8 Temmuz’da Samanyolu Haber’de katıldığım “Endaze” programında Prof.Dr.Mümtaz’er Türköne’nin benden, Ertuğrul Özkök’ün söylediği, Türklerle Kürtler beraber yaşamaya mecbur mu? görüşüyle ilgili düşüncelerimi sordu. Özkök’ün tahammülsüzlük ve kolaycılık içeren sözleri bu ülkede saf bir ırkın belki de-kim bilir?-salt Beyaz Türk’lerin huzurlu yaşayacağı bir ülkeyi tanımlamış olabilirdi (Mümtaz’er Türköne’nin söylediği gibi burası sadece İstanbul ve çevresi de olabilir). Aklıma “Arı”larla ilgili bir örnek geldi: Herbert J.Spiro’nun Alman Yasaları ile ilgili verdiği örneklerden söz ediyorum. Eşya Hukuku’nda taşınır mallarla ilgili şöyle bir örnek verir:
Madde 961: Eğer bir arı kümesi göçer ve maliki hemen aramaya koyulmaz ve aramadan vazgeçerse o zaman arı kümesi sahipsiz olur.
Madde 962: Arı kümesinin sahibi arama sırasında başkalarının taşınmazına girebilir. Eğer küme başka bir arı kovanına giderse kümenin maliki, kümeyi yakalayabilmek gayesiyle, kovanı açabilir ve kümeyi alabilir, petekleri çıkarabilir ve kırabilir. Ortaya çıkacak zararı ödemek zorundadır.
Madde 963: Eğer çeşitli maliklerin kaçan arı kümeleri birleşirse, kümelerini arayan malikler yakalandıkları birleşmiş kümenin müşterek maliki olurlar; paylar aranan kümelerin sayısına göre belirlenir.
Madde 964: Eğer arı kümesi başkasına ait dolu bir kovana göçmüşse; dolu bulunan kovandaki arılar üzerinde mülkiyet ve diğer haklar, yeni göçmüş kümeyi de kapsar. Yeni göçülmüş küme üzerindeki mülkiyet ve diğer haklar son bulur.
Türkler-Kürtler, göçler, ayaklanmalar, kaçmalar, TSK, PKK, sınır ötesi takip bu maddelerin içeriğine ne kadar benziyor? Bir an için Kürtlerle Türkleri birer arı kümesi olarak kabul etsek bile bu vatanın toprak ve insan mülkiyetini(?) nasıl açıklayacağız? İstanbul’a çeşitli nedenlerle yerleşmiş Kürtler kimin malı sayılacak? Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağılmış Kürtler ne olacak? Yani o arıları kim, nasıl toplayacak? Diyarbakır’da, Urfa’da, Malatya’da, Muş’ta yaşayan Türkler kimin mülkiyetinde? O Türk arılar kimin malı olacak? Ya, uzun sözün kısası, eğer Ertuğrul Özkök “Arıcılık” yapmış olsaydı örneğini verdiğim arıları kovma işini nasıl kodifiye ederdi? Anlaşılan bu ülkede kovma fermanlarından bıkmayanlar var!
Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili referanduma götürme kararı herkese bir motivasyon sağlamalıdır. 12 Eylül Anayasası baştan sona değiştirilmelidir. Toplumun birlikte yaşama sözleşmesi yeniden imzalanırken ülkenin insanlarının eşit olduğu vurgusu en önemli olanıdır. 66. Madde’deki “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” ibaresi “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” biçiminde olması Kürt Sorunu’nu (esasen bu bir Türkiye sorunudur) çözümleyecek düzeyde olacaktır. Böylesi bir düzenleme diğer maddelerde (toplumsal adalet) düzenleme yaptıracaktır. Toplumsal adalet, arı ve insan kovma özkök’üne dayanan fantezilere dünya ile uyumu öğretebilecektir, ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder