9 Şubat 2008 Cumartesi

Bir Yorum: TÜRBAN





Fadıl ÖLMEZ



”Herkese saygımız vardır; ama siyasal yapıyı, yaşadığımız düzenin gerisine çekmek isteyenlere ”hoşgörü” ile bakmayacağımızı da açıkça ilan ediyoruz.”



Türban, tartışılıyor. Türban, gündemi değiştirmek için tartışılıyor.

Türban, tarihten silinmek istenen Kürtlere karşı, “karadan ve “havadan” operasyonların yapıldığı bir ortamda tartışılıyor. Amaç bellidir: Başbakan Receb Tayyip Bey ve oligarşik partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Dağlıca’da uğradığı “hezimet” ve “küçüklüğü” örtbas etmek için, Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la anlaşarak, uydurduğu bir “saptırmadır.” Bu, danışıklı bir siyasettir. Bunu kim ciddiye alır?

Özünde türban; Türkiye’de, defalarca kez suç işleyen, demokrasi ve insan hakları düşmanı, Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı kurtarma eylemidir! Birinci, noktadır.

İkincisi şu: Hâlâ insanların kiyafeti ile uğraşmak, tek kelime ile “ilkelliktir!” İnsanlar, ister “sakal” isterse “turban”... herkes istediği kiyafeti ile okula, üniversiteye gidebilmelidir!

Üç: Türkiye’de, şuanki, “turban” ve “laik” tartışmaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin, hâlâ, oturmamışlığını gösteriyor. Bu, şu demektir:

Türkiye Cumhuriyeti, gerçek anlamda, “laik” bir devlet olmamıştır. Türkiye, eski rejimden “radikal” anlamda bir kopuşu yaşamamıştır. Türkiye Devletin bir resmi dini vardır: Sunniliktir! Diyanetişleri Bakanlığı, bu resmi dine hizmet eder. Bunları artık öğrenme zamanı geldiğini düşünüyorum.


Peki, devlet –din ; eğitim – din; Diyanet İşleri; İlahiyet Fakülteleri, İmam Hatip Okullarının, devletin eğitim sistemi içinde bütünleştiği bir sistemde, laik bir devletten bahsetmek mümkün mü?

Dört: Türkiye’de yapılan askeri darbeler, yukarda yazdıklarımın kanıtıdır: Darbelerle birlikte, hem dinci partileri yasaklamak, hem de dinci partilerden daha dinci olmak, Türkiye’de dinin devletle bütünleştiğini gösteriyor. Budur.

Beş: Şuanda ”dini” ve ”türbanı” tekrar göndeme taşımanın nedenleri var. Açıktır:

Türkiye’de, Kemalizm tek başına ”Kürt Sorununu” önlemeğe” yetmiyor. Kürt kalkışmasını önlemenin ya da önüne geçmenin biricik yolu: laiklik ve türban kampanyaları yürütmektir.Yapılan budur.

Altı: Bizler, geleceğin sosyalist aydınları olarak, ”dinciler” ve ”türbancılar” arasında temel farkımız vardır: Şuan ki, burjuva düzeninin gerisine gitmeyiz; ama bizler kapitalist düzenin sonrasını savunuruz!..

Laik bir devletin yaratılmasından yanayız. Bu şu demektir:

Devletin ne resmi, ne de gayri-resmi bir dini olmamalıdır. Fikret Başkaya Hocanın yazdığı gibi, ”devlet dinden elini çekmelidir!”

Sunni devletin baskısı altında yaşayan Alevilik ve diğer dinsel inanç üzerindeki yasaklar derhal kaldırılmalıdır…

Herkese saygımız vardır; ama siyasal yapıyı yaşadığımız düzenin gerisine çekmek isteyenlere ”hoşgörü” ile bakmayacağımızı da açıkça ilan ediyoruz.

Hiç yorum yok: