konakladıktan sonra da Türkiye’nin izin verdiği kişi ve ölçüde Türkiye’ye giriş yapacaklar...

Çözüme bakın! Türk ırk devletinin oluşturduğu linç kültürü kurum ve kuruluşlarıyla bütün il ve ilçelerde varlığını sürdürürken, can güvenliklerini korumak için dağlara sığınmış silahlı Kürt çocukları silahlarını, sömürgeci Türk generallerin Kürt kanıyla vıcık vıcık olmuş potinlerinin dibine bırakacaklar.

Bir kez daha kandırılıyoruz. Uyutuluyoruz, oyalanıyoruz. Dili, dini, mezhebi ve kimliği yarı yasak nesiller yetiştirilecek olmasına fit olmaya hazırlanıyoruz.

Adım adım uygulanan ve PKK’ye de izletilen bir film var. Filmin ana konusu şu. Türk devletini, varlığını, anayasasını, kurumlarını, bayrağını, dil birliğini, Türk milliyetçi hakimiyetini rahatsız etmeyecek bir Kürtlüğe karşılık, PKK’nin tümden ortadan kaldırılması...

Fakat unutulan bir şey. Bedeli ve faturası daha önce Kürtler tarafından defalarca ödenmiş bu hakların faturasını da ikinci kez biz ödemeyeceğiz.

Biz zaten 1980 zindanlarında Atatürk’ün gençliğe hitabesini okumak istememiştik. “Bir Türk dünyaya bedeldir,” dememiştik. İstiklal Marşı okumamıştık. “Ne mutlu Türküm diyene!” demediğimiz için, akıl almaz işkencelere maruz kalmıştık. Kürdistan dağlarına kazınmış birkaç sloganı kaldırmakla Kürt sorunu çözülmez...

İçimizden geçenleri bir kez daha belirtmek istiyoruz.

Bütün zamanlarda Kürt nesillerini yetim bırakan Türk devletine güvenmiyoruz. Türk ordusunun Kürdistan’daki varlığı sürdükçe can güvenliğimizin bulunmadığını söylüyoruz. Türk ırk namlularını vatan savunan namlular olarak değil, Kürt halkını ensesinden öldüren namlular olarak görüyoruz. Bir daha namluları altında yaşamaktansa, sürgünü, dağı, sokak direnişlerini ve çaresiz kaldığımız yerde ölümü tercih ediyoruz...

Bunu daha başka nasıl anlatalım?

Türk devlet morglarından kaç Kürdün cesedi geçti? Kaç Kürt ve Alevi çocuk dil ve mezhebini gizleyerek büyüdü?

Tek dil, tek sınır, tek bayrak, tek mezhep paranoyaklığına takılmadan, onun hastalıklı takıntılarını kendimiz dert etmeden Kürt ulusunun bir bireyi olarak tekrar belirtmek gerekiyor: Yarım özgürlük değil, tam özgürlük istiyoruz.

Meclis İdare Amiri Sırrı Sakık’ın AKP’li idare amiriyle yemek yemesini kimse bize Kürt sorununda yumuşama var diye yutturmasın artık. CHP içindeki bir Kürt milletvekilinin DTP’li bir milletvekiline göz kırpmasını kimse bize CHP-DTP yakınlaşması olarak anlatmasın...

Morglara bakıp konuşmak gerekiyor.

Morglar yine Kürt cesetleriyle dolup taşıyor.

Kürt sorunu, bir ense sorunudur.

Kürt ensesindeki Türk namlularının tümüyle geri çekilmesi sorunudur.

Büyümekte olan ağaç fidanının başında balta ile bekler gibi, Türk devlet namluları Kürdün ensesinde durdukça; Kürdün teslim edecek silahı yoktur; elden ele devredeceği silahları vardır.

Doğada her canlının kendini yaşatma savaşıdır bu...

Ya tam özgürlük ya hiç!

----------------

Hiç yorum yok: