30 Nisan 2012 Pazartesi

BİZ (N)ASIL İNSANLARIZ?




Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

Bizler daima kulak kesiliriz, onlar daima yalan kıvırırlar. Yalanın bini bir para onlar için! Ama biz anlamayız, ne çok idealist insanlar deriz. Birimiz, “Bakın ne yalan kıvırıyorlar!” demeye görsün keskin bir öfkeyle yanıtını alırız birisinden. O birileri, “Atın ölümü arpadan gelsin!” idealistvari laflar ederler. Boşunadır onlara laf yetiştirmemiz. İçimize bir kurt düşer ama boşunadır. Malın gözü adamlarla aşık atamayız, bu zaten besbellidir. Bizi görünce de şapur şupur öpüşmeleri sağlam. Her zaman bizden çok demokrat ve insan haklarıcı sözler etme âdetleri vardır. Ya bu tür manzaralara İslamcı (burada asla İslam’ı kastetmiyorum!) politikacılarda çok rastlarız. Bunlar antisiyonist olduklarını, Müslümanları çok sevdiklerine de yemin billâh ederler. Fakat bakarsınız ki İsrail’le birlikte Konya’da manevra yaparlarken Siyonist İsrail devleti Gazze’de katliam yapmıştır. Sessiz kalırlar tıpkı tüm dünya gibi. Ama gün gelir, en kral kabadayılıklarını yalandan da olsa gösterirler. Bu kez Filistin, Gazze filan derler. Asla Kürtlere yapılanlar yoktur kafalarında, diğer(ler)ine zaten terörist filan demişiz zaten. Biz bunu da yutarız, çünkü işimiz budur!

Biz Filistin’de (Gazze’de) Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı ve hatta Afganistan’da El Kaide’yi onaylamayız, değil mi? Bazen vücutlarını paramparça eden intihar girişimlerini de insanlık dışı , “terörizm” filan sayarız ya? İnsanları sinekler gibi öldürmeye bahane arayan İsrail faşizmine veya başka bir işgalci güce gerekçe yarattığı için de akıllıca saymayız, değil mi ha? Fakat nedense bizdeki bazı İslamcı politikacıların çalıp çırpma yolundaki gayretlerini takdir ederiz(!) Çünkü onlar teröristleri iyi tanırlar. Aslında bulunmaz insanlarız biz! Nereden bizimki gibisini bulup getirebilirler? Bizimkiler yüzü gözü zifoslar içinde kalmış hırsızlık ustalarını en demokrat, en akıllı ve zeki gösterme derdinde. Ve hatta Avrupacı görünürler, antimilitarist filan da geçinirler, darbe karşıtı oldukları da söylenir. Çünkü karşısındaki muhalefet ırkçı, orducu ve İttihatçı’dır. Ne kadar çok din, ,iman diyorlarsa o kadar çok ziftlenmenin olduğunu saklayabiliyorlar ya, helal olsun dememek elde değil! Her kılığa girmeleri çok kolaydır.

Bizimkiler böyle biat eden, sorgulamayan, onlara kulluk eden candan insanlar isterler. Zaten biz öyleyizdir. Tümen tümen bulurlar bizler gibisinden. Onlar da ne muhterem insanlardır ama! Bu dünya bizimkilere cennet olmalı, öbür dünya da yurttaşlara (yoksullara), değil mi ya? Feleğin çemberinden geçmiş bu adamlar artık her türlü yalanları kıvırıyor. Biraz kendinden utanan biri dinlerse hangi deliğe gireceğini bilemez durumuna düşer. Ama biz kimden söz ediyoruz, malın gözü adamlardan, değil mi? Bu adamlar yedi dile destan abrakadabra yalanlarıyla (burunları uzamadan!) yalanlarına devam edebiliyorlar ya! Yoksa bu ülkenin üzerinden kötülük kasırgası mı geçti de tüm iyilik nüvelerini mi yok etti? En malın gözü düzenbazlara taş çıkartırcasına iş çeviren bu tip insanların Allah bilir nasıl düşünceleri vardır? Onların bizler hakkındaki iyilik(!) planlarından korunmak için defalarca ve fırsat buldukça Allah’a dua etmeliyiz.

Bu tip anasının gözü insanların zenginleştiği ülkede Kürtlere uygulanan asimilasyon ve yok etme anlayışı; fakirlik, fukaralık, yokluk, eziklik gerçekleri bir demokratik Türkiye palavrası içinde kamufle ediliyor.

23 Nisan bayramı bu ülkede kutlanırken TSK’nın katlettiği 19 Roboskili çocuğu da içine kattı mı? [Uludere’de (Roboski’de) TSK uçakları 34 Kürt’ü bombaladı ve bu konuda bir suskunluk var!] Pozantı Cezaevi’nde ırzına geçilen Kürt çocukları bu bayram içinde sayıldı mı acaba? Ama ülkenin televizyonları ve gazetelerinin çoğu, bu bozuk sistemden çöplenmek dışında bir şey yapmıyorlar. Devlet ve medyanın halkı uyutup afyonlaması salt ırkçı (Türkçü) ve dinci (asla İslam’ı kastetmiyorum!) politikacılara yaramaktadır. Medyanın bir kısmı korku adına gerçekleri söylemiyor, dünyanın gördüğü haberleri görmezden geliyor. Medyanın korkusu, yazarların, aydınların susması adaletli ve özgür günleri işaret etmiyor. Bu suskunlukların demokratik hukuk devletinin AB standartlarında inşa edilmesinde ya da demokratik bir yaşamın oluşmasında yararı olamaz.

Oysa biz sevinç yaşamak istiyoruz. Mutlu insanlara öykünerek biz de çevremizde mutluluk yaratalım isteriz. Masallarda anlatılan toprakları altından, suları gümüşten köylerde yaşamaktan bahsetmiyoruz. Böylesi bir dünya belki hayallerin ötesindedir ama bu ülkede Türklerin ve Kürtlerin aynı haklara sahip olmalarını-eğer istersek!-sağlayabiliriz. Dindar Müslümanların gönüllerince giyinmelerini ve özgürce ibadetlerini isteyebiliriz. Başka dinlere veya mezheplere inanların ve hatta ateistlerin din, vicdan ve düşünce özgürlüklerini savunabiliriz. Yoksulluğun ve zulmün olmadığı bir yaşam isteyebiliriz en azından. Ve en azından insana yakışır bir gelecek düşleyebiliriz.

-----------

Özgür Haber:
http://www.ozgurhabergazetesi.com/makale.asp?makaleno=815

Hiç yorum yok: