28 Eylül 2010 Salı

SOL, DERSİM VE ALEVİ ÖRGÜTLERİ



Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
mustafaelveren@gmail.com

Dersim, Alevilik ve Sol bence birbirini tamamlayan önemli kavramlardır. O nedenle bu makaleye böyle bir başlığı koymayı uygun gördüm.

Solda ve bilhassa da Dersimlilerden oluşan üç-beş kişilik akraba, hemşehri veya arkadaş grubu bir araya geldiklerinde hemen yeni bir örgüt kuracakları kanısı halkta yaygındır. Halkın bu kanısını yabana atmamak gerekir. Pek de haksız sayılmazlar.

Sol gelenekten geldiğini söyleyen bazı kişi ve grupların çok önemli bir hastalığı olduğunu biliyoruz. Herhangi bir vakfı, derneği, kulübü, gazeteyi, dergiyi, internet üzerinden ücretli-ücretsiz edindikleri bir web sayfasını kuranlar, hatta bir meyhaneyi açan ortakların bile her birinin sol bir örgütmüş gibi hareket ettikleri çok görülmüştür. Durum böyle olunca, bu defa kendi aralarında da ayrışarak yeni yeni örgütler kurarlar. Bu böyle devam eder gider.

Bazıları düzene karşıymış gibi görünüp, aslında daha çok birbirleriyle uğraşırlar. Eğer birbirleriyle didişmekten fırsat bulabilirlerse düzene karşı mücadele etmek ancak akıllarına gelir.

Diğer taraftan kendilerine “Ulusalcı-Kemalist Sol” diyen örgütlemeler var ki, düzene karşı gerçekten mücadele veren kişileri, örgütleri ve sol kurumları hedef alırlar. Bunlar kendi dışındaki solu tasfiye etmek için sanki kurulmuşlardır.

Bu durumda; Kemalizm’i, Aleviliği ve Aşiretçiliği henüz aşamamış bir çok sol örgüt gerçekten de “sol” olabilir mi? Bu konu üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünülmesi ve analizlerin yapılması gerekir.

Aynı şekilde Dersim-Tunceli-Munzur isimleri altında festival, vakıf, dernek ve spor gibi alanlarda örgütlenen yüzlerce kurum ve kuruluşlar mevcuttur. Bunlar da tıpkı sol örgütlemeler gibi ne yazık ki, daha çok birbirleriyle uğraşıyorlar. Bazıları ise, “Alevistan”, “Zazaistan” gibi işi sulandırmak suretiyle adeta halkla dalga geçiyorlar.

Bir kısım Alevi örgütleri ve kurumları da aynı çıkmazda olduklarını görmek mümkündür. Adeta birbirlerine çok benzeyen örgütlenmelerdir.

Dedelik kurumunu ve Aleviliği kendi kişisel işleri için kullanan Prof. İzzettin Doğan 12 Eylül diktatörlüğünün işkenceci paşalarından T. Sunalp'la pazarlıklar yaptığını hepimiz biliyoruz. Daha sonra tüm hükümetlerle yani Çiller'den Ecevit'e, Özal'dan bu günkü AkParti'ye kadar hepsiyle kişisel çıkar anlaşmalarını yürüttü ve hala da yürütmeye devam ediyor.

Bu günki Cumhuriyet düzeni; sağda F. Gülen’e bağlı trilyonluk dini cemaatlerle, solda ise, aynı zenginlikteki Alevi-Bektaşi isimleriyle oluşturulan İ. Doğan’a bağlı Alevi örgütlemeleriyle gerçek evrensel solu ve sağı boşa çıkarmıştır. Türk-İslam ideolojisini ya da Kemalizm'i bize hem sağ ve hem de sol olarak yutturuyorlar.

Prof. İ. Doğan dışında kalan bir çok Alevi kurumlarının durumları da pek iç açıcı değildir. Bunların bir kısmı Mustafa Kemal’in Hz.Ali’nin ikinci yüzü olduğunu söylemek suretiyle bu kokuşmuş düzeni Alevi halkına yutturmaya çalışıyorlar.

Anlaşıldığı üzere, bu düzen halkın inandığı tüm kutsal değerleri ne varsa hepsini kendini yaşatmak için hilebazlıkla kullanmaktadır.

Sağdan, soldan, Dersimlilerin, Alevilerin ve Kemalistlerin bana kızmalarına gerek yok. Esasen bu yazdıklarım gözlemlerime dayanarak yaptığım bir tespittir. Yanlışlığı veya doğruluğu hususunda değerlendirmeyi okuyucunun takdirine bırakıyorum.

NOT-1: Sayıları çok az da olsa bazı Demokrat Kemalistleri, düzen karşıtı demokratik Alevi kurumlarını, emekten ve özgürlükten yana olan tüm Marksist-sosyalist-devrimci solcuları tenzih ederim.

NOT-2: Bazı okuyucuların bana kızdıklarını ve hemen mesaj yazacaklarını sanıyorum. Küfür ve hakaret içermemesi koşuluyla bu okuyucuların tüm mesajları makalenin altına eklenecektir.

27.09.2010


Web : http://www.gomanweb.com/ / http://www.gomanweb.net/

Hiç yorum yok: