2 Nisan 2012 Pazartesi

Dinci İle Ateist Arasındaki Fark


Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
elverenmustafa@hotmail.com

“Türk” eğitim sistemi; bireyleri ve halkları değil, kutsal devlet anlayışını esas alan özelliklere sahiptir. Zaten başına “Türk” sözcüğünü yerleştirmekle yıllardır Türkiye halklarına ırkçılığın dayatıldığı bilinen bir gerçektir.

Geçmişten günümüze kadar ülkemizde hem ırkçı ve hem de dinci eğitim hep vardı. 1980 öncesinde seçmeli olarak okutulan din dersinde de, 12 Eylül askeri darbesinden sonra zorunlu hale getirilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde de Muhammed’in hayatı ve Kuran’la ilgili çok sayıda ders konuları vardı. Bu gün de aynı şekilde devam etmektedir.

Aslında Kayseri usulü bir durum söz konusudur. Al Kemalizm’i boyatıp Ak Kemalizm olarak tekrar piyasaya sürüyorlar.

 Halen okullarda okutulmakta olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında Muhammed’in hayatı gerçek olarak anlatılmıyor. Yani, Muhammed’in 13 tane karısının olduğu, bunlardan birisini (Ayşe’yi) 9 yaşındayken aldığını gerçeği hiçbir zaman ne Al ne de Ak Kemalizm sistemi tarafından yazılmaz. Daha öncekiler gibi Kuran ayetlerinin Muhammed’e nasıl indiği konusundaki masalları bol bol işleyeceklerdir.

Merkeziyetçi devlet eliyle Türk-İslam formatındaki eğitim sistemi başarılı olması mümkün değildir. Türkiye farklı kültürlerden ve farklı sınıflardan yani farklılıklardan oluşmuş bir ülkedir. Dolayısıyla merkeziyetçi, tekçi, dayatmacı eğitim sistemi iflas etmiştir.

Mevcut sistemde ben Müslüman dinciyim dediği için birinin tehdit edildiğini ya da öldürüldüğünü hiç duydunuz mu? Ama, ben dinsizim dediği, 9 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenen peygamberi eleştirdiği için (ben de dahil) bir çok yazar ve aydın tehdit mesajları almakta ve hatta bazıları öldürülmüşlerdir. Katledilen Turan Dursun ve Bahriye Üçok ilk aklıma gelen aydınlarımızdır.

Hiç kimse Kemalizm’i ateistlik olarak bize yutturmasın. Mustafa Kemal Atatürk kendisi ateist olabilir. Ancak, ben Mustafa Kemal Atatürk’ün ateist olduğunu düşünmüyorum. Bu gün Türkiye’nin resmi ideolojisi haline gelen Türk-İslam sentezini ve devlet yönetiminin her kademesinde İslam dinini kullanmak suretiyle ülkenin başına bela eden Kemalizm sistemidir.

İster ulusalcı Kemalist, ister liberal, ister komünist olsun, inanmadıkları halde eğer dini inancı çıkar ilişkileri için kullanıyorlarsa ateist olmaları doğru değildir ve kabul edilemez. Zaten ateist olanlar genellikle bilim adamları, yazarlar-çizerler gibi aydınlardır.

AKPartili bir milletvekili cami temelinin açılış töreninde “Ateist gençlerin vatana, millete, ailesine ve kendisine faydası olmaz. Dindar insandan zarar gelmez. Ateistlerden zarar gelir...” demiş. Hangisinin vatana-millete yararlı-zararlı olduğunu bir örnekle açıklamak istiyorum.

Ateist Aziz Nesin, dinci Necmettin Erbakan ile milliyetçi mukaddesatçı Alparslan Türkeş’i gözümüzün önüne getirelim ve bir karşılaştırma yapalım.

 Necmettin Erbakan: Yıllarca halkı ve çevresini dinle uyutup, din ticaretinden elde ettiği söylenen büyük serveti ölümünden sonra çocukları tarafından paylaşılamıyor. Mahkemede hesaplaşıyorlar.

Başbakan Tayip Erdoğan da gelecekte aynı akıbete uğrarsa hiç şaşırmam.

Alparslan Türkeş: Yıllarca halkı milliyetçilik ve mukaddesatçılık ilacıyla uyutup, ölümünden sonra çantasından çıkan milyonlarca döviz ve üzerine kayıtlı milyarlarca değerindeki mülkleri miras paylaşımında çocukları anlaşamadılar. Sanırım çocukları ve eşi mahkemelik oldular.

Aziz Nesin: Solcu, ateist olduğunu hiçbir zaman gizlemedi ve ölümüne kadar cesurca bu değerleri savundu. Yazdığı kitaplardan kazandığı parayı yoksul çocukların barınması ve eğitimi için harcadı. Fikirleri güncelliğini hala koruyor.

İşte dinci ve milliyetçiler ile ateistler arasındaki fark çok net olarak anlaşılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tek tip insanlardan oluşmadığını, farklı kültürlerden ve sınıflardan meydana geldiğini artık hepimiz biliyoruz.

Öyle ise, iflas etmiş olan bu eğitim sistemini devlet tekelinden çıkarıp, yerel yönetimler aracılığıyla bölgenin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmeli ve güncellenmelidir. Devlet sadece denetim görevini yapmalıdır.

En azından AB standartlarına getirmek mümkündür.  

Hiç yorum yok: