27 Haziran 2010 Pazar

"Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan...”




Mustafa Elveren
mustafaelveren@gmail.com

Gomanweb'in şair yazarlarından Dersimli hemşehrim sevgili Yusuf Yağan'ın; "Yıkalım biz nefretle kinin saltanatını,/ Memleket ateş ve kan gölü olmadan,/ Şahlandıralım güzellikle sevgi atını,/ Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan./ Ülkemiz ölüm değil, barış yeridir,/ Amansız bir rüzgar esti samyelidir,/ Durdurun bu zulmü nefretin selidir,/ Evladı için analar saçını yolmadan./.. bu dizeleri barış ve dostluk açısından çok anlamlı bulduğum kadar samimi bir barışseverin de duyguları olduğuna inanıyorum.

Ülkemizde kirli bir savaş yaşanmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin bir çok yerleşim yerlerinde kan, barut ve ateş yayılmaktadır. Bu “kirli savaş”ın hiç bir zaman galibi de mağlubu da olmayacaktır. Çünkü, on yıllardır yaşadığımız bunca acı deneylerden net olarak anlamak mümkündür. Öyle ise, neden bu kan gölü ve ateş alevi?

Her ne kadar "ateş düştüğü yeri yakar" denilse de, bu ateş bir gün yayılır ve her tarafı da yakabilir. Önemli olan ateşi düşürmemektir. Hele bu ateş ormanın içindeki kurumuş yaprakların ya da harmanda bir saman yığını ortasına düşmüş ise, söndürmek hiç mümkün olmuyor. Ne yazık ki, ülkemiz böylesi tehlikeli bir durumla karşı karşıyadır.

Halbuki, “Bağımsız bir Kürdistan”ı altın tepside Kürtlere sunsalar dahi bunu kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Çünkü, Türkiye Kürtleri İzmir’in üzümünü, Mersin’in narenciyesini, Antalya’nın turizm güzelliklerini, Karadeniz’in fındığını ve çayını, yani Türkiye’deki tüm zenginliklerini bırakıp, sadece dağlara haps olacak kadar akılsız değildirler. Üç-beş bin kişi belki ütopya olarak düşünebilir. Ben de “Bağımsız, birleşik, sosyalist bir Kürdistan’ı düşünebilirim. Bırakın insanlar düşünsünler. Zaten başımıza ne geldiyse, hep bu yasaklar yüzünden geldi.

Hal böyle iken, bir zamanlar “bu sabah ülkeye komünizm gelecek” diyen dönemin egemen yalancı zihniyeti kılıf değiştirerek, bu defa “bölünme” yalanı ile ne yazık ki bizi kandırmaya hala devam ediyorlar. Şimdi bunu en çok AKParti Hükümet’i yapıyor.

AKParti Hükümeti başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm Türkiye kamuoyunu aldatmıştır. Önce “Kürt Açılımı”, arakasından “Demokratik açılımı”, şimdilik ise “Birlik ve beraberlik Projesi” olarak adlandırılan ve önümüzdeki süreçte belki başka benzer sözlerle yeniden isimlendirebilecekleri sahte “AÇILIMLAR”la bizi aldatmaya devam edeceklerdir. Aslında buna bir nevi “nitelikli dolandırıcılık” de diyebiliriz.

Daha önceki yazılarımda da defalarca belirttim. Mevcut sermayenin paylaşımından dolayı iktidar gücünü elinde bulunduranların daha fazla pay kapma kavgasıdır. Yoksa hepsi de Osmanlı bankası gibidirler, yok birbirlerinden farkı. Yani siyah cüppeliler ile yeşil cüppelilerin çıkar çatışmasıdır. Cami ile kışla arasındaki iktidar gücünün paylaşımındaki çelişkilerdir. Daha açık bir ifadeyle takunyacılar ile postalcıların “danışıklı dövüş”lü güç gösterisidir.

Siyasi iktidarlar çözüm üretmek zorundadırlar. Eğer çözüm üretemiyorlarsa, ağzından hiç düşürmedikleri o “taşeron”lar devreye gireceklerdir. Hal böyle olunca, yine sürekli dillendirdikleri “bölünme” de maalesef gerçekleşir. Çünkü, siyaset boşluk kabul etmez.

Bu “kirli savaş”ta çocuklarını kaybeden asker aileleri ile PKK’li gençlerin aileleri acılarını içine gömerek; “Sen niye öldün evladım? Sen neyin bedelisin?” sorusunu haykırıp, henüz "Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan...” el ele tutuşarak bu ateş daha fazla büyümeden birlikte engel olmalıdırlar. Aksi halde bu ateş Buseleri ve Şerife Teyzeleri yaktığı gibi hepimizi yakabilir ve bölünmekten de kurtulamayabiliriz.

Web : http://www.gomanweb.com/

Hiç yorum yok: