13 Mayıs 2010 Perşembe

EŞEK’TEN UTANMAYANLAR!



Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

Eskiden eşeğe ters bindirme cezası vardı. Hırsızlık ya da yolsuzluk yapanlar eşeğe ters bindirilir ve hatta yüzleri siyaha da boyanırdı. Derler ki valiler (o dönemin yöneticileri) hırsızlık, talan, soygun, yolsuzluk gibi suçlara bulaşanları-buna şehir meclisinin seçkin üyeleri de dâhil-yüzlerini siyaha boyatıp, eşeğe ters bindirerek şehirde dolaştırırdı. Böylece rezil rüsva edilen seçkin insan sokağa çıkamaz ve meslek hayatı biterdi. AB’ye girmeye çalıştığımız bu yollarda modern hukukla filan uğraşacağımıza bu tip hukukları bulup getirmek bize daha çok yakışır(dı)! Biz ne anlarız ayıp, günah, haram, insan hakları, adalet, hak, hukuktan? Bizi eşeğe ters bindirip gezdirin, belki de kendimizi-nostaljik(!)-bir turistik gezide sanırız, değil mi ya(!)

Geçen gün Rıdvan, “Abi, nedir bu eşeğe ters bindirme hikâyesi?” dedi. “Ne yapacaksın Rıdvan?” dedim. “Belki Gırgır’da hikâye ederiz!” diye yanıtladı. Dinle dedim o halde: “Eskiden Musul’da devlet kaynaklı bir yolsuzluk çetesi oluştu. Çetenin lideri-şehir meclisinin üyesi de olan-Hacı Ahmet adında biridir. Bu ekâbire babası daha önce sabun sattığı için Sabuncu Paşa-demek paşa da yapılmış!-derlerdi. Tüm komşularının topraklarını istediği fiyata satmalarını zorlayarak da büyük bir mülk sahibi olmuştu. Zaten toprağını satmayanları bir yolunu bularak (yargıçlara bahşiş vererek) hapishaneye attırmayı bulmuştu. Bu kodamanın hayatının-tıpkı bizim zenginlerimiz, siyasetçilerimiz gibi-inişli çıkışlı dönemleri olmuştu. Halkın parsını cebine atmayı düşünen vali-kendisine ayırmayı düşündüğü-bazı fonlara Sabuncu Paşa’nın el koyduğunu fark edince deli divaneye döndü. Bu şöhretli meclis üyesi eşeğe ters bindirildi-üstelik yüzü de siyaha boyandı-ve şehirde dolaştırıldı. Vali öyle çok kızmıştı ki-çünkü paracıkları tırtıklanmıştı-Sabuncu Paşa’ya kallavi bir darbe daha vurdu. Şehir turundan sonra (Sen benle dalga geç Rıdvan!) Paşa geceyi geçirmek üzere (Sakın benden beş yıldızlı otel bekleme Rıdvan!) Hükümet Sarayı’nın lağım çukuruna konuldu. Böylesi bir ceza en kral adamın mesleğini, geleceğini bitirirdi ama Sabuncu’nun bazı alışılmadık yetenekleri vardı ve çok geçmeden hile-rüşvet onu yeniden bir numara yaptı.”

Türkiye’deki “kurnaz adam” düzeni hukuk uygulamaları, anayasa-yasa düzenlemeleri kamunun parasını, malını devlet desteğiyle ele geçirenlere hesap soramamıştır. Bu yolsuzluk, hırsızlık, kayırmacılık serbestîsi ırkçılık, dincilik bağlamlarında da sorgulanmamıştır. Eşeğe ters bindirmeler olmadığı gibi, hırsızlar, faşistler ve zorbalar garibanları (ezilenleri) eşeğe ters bindirmeye çalışmışlardır. Rezil edilenler garip yoksullar ve kimsesizlerdir. Hafızanızı bir yoklayın; Cemaller, Celaller, Kenanlar, Tayyipler, Abdullahlar, Bülentler, Tansular, Mesutlar, İlkerler, Turgutlar, Aliler, Veliler, Alpaslanlar, Necmettinler, Süleymanlar, Osmanlar, Ağalar, Beyler hiç eşeğe ters bindirildiler mi? (Bakın kendi adımı da yazdım. Kimse bu isimlerden başka çıkarımlar çıkarmasın!) Başbakan Tayyip Erdoğan ve mizah ustası Aziz Nesin’den esinlenmeyle (veya uyarlamayla) bir cümle de biz diyelim: Ey yavrucuklar! Eşeğe ters bindirmede muhtaç olduğun kudret ırkçı, dinci, faşist, kurnaz kafanda mevcuttur!

Hiç yorum yok: