26 Ağustos 2010 Perşembe

EVET-HAYIR OYUNUNDAKİ SOY-BOY ŞAKASI



Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
mustafaelveren@gmail.com


Takunyacılar ile postalcıların iktidar kavgası her gün daha çok su yüzüne çıkmaktadır. Sistem içinde bir gurup tarafından CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ı başarılı bir operasyonla istifa ettirdikten sonra yerine AKParti Hükümeti’ne karşı Alevi bir lider çıkarılmasını planladıkları anlaşılmaktadır. Ancak, bu lider Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gibi hem Alevi, hem Kürt ve üstelik Dersimli biri olunca plan da bazı zorlamalarla yeniden şekillenmeye başlandı.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği mevcut iktidara karşı bulunmaz bir nimetti. Ancak, işin Kürtlük ve Dersimlilik tarafı planı bozuyordu. Durum böyle olunca, planı hazırlayanlar tarafından bu defa Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kürt kimliğinin yerine Seyyid (Arap) kimliğini uydurdular. Diğer taraftan Dersimlilik kimliğini de bazı yalan-yanlış bilgilerle Kırşehirli bir Türk olarak gösterip, anından yok ettiler. Bir insan aynı anda hem Türk hem de Arap olamayacağına göre, bu uyduruk kimliği hiç bir kimsenin benimseyeceğini sanmıyorum.

Tüm bu uydurma kimliklere rağmen, madalyonun öteki yüzü çok farklı olduğu görülmektedir.

12 Eylül günü yapılacak olan EVET-HAYIR Referandum oyununun kampanyasında başta Başbakan olmak üzere SOY-BOY şakası yapılmaya başlandı bile. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu kimliğini gizlemeye çalışsa da 87 yıllık Devlet partisi olan CHP’nin başına Dersimli Kürt-Alevi birinin geçmesi hemen etkilerini göstermeye başladı. Sayın Kılıçdaroğlu’na hitaben meydanlarda “Sen Kürt müsün Türk müsün? Neden Dersimli olduğunu inkar ediyorsun?” gibi soy-sop soruları sormaya başlandı.

Soy deyince benim aklıma hep Ermeniler geliyor. Çünkü, bu ülkede en çok saldırıya uğrayan kimliktir. Daha iki yıl önce Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün “Ermenilerden özür dilerim” kampanyasına destek verdiği için dönemin CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman tarafından Gül’ün annesinin Ermeni olduğu ileri sürmüştü. Bu bayan hala CHP milletvekilidir ve o günden bu güne kadar CHP.liler hiçbiri tepki göstermedi. Sayın Kılıçdaroğlu da bunlara dahildir.

Bu defa AKPartili Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek de hemşehrimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu için aynı iddiada bulunuyor. Sayın Kılıçdaroğlunun “Bu çağda insanların soyunu-sopunu sorgulamak çok ayıp buluyorum. İnsanları soyuna, rengine göre değerlendirmek ancak faşist zihniyetlerin işidir.” Şeklindeki çok mantıklı yanıtıyla kamuoyunda takdir kazanmıştır. Peki, AKParti yetkililerinin İ. Melih Gökçek’e karşı her hangi bir tepkisi oldu mu? Şu ana kadar ben duymadım.

Halbuki günümüzde insanlar soy, renk, inanç, cins gibi ayrımcı kavramlarla değerlendirilmemeli ve bu kavramlar artık tarihe gömülmelidir. Evrensel İnsan Hakları gereğince “insan haklarıyla insandır.”

Şimdi; vatan-millet-bayrak-din-iman-ezan... gibi kavramları kullanıp, halkları birbirine boğazlatmaya çalışanların arkasındaki zihniyeti artık daha yakından görebiliyorum.
Postalcı filler ile takunyacı develerin EVET-HAYIR oyunuyla üzerimizde tepinmelerini şimdi daha iyi görüyor ve bunların altında nasıl ezildiğimizi artık anlıyorum.

“Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz” haykırmasının ne kadar yerinde ve haklı bir slogan olduğunu bu gün daha iyi anlıyorum.

Bu slogandan dolayı e-posta adreslerime çok sayıda hakaret ve tehdit mesajlarının gönderilmesinin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum.

Bu EVET-HAYIR oyunundan dolayı Ermeni kimliğine yapılan her türlü saldırıyı kınıyor, Sevgili Hrant Dink’i saygıyla anıyor, Hrant’ın gerçek bir Ermeni demokrat olduğunu bu gün daha iyi anlıyor ve özlüyorum.

Araştırmacı-Yazar Erdoğan Aydın bu EVET-HAYIR Oyununun neden boykot edilmesi gerektiğini şöyle özetlemektedir; "Yalan dünyası üzerine kurulu bir demokrasi oyunu oynanıyor... pakete de 12 Eylül anayasasına da, yani sıtmaya da ölüme de hayır demek,.. Boykot demek ise bu iki seçenekli ve her iki durumda da Özel Harpli, % 10 barajlı, telekulaklı, yeni-liberal soygunlu rejimin yeniden üretimini sağlayan oyuna itiraz etmektir… Boykot, barajı indirmek mümkünken, Kürt halkına nefes aldıracak, işçilere İLO standartları sağlayacak, Alevilerle ilgili AİHM kararlarını uygulayacak, yoksulları rahatlatacak düzenlemeler mümkünken, özetle demokrasisi mümkünken bunları yapmayanlara kuyruğunuz olmayacağız demek iradesidir..."

Bu değerlendirmeyi göz önüne aldığımızda; BDP’nin EVET-HAYIR oyununa karşı başlattığı BOYKOT kampanyası her gün daha çok önem kazanmaktadır. İki ucu pis bir değnek gibi olan bu EVET-HAYIR oyununda BDP’in BOYKOT kararından geri adım atması mümkün değildir. Eğer böyle bir yanlışa sapılırsa bence kendi intiharına zemin hazırlamış olacaktır.

Kürt halkı için çok ağır bedeller ödemiş ve hala ödemeye devam eden Sevgili İsmail Beşikçi’nin BDP için ileri sürdüğü “EVET” denilmesi tespitine saygı duyarım. Hatta değerli Beşikçi’nin bu görüşünün belki bazı maddi temelleri de olabilir. Ancak, AKParti Hükümeti’nin yaptığı sahte açılımları ve TC Devleti’nin geçmişteki uygulamaları konusunda sicilinin ne olduğunu Sevgili Beşikçi benden daha çok iyi bilmektedir. O nedenle Sayın Beşikçi’nin bu değerlendirmesi bence yerinde bir tespit değildir. (Burada Sevgili Sarı Hoca’nın hoş görüsüne sığınıyorum)

Diğer taraftan, bu EVET-HAYIR oyunu halkımızı nasıl bir ruh haline soktuğunu şu sözlerden daha iyi anlıyorum; “Bu nasıl bişeydir ki, daha düne kadar tanıdığın, selam verdiğin, insana ve toplumsal mücadeleye dair bazı şeyleri paylaştıkların birden bire, “EVET diyen hain”, “HAYIR diyen alçak” ve “BOYKOT diyen halk düşmanı” olabiliyor.” (Yılmaz Kızılırmak) Maalesef şu anda halkın önemli bir bölümü bu durumdadır.

Bu ruh halimizden bir an önce kurtulup, demokrasi mücadelemizin başarıya ulaşmasını ve bunun sonucunda katılımcı demokratik bir halk anayasasının bir an önce oluşmasını diliyor ve umuyorum.

-------------------
Web : http://www.gomanweb.com/


Hiç yorum yok: