Abdulkadir Ulumaskan / ulumaskan@hotmail.de
Türkiye’de her şey faşizm kokuyor. Bu : “Bir Türk dünyaya bedel !” olmaktan başlayarak normal sıradan günlük bir haber bile faşizan duygu ve kelimelerle verilir. Bir futbol maçı bile azgın bir faşist hezeyanla sunulur.
İnsanların sevinmelerini bireysel ya da toplu olarak ifade etmeleri ayrı, ama bunu başkalarını rahatsız edici, aşağlayıcı ve faşistçe yapılması ise ayrı bir şeydir.
Bu faşist dalgayı günlük bir haberde sunma biçimine bakalım. Diyelim bir olaydan sonra bir kişi yakalanmış olsun: „Polisler, göz açtırmadan, kıskıvrak yakaladı“. Yani yakaladı demek varken, neden özellikle „kıskıvrak“ deniliyor.
Bu kıskıvrakın altında muazzam bir faşizm var. Bu kutsal devletin dünyaya bedel polisinin elinden birşeyin kurtulamayacağı mesajıdır. Ama her nedense büyük hortumcular bu gücüne akıl erdirelemez polisin eline hiç geçemiyor.
Türkiye dışında tüm uygar dünyada bayraklar sembolik birer bez parçası dışında, çok fazla bir anlam taşımaz ve Kuran-i Kerim gibi öpülüp başa konulmaz.
Fakat coğrafya Türkiye olunca herşey değişerek ırkçı bir kılığa büründürlür.
Eğer bir toplumun çoğunluğu bazı sembollere taptırılarak kızgın boğalar gibi oraya buraya saldırtılacak bir hale getirilmiş ise o halk için bir felaket ve beraberinde yaşiyan haklar için de vahim bir baş belasından başka bir şey değildir.
Kitleler kocaman dev bayraklarla serseri mayin gibi ne zaman nerde ve nasıl patlayacağı belirsız bir şekilde dolaştırılarak saldırganlaştırılmak isteniyor.
Bu kırmızı ayyıldızlı beyaz bezin amacı tüm halkı bunun sarhoşluğu içersinde uyutmak ve bu uyuşuk toplum üzerinden egemenliğini sürdürebilmektir.
Hedef genelde bu olurken, özelde ise Kürtler ve diğer azınlıklara bu bez parçası aracılığı ile saldırıp sindirebilmektir.
Yoksa egemenlerin idda ettiği gibi Türkiyede bayrak birlik ve beraberliğin sembolu falan değil, bazılarının ötekiler üzerinde tahakümü, saldırı ve sindirme aracıdır.
Tabi ellerde, yakalarda, kravatlarda, dağda, gökte, arabalarda ve her yerde salanan
yada salandırılan bayraklar ayni zamanda bir inkar ve korkunun da ifadesidir.
Bu „Türkiyedeki herkes Türktür “ mantığının bir sonucu baskıcı sembol oluyor.
Her biri birer faşist arenaya dönüştürülen ırkçı bayrak şovlarının hedefi çoğunlukla Kürtler oluyor. Nereye baksan bir bayrak. Her tarafı bayraklar kaplamış. Bezden, tahtadan, demir ve taştan yapılmış çeşit çeşit metrelerce dev bayraklardan geçilmiyor. Adeta canavar gibi kulanıyor bu bayraklar.
Her resmi olsun olmasın, işyeri ve daireye, yol boyundaki benzinliklere, köylere acayip canavar misali bayraklar asılmış. Böyle giderse herhalde Türkiyede bayraksız bir karış yer bulunamayacaktır.
En son geçen yil bir Alman firması tuvalet kağıtları üzerinde Türk bayrağını yaparak piyasaya sürdü. Bayrağın tuvaletlerde kulanılmasıyla birlikte kıyametler koptu.
Nerdeyse bu kriz iki ülke arasında bir savaşa neden olacaktı. Neyseki diplomatik girişimler sonucu savaşın eşiğinden dönüldü.
Bu son günlerde, özellikle Avrupa Futbol Şampiyonası vesile edilerek, Avrupa da Türklerin arabalarda bayrak salama histerisi başlamıştır.Bazıları bir arabaya dört bayrak birden asıyor.
Arabası olmayan, bir araba kiralayarak bayrağı asarken, kiralayamayan ise bisiklet veya bir bayrak alıp elde sallıyor, ya da hiç olmazsa bayraklı bir şapka takıyor.
Türkiyenin Çek ile yapılan maçtaki sunuma bir bakın: “ Millilerimiz tarih yazdı“. „Biz Türküz“ Çekleri hezimete uğrattık. Onları tuzla buz ettik“. „Destan yazdık.“ „Avrupa’yı kasıp kavurduk.“ vb. bir sürü, çok faşist, ahlaksız ve vahşice çağırma ve bağırmalar daha. Bunu sunan Spiker de : „ Avrupa biz geliyoruz, Çılgın Türkler geliyor.“ Diyor. Düşünün çılgınlıkla öğünebilen başka bir miller var mıdır. Bu çılgın faşist dalga futbolcuların annelerine kadar yaydırıldı. Anneler de : „Bizim oğullarımız bunu yapar.“ Diyerek anneleri de faşist koroya dahil ettiler.
Evet bu bir ırkçılık gösterisi ise, Avrupa’da: „Türk asker ve polisi karımıza tecavüz etmiştir.“ diyerek kürtlük üzerinde oturum almış ve siyasi oturumlarından dolayı, hâlâ Türkiye’ye gidemeyen bazı kürtlerin bu Türk bayraklarını çılgınca salamaları ise düpedüz bir namusuzluktur.
Kürtlerin kanı üzerinde lüks arabalar alarak Türk bayraklarını bu arabalarda sallandıran şerefsiz alçak kürtler de vardır.Bir gün bunun hesabı sorulmalıdır.
Varlığı,dilini, kültürünü inkar edip yasaklamış ve bununlada kalmayarak babaları ile
dedelerini sürgün etmiş bir düzenin bayraklarını böyle kuşkuyla sallamak, yalnız namusuzluk değil, aynı zamanda soysuzluk ve onursuzluktur da.
Bunun bilinç -milinç ile uzaktan yakından hiç bir ilgisi yoktur, doğrudan doğruya, direkt olarak namus veya namusuzlukla ilgisi vardır; veselam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder