13 Ağustos 2011 Cumartesi

YEŞİL ORDU...




Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

Yazımın başlığından kimse-sosyalizmden esinlenmiş-Çerkez Ethem’in ordusundan söz ettiğimi anlamasın. Bahsettiğim Yeni Türk Ordusu’dur. 30 Ağustos terfilerini belirleyecek YAŞ (Yüksek Askeri Şura) toplantısı öncesi Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanı’nın istifa etmesi sonucu bir gecede-istifa etmeyen tek kuvvet komutanı olan-Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel Kara Kuvvetleri Komutanlığına ve vekâleten de Genelkurmay Başkanlığına atandı. Deniz’leri, Mahir’leri öldüren bir ordunun bir gecede tepetaklak olmasına üzülmedim. Bu ordu zaten halkın ordusu hiç olmadı. [Daha önce de Şeyh Sait’leri, Seyyit Rıza’ları, yüz binlerce Kürt’ü ve hatta kendi Başbakanlarını (Adnan Menderes’leri) katletmişti.] Kurmay heyetiyle birlikte Meşrutiyet öncesi ve Cumhuriyet’ten bu yana oligarşik zümrenin ve plütokrasinin iktidar bekçileri oldular. Yani uygarlıklarda oluşan “iktidar”ın “komutan, yöneticici, din adamı” üçlüsünden bir ayağı olmayı daima muhafaza ettiler. Bu anlamda Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Ergenekon, Balyoz, Jitem, Donanma, Islak İmza, İnternet Andıçı vs. davalarından yargılanan muvazzaf ve emekli subayları (generaller de bunun içinde) koruyamadığı için istifa etti. Aslında beğensek de beğenmesek de –kendi düşüncelerine göre!-en iyisini yapmıştır. Bu kadar katil askerleri koruma adına dahi olsa erkekçe (yürekli) davranmıştır.

Kendi halkını ve Kürtleri katleden Saddam Hüseyin de-tüm canavarlığına ve faşistliğine rağmen-hakkını verirsek, ölüme erkekçe gitmiştir. Faşist Saddam ölümü gülerek karşılamıştır. Tüm faşistliğine ve katilliğine rağmen General Kenan Evren-intihar ederim(!) blöfünü yapmışsa da!-ölümden elinden geldiğince kaçmıştır. Bizim burada karşılaştırdığımız faşistlerin cesaretidir. Bizler desteklemediğimiz, yerdiğimiz ve hatta nefret ettiğimiz yürekli insanlara da yeri geldiğinde hakkını vermeliyiz. Öyle dava arkadaşlarımız olmuştur ki bir menfaate, bir makama, bir paraya bizi satmışlardır. Hele zor ve şiddet karşısında tırsıp bizleri suçlamışlardır. Koşaner kendi düşüncesi gereği dava arkadaşlarının isteği doğrultusunda davranmıştır diye düşünüyorum. Binlerce Kürt’ü bir günde katleden faşist Saddam, Kürt yargıç karşısında dahi tırsmamış kendi ipini kendi çekmiştir. Bu anlattıklarım inanç ve cesaretle ilgilidir.

Başbakan’ın (yani AKP’nin) bu YAŞ’ta yaptığı demokrasi mücadelesi değildir. Bu YAŞ’taki kavganın temeli yeni oluşturulacak rejimde (Yeşil Demokrasi) ordunun yeni rejime angaje edilmesi, TSK’nin “AKP’nin Ordusu” yapılmasıdır. Artık bu ülkede kendini “devletin asıl sahibi” gören milliyetçi-İslamcı klik AKP’dir. Bu son durum itibariyle Necdet Özel başkanlığındaki TSK, iktidarın paylaşılması konusunda (Kürtleri temizlemeyi bana bırak! şartıyla) İmam’ın Ordusu’nun emrine girmeyi kabul etmiştir. Keşke askeri vesayet yıkılsaydı, keşke polis-asker devleti yıkılsaydı! Bu ülkede artık bir numara Polis’tir(Emniyet’tir). TSK olacağı kadar madara olmuş ve kurtuluşu teslim olup İmam’ın Komutası’na girmeyi kabul ederek paçayı kurtarabilmiştir. Vesayet demokrasisini kıracağız şiarıyla %50 oy alan AKP, bu gücünü otokrasi yaratmada kullanacağa benziyor. 17 bin Kürt’ü öldüren bir TSK yönetiminin (Jitem, Korucu, İtirafçı, Hizbulkontra, Polis) Milli Savunma Bakanı emrinde dahi olsa bir otokratın (Tayip Erdoğan’ın) emrinde görev yapması demokrasinin özü açısından neyi değiştirecektir? Polis gücünü (Allah var, MHP’li polisler hâlâ direniyor!) Gülen Hoca’nın emrine geçiren AKP Hükümeti, TSK ile anlaşarak Gülen Hoca’nın Askerleri’ni yetiştirmenin yolunu açmıştır. Tevatür edilir ki Gülen Hoca’nın komutanları da İslam’dan önce-daha çok-milliyetçidirler. Necdet Özel’in 7. Kolordu Komutanıyken Şırnak’ın Ballıkaya (Bilika) Köyü yakınında (11 Mayıs 1999 gününde) 20 PKK’linin “kimyasal silahlar”la öldürüldüğü operasyonu komuta ettiği görüntüleri ajanslara (ve You Tube’e) düştü. Kimyasal silahları kullanmanın bir suç olduğunu herkes bilmektedir. Alman Sol Parti şimdiden bu konuyu kendi parlamentosuna götürmüş durumdadır.

Bir gecede bir generali birkaç makam atlatarak Genelkurmay Başkanı yapabilen AKP, görünen odur ki AB, ABD ve diğer ülkelerin yardımıyla (Irak, Suriye, İran, Japonya, Kanada, Rusya) ülkemizde demokrasi maskeli bir otokrasiyi oluştururken bizlere, AB tipi demokrasiyi getirdim, diye alkış tutturacaktır. Ancak benim bildiğim bundan böyle bu ülkede Polis’in emrinde bir TSK ve onların karışımından bir “Yeşil Ergenekon” var olacaktır. (Bakmayın böyle yazdığıma: Yanılmayı gerçekten çok isterim!) Allah hepimizi korusun!



Hiç yorum yok: