6 Mart 2010 Cumartesi

Haydutluk


Hasan Bildirici
bildiricihasan@hotmail.com

Birliğini güçlükle koruyan Belçika'nın özel polis ekipleri, ROJ-TV, KNK ve birçok Kürt evine baskın düzenledi. ROJ TV’nin yayın araçlarını ve koşullarını tahrip etti, Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal ile Kongra-Gel Başkanlığı üyesi Zübeyir Aydar gözaltından sonra tutuklandı. Bu yazıyı yazarken, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Başkanı Haci Ehmedi Almanya’nın Köln kentinde gözaltına alındı.

Bu baskınlar ve tutuklamalar tam da, Ermeni soykırımı ile ilgili karar tasarısı, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nde kabul edildiği sırada yapıldı. Tabii Türk devletinin bu sırada başı döndü. Ermeni Soykırım Tasarısı’nı onaylan ABD’ye mi kızsın yoksa PKK’ye yakın kurum ve kuruluşların Avrupa’da hallaç pamuğu gibi atılmasını sağlayan aynı ABD’ye sevgilerini mi göndersin?

İç ve dış politikası Ermeni, Kürt ve Kıbrıs sorununun ipoteği altında tutulan Türk yönetimi öyle şaşkın donup kaldı. Bu ara ABD ve Avrupa, her zaman olduğu gibi Kürtlere veTürklere birlikte giydirdi. Sinirleri gerdi, açılım denen şeylerin hikayeden olduğunu, kendileri nasıl isterse hayatın öyle yürüyeceğini bir kez daha gösterdi.

ROJ TV stüdyolarına Belçikalı Türk asıllı polislerin de girmiş olduğunu okuduğumda, bir ateş sardı tenimi. Beni ROJ TV önüne taşıyacak bir araba aramaya başladım. Oraya gidip, yaralı göğsümü, Avrupa haydutluğunun maskeli ve zırhlı göğsüne dayayıp haykırmak istedim:

“Ne istiyorsunuz Kürtlerden?”

Araba bulamadım, bir arkadaş, ROJ TV yakınlarında yeterince Kürdün yaşadığını söyleyerek beni yatıştırdı.

Kürdün, Amerika, Avrupa ve Türk devletiyle olan derdi bitmez. Bir ulus ki, uluslar arası sömürgeciliğin dörtlü zincirini yemiş, o ulusun insanca bir düzeni olmaz. Kürt yurdu, bütün uluslar arası kapışmaların merkezindedir. Kürt ulusu, dörtlü sömürgeciliğin atış poligonu ve yeni silahlarını denediği eğitim alanıdır. Her parçadaki Kürt ulusu, o parçadaki sömürgeci devletin kendi içindeki iktidar kavgalarının da tepişme alanıdır.

Emperyalist haydutluk, Türkiye üzerindeki politikalarının tümünü, ekonomik ve askeri anlaşmalarını, stratejik konumlama çalışmalarını, Kürt sınavından geçerek uyguluyor.

Yalancı, ikiyüzlü, sahtekar ve adi bir dünya. Üç kuruş için ülkeleri ve halkları ateşe veren bir dünya. Vizelerle, borsa oyunlarıyla, antenlerle, para kurlarıyla, istihbarat örgütleriyle, görünmez silahlarla idare edilen bir dünya… Böyle bir dünyada adı yasak, dili yasak, ülkesi yasak Kürdün ne değeri olacak! Emperyalist enerji hatlarının yolgeçen hanına çevirdiği gasp edilmiş Kürdistan topraklarının, yaralı yarasa gibi kuytuluklara sığınmış zavallı halkını kim ciddiye alacak?

Bu tür durumlarda saldırganlık, kafayı gözü duvarlara vurmak, diş sıkıp dudak kanatmak, küfür etmek belki bir anlık öfkenin yatışmasına iyi gelir. Ama hepsi bu kadardır… Kürtler, sömürgesi oldukları devletleri demokratikleştirmeye çalışsınlar, empati yapsınlar, kardeşlik şarkıları döşesinler, kıyısından köşesinden incitmeyen tehditlerde bulunsunlar; fakat Kürt halkının stratejik düşmanları bu işi öyle algılamıyor… Onlar kararlılıkla, kararlarını uyguluyorlar… Vuruyorlar, tutukluyorlar, çocuklarını bile ellerinden alıyorlar… Bu nedenle tarih boyunca ve şimdi, vatan kurmayı beceremeyen Kürt egemen siyasetlerine kızgınım.

Fakat yorulmak yok, yılmak yok, Kürt halkının düşmanları ve onların uluslar arası işbirlikçilerinden korkup, ürkek birer yarasa gibi kuytuluklara çekilmek yok. Onlar partileri kapatırlarsa yenisi açılmalı, onlar TV kapatırlarsa yenisi kurulmalı, onların tutukladığı siyasetçinin koltuğuna, yer değişikliği yapmadan yeni bir kişi oturmalı…

Bu saldırılar savulacaktır. Kürdistan halkı, dörtlü sömürgeciliğin kalan üç ayağını da çürütecektir.
Fütuhat ve soykırım yorgunu Türk devletinin gittikçe tükenen enerjisi bu saatten sonra Kürt özgürlüğünü engellemeye yetmez. Bizleri yeniden Türk sisteminin yanaşmaları yapmaya çalışan işbirlikçi Kürtlerin numaralarını, elinde atacağı taştan başka bir şeyi bırakılmayan Kürt nesilleri yutmaz…

Kürt halk hayatı, sağını solunu kendisine benzeterek bir su gibi akıp gider. Önüne çekilen barajları ve sınırları çürütür… Alnının çatına doğrultulmuş namlu sahiplerinin tetik tutan parmaklarını yorgun düşürür… Kürt hayatıdır bu; düşer, kalkar, yol değiştirir, fakat varılacak yere varır…

Kürtler, saldırı altındaki kurumlarına ve şahsiyetlerine sahip çıkacaktır. ROJ TV’yi her koşulda yaşatacaktır…

Kürt halkı, uluslar arası bu haydutluğu da savmayı bilecektir…

Kürt hayatıdır bu; bir halkın hayatını zapt etmek o kadar kolay değildir…


Kürdistan-Post
http://www.kurdistan-post.com/

Hiç yorum yok: