27 Mart 2010 Cumartesi

Türkler için yeni anayasa



Hasan Bildirici
bildiricihasan@hotmail.com

Türk bürokrasisi ve askeriyesi, AKP aracılığıyla, çürümüş kendi devletlerini ve düzenlerini kurtaracak yeni bir anayasa peşindeler. Bunda ne kadar başarılı olurlar bilemiyorum. Fakat bir şeyi çok iyi biliyorum, Türkler kendilerine bir kez bir anayasa yaptılar mı, yamuk yumuk da olsa, o anayasa Türklerin kutsal kitabı haline gelir ve değiştirmek yılları alır.

Bir milyondan fazla insanı işkenceden geçiren ve onlarca kişiyi idam eden 12 Eylül ırkçı anayasasına otuz yıl kimse el atamadı. Türk hükümetleri sivillik adına utanmadan bu anayasa ile Türkiye’yi idare ettiler. Kürtler ayağa kalkmamış ve Türkler kendi aralarında iktidar kavgası yaşamamış olsalar, emin olunuz ki, değil otuz yıl, üç yüz yıl darbe anayasasıyla toplumu idare etmekten en ufak bir rahatsızlık duymazlar. Çünkü Türk İslamcılığı ve Türk milliyetçiliği reformlara kapalıdır. Türk demek, kendisi için çıkarılmış yasa ve kanun demektir. Örneğin Türk devleti, neredeyse yüz yıldır anayasasında “herkes Türk’tür” demişse, Türk halkı buna inanır. Bu maddeyi değiştirmeye kalkmak, “vatana ihanet” suçu sayılır.

İki kelimelik ulusal hukuku olmayan Kürt siyasetlerini ve siyasetçilerini ben yüreğim ağzımda izlerim. Her şeyin üstüne balıklama atlamaya hazırdırlar. BDP’nin genç Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Anayasa taslağını peşinen ret etmiyoruz” demiş. Biz bunu şimdilik politik bir açıklama sayıyoruz. Elbette netleşmemiş bir taslak peşinen reddedilmez…

Taslak netleşmemiş, ama biz nasıl netleşeceğini biliyoruz. Anayasa taslağı tepeden tırnağa Türk ırkını, Türk bürokrasisini, Türk yargısını, Türk ordusunu, Türk kültürünü, bir bütün halinde Türk hakimiyetini hakim kılma taslağı olacaktır. Göstermelik hukuk terimleri ise asli olanı, hakim olanı, yöneteni ebedi yapmak için başvurulacak kelime oyunlarından ibaret kalacaktır. Çünkü biz artık yüz yıla dayalı olay ve olgulara bakarak Türk devletini ve onun niyetini değerlendiriyoruz.

Türk devleti nasıl Kürtlerin devleti değilse, anayasası da Kürtlerin anayasası değildir. Her dönem ufak tefek iyileştirmelere fit olan ve bundan dolayı da doğurduğu çocuklarına yüz yıldır daha anadil özgürlüğü sağlayamamış işportacı kişiliklere bakılacak olursa AKP’nin anayasa taslağı hemencecik desteklenmelidir. Onlara göre fırsat bu fırsattır. Şimdi desteklenmeli, yarın yan çizilmelidir! Türk ve Kürt toplumunu asıl bu işportacı kişilikler kandırmakta ve nesillerin kırılmasına neden olmaktadırlar.

Demirtaş, “Azıcık demokrasiye mahkum olmak zorunda değiliz,” demiş. Doğrudur, Kürt hak ve özgürlüklerini içermeyen, Kürtlerin can güvenliğini, şeref ve onurunu Türk ordusu ve bürokrasisine karşı koruma altına almayan anayasalar Kürtlerin anayasası değildir. Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Şerefi, onuru ve can güvenliğiyle Kürdün hakları ve adı yer almayacaksa BDP, AKP’nin sunacağı uyduruk anayasa taslağını destekleyip tarihi bir vebal altına girmek zorunda değildir.

Çünkü Türkler bunu hep yaptı. Savaşta ve barışta Kürtleri kullanarak selamete çıktılar ve ardından Kürt toplumunu katlettiler. Kürdistan şehirlerindeki oylarını çıkardığınız zaman AKP tek gün iktidarda kalamaz. Demek ki bir partinin Türkiye’de iktidara gelebilmesi için üçte bir oranında Kürt oylarına ihtiyaç vardır.

Kürtler, anadillerini yasaklayan, köylerini dağıtan, çocuklarını öldüren partileri iktidara taşımakla sürekli suç ortaklığı yaptılar. Biz diyoruz ki, artık bu suçlara ortaklık yapmayın. Türkler için hazırlanmış uyduruk anayasaları desteklemeyin. Onların partilerine oy vermeyin. Ancak böyle yaptığınız sürece oyunuzun, milletvekilliğinizin, kimlik talaplerinizin bir değeri olabilir. Ancak o zaman ciddiye alınırsınız…

Aslında bu konuda sözü çok fazla uzatmaya gerek yok. Kürtlerin üç temel talebi vardır: 1-Özerk veya Federal Kürdistan, 2-Kürtçenin resmi dil olması, 3-Kürt halkının güvenliğinin yasal bir süreç dahilinde kendine iade edilmesi

Bu üç talebi kimse aklından çıkarmasın. İsterlerse yirmi anayasa taslağı hazırlasınlar. Zaman gelip anayasal bu üç noktada kilitlenecek…

Ötesi Türk devletinin kendi sistemini yenileme çabasından başka bir şey değildir…

Tekrar etmek gerekmektedir.

*Kürtçe resmi dil olmak ve okullarda okutulmak zorundadır.

*Orası Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil, Kürdistan’dır. Kürdistan adı, kendi öz yönetimiyle birlikte iade edilmek zorundadır.

*Kürtler bu saatten sonra Türk Ölüm Kışlaları’na güvenliklerini teslim etmezler. Kürdün can güvenliğini koruyacak öz güvenlik güçlerine ihtiyaç vardır.

BDP, bu taleplerin partisi olmayabilir. Bu talepleri öne sürmek BDP’nin boyunu aşabilir.

Fakat durum bundan ibarettir ve varılacak nokta burası olacaktır.

Çürümüş Türk sistemini, uyduruk anayasalarla bir beş-on sene daha Kürtlerin ensesinde tutacak düzenlemeleri destekleme vebalini altına BDP girmemelidir.

Kürdistan Post
http://www.kurdistan-post.com/


****

Yarın, yani 27 Mart Cumartesi günü saat 16.00-18.00 arası Mainz Üniversitesinde Kürt öğrencilerle sohbet edeceğiz… Yakın şehirlerde bulunan arkadaşlardan katılmak isteyenleri sohbet toplantısında görmekten mutluluk duyarız.

Adres

Ort: Hörsaal P110 (Philosoficum)

Jakob-Welder-Weg 18

Campus Uni-Mainz

Hiç yorum yok: