13 Mart 2011 Pazar

“İLERİ DEMOKRASİ” ALDATMACASI


Mustafa Elveren (Em.öğrt.)
mustafaelveren@gmail.com


Bir taraftan 90 yıllık resmi ideoloji çatırdamaya başlarken, öte yandan devlet içindeki iktidar yanlısı güçler Ak(p) Kemalistleri üretmeye başladılar. Bunların ne kadar demokrat oldukları üzerinde biraz düşünmemiz gerekir.

Her şeyden önce yüzde on seçim barajı uygulamasıyla bu sistem ve bu sistemin ürettiği iktidarlar demokrat olabilirler mi?

“Açılımlar” aldatmacasıyla KCK operasyonu altında Kürt siyasetçilerini cezaevlerine koyan, üstelik de anadillerinde savunma yapmasını engelleyen bir anlayış demokratlıkla bağdaşabilir mi?

“Alevi Çalıştayları” adı altında Alevileri birbirine düşüren, çeşitli kurnazlıklarla onların altını oymaya çalışan, Diyanet’e entegre eden, okullarda din derslerini sözde Alevilik içeriğiyle daha da yaygınlaştıran bir siyasi düşünce nasıl demokrat olabilir?

Cemaat ve iktidar aleyhine kitap yazdı diye kendi polis müdürünü içeri tıkan, “karargâh evleri” bahanesiyle sosyalist bir partinin genel başkanını ve yöneticilerini zindana atan bir zihniyet ne kadar demokrat olabilir?

“Ergenekon”u savunup “cemaate” karşı çıkanlar, ya da “cemaati” savunup “Ergenekon”a karşı çıkanlar demokrat olabilirler mi?

Mustafa Kemal’in ya da Muhammed Mustafa’nın gölgesi altında siyaset yapanların demokrat olması mümkün müdür?

Bir ayağı kışlada, diğer ayağı ise medresede olanlara demokrat denilebilir mi?

Bu satırların yazarı da dâhil olmak üzere; yüzlerce gazeteciyi, bilim adamını TCK’nın 301-215 ve benzeri maddelerle cezalar yağdıran bir hukuk(suz) sistemini savunanlar demokrat olabilirler mi? (1)

Hala Türk Milleti adına kararlar veren ve bir türlü Türkiyeleşmemiş kurumların var olduğu bir ülkede “ileri demokrasi” var diyen Sayın Başbakan bizleri aldatmıyor mu?

“Örneğin Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinin yaptığı bir ankete katılan yargıçların yüzde 50’den fazlası hukuka göre değil, devletin çıkarlarını gözeterek karar verdiklerini açıkça itiraf ettiler. Bir ülkede yargıçların çoğunluğu devletin çıkarını gözeterek ya da ideolojik tercihlerine göre karar verebiliyorsa o ülkede hukuk devleti değil, devlet için hukuk vardır...

Sadece yakın geçmişimize göz atmak dahi bunun böyle olduğunu net karelerle karşımıza diker: Ergenekon, Susurluk, “Hayata Dönüş”, KCK, TMK mağduru çocuklar, Devrimci Karargâh, Hrant Dink, Pınar Selek, İsmail Beşikçi, protestocular, gazeteciler, çizerler, yazarlar...

Bu siyasi dava bolluğu, aynı zamanda hak ihlâllerinin ve dolayısıyla da adaletsizliğin somut kanıtları değilse nedir ki?” (2)

Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. Şimdi bazı okuyucular, “demokratlığın ölçüsü nedir?” diye sorabilirler. Bence en önemli temel ölçütlerden birisi birbirlerimizin düşüncelerine tahammül etmektir. Ne yazık ki, birbirimizin fikirlerine tahammül edemiyoruz. Çünkü Türkiye’nin mevcut eğitim sistemi insanlarımızı bu çerçevede yetiştiriyor. Önce insan değil, “önce vatan” mantığıyla hareket etmektedir.

“Bayrak inmez, ezan dinmez”, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”, “Her şey bu vatan için” “Ne mutlu Türküm diyene!”, bu sloganları daha da uzatmak mümkündür. Yani her şeyini Vatan, millet, bayrak, ezan üzerinden kurgulayan bir sistem var. Bu sistem hiçbir zaman değişmedi. Sadece ara-sıra göstermelik demokrasi aldatmacası ya da “balans ayarı” yapıldı.

Dolayısıyla bu günkü iktidarın da kendi ideolojisini bunların üzerinden uygulamaya çalıştığını düşünüyorum. AKParti iktidarının da artık diğer hükümetlerden hiçbir farkı olmadığını çok net olarak görebiliyoruz. “Al birini vur ötekisine.”

12 Haziran’da Milletvekili seçimi için tüm siyasi partiler yüzde on baraj ayıbıyla sanki bu ülkede demokrasi varmış gibi siyasi bir yarış içine gireceklerdir. Başta iktidar partisi olmak üzere, CHP ile MHP’nin Devletin kasasından milyonlarca Lira yardım aldıklarını, buna karşılık Mecliste grubu bulunduğu halde bir tek kuruş yardım verilmeyen BDP de bu yarışa katılacaktır. Sen benim ayaklarımı sakatlamışsın, ondan sonra da gel benimle yarış diyeceksin. Bu kadar eşitsizlik, hukuksuzluk olur mu?

Her türlü engellemeye rağmen BDP’nin iki koldan ittifaklar yaratmasını önemsiyor ve yerinde bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Tabiki çok zor bir iş olduğunu biliyorum. İttifak kurmaya çalıştığı alanlardaki kişi ve kuruluşlar HEP-DEP deneyiminden umarım ders çıkarmışlardır.

Hep yazdım, kürt siyasetiyle işbirliği yapmayan hiçbir siyasi partinin tek başına AKPartiye karşı iktidar olması mümkün değildir. O nedenle Kürt siyasetinden uzaklaşıp, seçim sonrasında uğrayacakları yenilgiyi hiçbir kişi ve parti BDP’yi sebep olarak artık gösteremez.

Bu seçimde BDP’nin bağımsız listelerle en az 30 milletvekiliyle meclise gireceği tahmin edilmektedir. Bazı Alevi kurum ve kanaat önderlerinin BDP’yle görüşmeler yaptıkları yönünde duyumlar alınmaktadır. Ayrıca, sol ve sosyalist birçok kurum ve kuruluş da BDP ile ittifak yapmaları şimdiden kesinleşmiş gibi görünüyor.

Diğer taraftan en önemli bir faktör de Alevilerin tavrı olacaktır. Alevi kurum ve kuruluşları hala netleşmemiş durumdalar. Alevi kurum ve kuruluşlarının bu seçimde oy dengelerini ciddi bir biçimde etkileyeceği de bir gerçektir.

Aynı şekilde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersimli Alevi bir Kürt olması da bu seçimde oy dengelerini epeyce değiştireceğini göz önüne almak gerekir.

Bu ülkede ister göstermelik, ister baskı altında yapılan tüm siyasi alanlarda biz sosyalistler, devrimciler ve demokratlar evrensel demokrasiyi inşa edinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Savcılar devamlı hakkımızda soruşturmalar açsalar da, mahkemeler cezalar verseler de, polisler her gün kapımızı çalsa da, “Kapıları çalanlar tarih oluyor; kapıları çalınanlar tarihe geçiyor” (Can Dündar-Milliyet)

13.03.2011

DİP NOTLAR:

(1)- http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Ceza_Kanunu_301._maddesi

(2)- Temel Demirer / sosyalist Demokrasi

1 yorum:

faizce dedi ki...

AKParti İktidarının "İleri Demokrasi Aldatmacas"

blogger.com siteleri Türkiye üzerinden mahkeme kararıyla filtrelenmiş bulunmaktadır. İşte bu yasakçı zihniyete karşı teknolojiden sürekli yararlanmak durumundayız. Dolayısıyla Türkiye üzerinden filtrelenen Faiz Cebiroğlu Bloguna aşağıdaki adresten filtrsi kırılmış linki tıklayarak erişebilirsiniz

http://anonymouse.org/cgi-bin/anon-www.cgi/http:/www.faizcebiroglu.blogspot.com/

Bu tür yasakçı zihniyeütleri kınıyor, tüm blog okuyucularını selamlıyorum.

Mustafa Hoca