19 Kasım 2011 Cumartesi

YAZBOZ /YAPBOZ



Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

Türkiye Cumhuriyetinin geleneksel Kürt politikası hiç değişmedi: Daha çok, önce Kürtleri asimilasyona tabi tutup Türkleştirmeye, işbirlikçi Kürt yaratmaya (ağalar, şeyhler vb.) ve “ulusal sorun” yaratmamaya çalışmak. Ve bu arada istenmeyen başkaldırılar olursa (isyan, ayaklanma) en kanlı şekilde bastırmak. Bunları yaparken de klişe gerekçeler bulunmuştu: “Dış mihrakların maşası!” İşbirlikçi Kürtler Cumhuriyet’in ilk yıllarında aşiret reisleri (çıkar ve rant vererek) devlete bağlı hale getirilerek elde edildi. Büyük topraklar verildi; aşiretlerini ulusal sorun dışında, kan davaları, gasp, talan, hırsızlık, çapulculuk, evlilik, barış yapma konularında oyaladılar. Böylece asayiş berkemal oldu. Bu arada bazı uyanık köylüler de (kurnaz ve kaba gücü olanlar) aşiret reislerinin bilgisi dâhilinde tapu idaresinin yardımıyla (yalancı iki veya gerekirse tek şahitle) büyük toprak sahibi oldular. Böylece Yukarı Mezopotamya Ovası uyanık, zorba, fırsatçı köylülerce gasp edilmiş oldu.

İşte bugün önemli ölçüde toprağı olan bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücü oldular. Çünkü zengin olmuşlardı ve buralarda kurulacak bir Kürt yönetimi aynı rahatlığı (gaspı) onlara sağlamayabilirdi. Hoş, BDP, DTK, PKK veya KCK toprak reformu kavramını dahi ağzına almadı ya? Bu Kürt köylülerinin (kapitalizmin gelişmesiyle) bir kısmı kasabalı ve şehirli olduysa da, köylerindeki topraklardan kopmadılar. Şehirde yaptıkları ticaret, memuriyet gibi mesleklerinin yanında toprağın bereketini de gasp ettiler. Bu insanlar her zaman devlet partisinin sadık “oy depoları” oldular. Önce-Mustafa Kemal’le birlikte-CHP’li oldular, sonra DP, DYP, MHP, MSP, ANAP, AKP’li! Kürt sorununu gündeme getirenlere yapıştırılan klişe suçlama AKP ile değişti: “İç mihrak!”

Ilımlı İslamcı AKP yaptırdığı operasyonlarla yakaladıklarını ya da PKK eylemlerini Ergenekon ve derin devletle işbirliği yapmakla suçladı. Bu nasıl bir akıldır ki, Kürtleri öldüren Ergenekon, Jitem, derin devlet Kürtlere talimat veriyor ve onları eylem yapmaya yönlendiriyordu? Legal, illegal Kürt siyaseti içinde devlet ve hatta derin devletle işbirliği yapan unsurlar mutlaka vardır. Bizim bu görüşümüz (karşı çıkışımız) genel uygulamaya yapılan suçlama ile ilgilidir. Çünkü Türk devletine karşı mücadele eden bir hareketin onunla işbirliği yapması veya onun maşası olması çok mantıklı da değildir. AKP’nin Kürt sorununa bu bakış tarzı, öncellerinin yaptığı-tıpkı tek parti dönemindeki CHP gibi-iç savaş çıkarma politikalarının yeni çağ (Kapitalist Modernite) versiyonuydu.

AKP’nin bu klişe ile birlikte uygulamaya koyduğu iç savaş politikası legal ve illegal Kürt siyasetinin de katkısıyla tutmuşa benziyor: PKK artık her yerde askeri ve polisi vuruyor. Adam bulamazsa kendi sivillerini öldürüyor. Sonra da özür diliyor. AKP de (siyasetle ilgilenen ne kadar varsa?) Kürtleri tutukluyor, operasyon yapıyor, bombalıyor. Kandil’e bazı yabancı güçlerle birlikte kara operasyonu da düşünüyor. Gerekirse tampon bölge, işgal filan düşünüyor. Haklarını vermek gerekirse, iki taraf ta iç savaş çıkarma konusunda rollerini iyi oynuyorlar. Eksik bırakılan bir şey olursa diğeri tamamlıyor zaten. Bravo AKP’ye, bravo Kürtlere! Ve bu arada, Somali’ye yoksullara yardıma giden, Filistin’i bağımsız devlet yapmak isteyen, İsrail’e posta koyan ve Kürtleri bombalayan aynı başbakandır!

Hiç yorum yok: