24 Ekim 2011 Pazartesi

Kemalizm Renk Değiştiriyor




Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
mustafaelveren@gmail.com

Halen Türkiye’de ve Dünya’da birçok Türkçe okullar açılmakta, bu okullarda her sabah 7 yaşındaki çocuklara “Türküm” ile başlayan ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” ifadesiyle biten “Andımız” ve İstiklal Marşı söylettirilmektedir. Yani Türk-İslam sentezi olan resmi ideoloji aynen devam etmektedir. Sadece kara olan rengini ak olarak değiştirmiştir.

Türkiye’de Kemalist düzen yeniden inşa ediliyormuş gibi bize yutturmak istiyorlar. Aslında, postalcı-siyah cüppeli Kemalizm ile takunyacı-yeşil cüppeli Kemalizm yer değiştirmektedir. Özü aynıdır. Yani bukalemun gibi renk değiştirmektedir.

Çukurca’da meydana gelen çatışma sonucunda 24 asker ve PKK kaynaklarınca açıklanan 7 militan maalesef hayatını kaybetmişlerdir. Ne yazık ki halkların yoksul çocukları ölmeye hala devam ediyor.

Olayın hemen ardından Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde çeşitli sol argümanları ve hatta PKK renklerini çağrıştıran resimler birdenbire birçoğu Türk Bayrağı resimlerine dönüşüverdi.

“Şehitler ölmez vatan bölünmez” gürültüsü içerisinde “Deniz Feneri” sanıkları sessiz-sedasız tahliye oluverdiler.

Ülkemizin ne kadar büyük bir oyunun içinde olduğunu iyi düşünmemiz gerekir. Öyle anlaşılıyor ki, siyah Ergenekon ile yeşil Ergenekon yer değiştirmişlerdir.

Ülkemizde yargı bağımsız değildir ve güven vermemektedir. Gerek yargı organlarınca ve gerekse güvenlik güçleri tarafından halklara çifte standart uygulandığı görülmektedir. Ergenekon, Karargah Evleri, KCK, Deniz Feneri vb.

Halen “Türk Milleti” adına hüküm veren yargı kararları Demokles’in kılıcı gibi birçoğumuzun ensesinde durmaktadır. Bunu bizzat olarak ben yaşamaktayım. Daha önceki yazılarımdan açıklamıştım. Bu defa kısaca tekrar buraya aktarmak istiyorum.

Son bir yıl içinde yazdığım makalelerin bir çoğu Tunceli Cumhuriyet Savcılığı tarafından incelemeye ve soruşturmaya tabi tutuldu. Bununla da yetinmeyerek bazılarını mahkeme safhasına dönüştürmüş bulunmaktadır. Türk yargısı tarafından bir çok davanın sonuçlanması yıllarca sürdüğü halde benim davalardan üç tanesi jet hızıyla 6 ayda karara bağlandı. Bunlardan biri 3000 TL. ile cezalandırma, biri cezayı erteleme, birini de zaman aşımından davanın düşmesine adı geçen yargı organı tarafından karar verildi. Devam eden 7 soruşturmanın ise, kaç tanesinin dava safhasına dönüştüğünü halen ben de bilmiyorum.

O nedenle, internet üzerinden yayın yapan birçok site ile gazete ve dergiler haklı olarak bazı yazılarımı yayınlamadılar.

Çünkü yayınlayan gazete ve dergi sahipleri hakkında ilgili C. Savcılığı tarafından soruşturma ve davalar açıldığını, bazı site editörlerinin filtrelenmekten korktuklarını öğrenmiş bulunmaktayım. Bu yazılarımdan dolayı bazı dostlarımın hakkında soruşturma yapılmış, kimisi hakkında dava açılmış ve kimisi de yayınlamaması için dolaylı olarak uyarılmıştır. Bu dostlarımın çok haklı olarak yayınlamamalarını doğru buluyor, bundan sonra da riskli gördükleri yazılarımı yine yayınlamamalarını öneriyorum.

Dolayısıyla iki yıl önce yaklaşık 25 site ile 5 gazete ve 3 dergide yayınlanan yazılarım, bu gün ancak, 5-6 site ve bir gazetede yayınlanabiliyor. Yayınlayan bu sitelerin 3’ü Türkiye üzerinden girişi yasaklanan web sayfalardır.

Evet, Kemalizm renk değiştiriyor. Ancak, özü ve uygulamaları hiç değişmiyor, aynen devam ediyor.

Gerçekten de “Dokunan yanıyor”, ama bizler yansak da yine dokunmaya devam edeceğiz.

“Türk Milleti” adına hüküm veren yargı kararları Demokles’in kılıcı gibi ensemizde durmasına rağmen, yine de Sayın Çetin Altan’ın deyimiyle “enseyi karartmayalım”

-----------

NOT: Bu satırları yazdığım sırada Van’da şiddetli bir depremin meydana geldiği ve çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiğini haberini üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Ölen insanlarımıza rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim. (ME)

Hiç yorum yok: