Abdulkadir ULUMASKAN
Son günlerde Türkiye’nin bazı metrepollerinde patlayan bombalar düşündürüyor.
Hem düşündürüyor hem korkutuyor ve hem de öfkelendiriyor.
Patlayan bombaların daha tozu - dumanı havadayken ve henüz sesi dinmeden Türk basınının faileri ilan eden manşetler atması, basın ahlakı daha doğrusu ahlaksızlığı ile ilgili bir durumdur.
işte Türk basının böyle bir marifeti de var; fiil daha belli olmadan faili tespit eder.
Devlet yetkililerinin marifeti de basınınkinden geri değildir. „Bombacının PKK li olduğu ve Irak ta bomba eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye geldiği“ söylendikten sonra sözkonusu kişinin düzenli ve resmi çalışan bir olduğu ortaya çıkınca kimsenin yüzü kızarmıyor ve bir düzeltme, kamuoyundan özür dileme gereği bile duyulmuyorsa, ben ne yapayım?
Bütün bunlar bir yana, bomlama eylemlerinin ardındaki gerçeğe bakmak gerek:
Bu bombaların özellikle Kürtlerin yoğun olarak yerleşip yaşadıkları yerlerde olması da çok düşündürücüdür. Bu düşündürücü olduğu kadar, halkların kardeşliği adına korkutucu ve çok kirli, şövenist bir politika olduğu için de öfkelendiricidir.
Devlet önceleri potansiyel sakıncalı bulduğu Kürtlerin köylerini başlarına yakıp yıkarak yerlerinden yurtlarından etti. Şimdi de belli şehirlerin belli semtlerinde yoğunlaşınca, bunu da potansiyel ve aktif bir tehlike olarak görüyor. Bunun için de bu gibi yerlerde bombalar patlatıp bir Kürt düşmanlığı yaratarak, Türkleri onların üzerine saldırtmak suretiyle bu seferde Kürtleri geri kaçırtmaya, dağıtmaya çalışıyor.
Ancak sonuçta devletin bu her iki geri tepen pragmatist ve zalim Kürt politikası bu bombalamalarla da bir kez daha geri tepecektir.
Daha önce potansiyel tehlike görüp metrepollere yığdırdığı ve şimdide buralarda toplu potansiyel tehlike olarak gördüğü kürtlere karşı şöven saldırılar da sonuçta kürtlerin ulusal bilinç, azim ve kararlılıklarını daha da güçlendirip pekiştirecektir.
03.09.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder