19 Aralık 2010 Pazar

HUKUKSUZLUK, İDDİANAME VE SAVUNMA





Halen Tunceli’de yayınını sürdüren TUNCELİ EMEK GAZETESİ’nde yayınlanan yazılarımdan dolayı bu güne kadar üç tanesi ile ilgili olarak Tunceli Cumhuriyet Savcılığı tarafından hakkımda soruşturma başlatıldı. Bu makalelerden “MUNZUR FESTİVALİN’DE MAZLUM DOĞAN UNUTULMAMALIDIR” başlıklı yazı mahkeme safhasına dönüştü ve “Suçu ve suçluyu övmek” gerekçesiyle aleyhimde K.H. davası açılmış bulunmaktadır.

Sövmenin suç olduğunu anlayabiliyorum da, övmenin suç olmasını anlamak mümkün değildir. Yani biri 72, biri de 28 yıl önce yaşanmış iki olayın baş kahramanlarını anmak, onları övmek ne yazık ki ülkemiz Türkiye’de yasal olarak suç sayılmaktadır. (BK.26, TCK.215/1,53)
Dersim Direnişi’nin önderi Pirim Seyit Rıza ve özelde Dersim’de genelde ise, Ortadoğu’daki Kürt halkının Newroz ateşi sembolü haline dönüşen Sevgili Mazlum Doğan’a “Eşkıya, şaki, terörist” diyenlerin aksine ben bu seyidlerimi tıpkı Pir Sultan, Hallacı Mansur, Deniz, Mahir, İbo, Nazım ve… Ahmet Kaya’ya yapılanlar gibi görüyorum. Birilerinin bu kahramanlara “eşkıya, terörist” dediğini ben demek zorunda mıyım? Senin eşkıya dediğini ben kahraman olarak nitelendirebilirim. Övme diye bir suç çağı dışıdır. Böylesi saçma yasalar ancak Türkiye’de olur herhalde!

Karakoldaki ifadelerimde de, mahkeme safhasındaki savunmamda da yazdıklarımın arkasında olduğumu belirtim. Bu konuda Fikret Başkaya, Haluk Gerger, İsmail Beşikçi, Temel Demirer ve isimleri buraya sığmayacak kadar yüzlerce yazar ve bilim insanı bedel ödemiştir. Ben de bu dostlar gibi hisseme düşen bedeli ödemeye hazırım. Ancak, AİHM’in bu konuda verdiği ve bundan sonra vereceği kararları Türkiye’de hukuksuzluğun ne durumda olduğunun da bir göstergesidir.

Şu anda onlarca gazeteci ve yazar düşüncelerini yazdıkları için zindanlara konulmuşlardır. O kadar çok hukuksuzluk yaşanıyor ki, 19 Aralık 2010 günü Maraş Katliamı yıl dönümü için Maraş’ta mitinge izin verilmiyor. Yıl dönümü nedeniyle Türkiye’ye giriş yapan AABF Genel Başkanı Sayın Turgut Öker uçaktan iner inmez havaalanında gözaltına alınıyor.
Diğer taraftan Devlet destekli bilinen güçler tarafından kaybedilen yakınlarının akıbetini araştırmak için yıllardır her hafta Cumartesi günü oturma eylemi yapan ve “Cumartesi Anneleri” olarak adlandırılanlar 25 Aralık 2010 Cumartesi günü Galatasaray’da 300. Kez oturacaklardır. Talepleri ise; gözaltında kaybedilen evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, anne ve babalarının akıbetlerinin açıklanması, sorumlularının yargılanması. İstanbul’un çok uzağında olduğum için ne yazık ki bu kutsal mücadeleye katılamıyorum. Onun için bu kutsal annelerin beni bağışlamalarını diliyor, demokrasi mücadelesi bizim en acil ve öncelikli gündemimiz olmalıdır, diyorum.

Konuyu daha çok uzatmak istemiyorum. Çünki; ekleriyle birlikte 16 sayfalık bir savunmayı ilgili mahkemeye teslim ettim. Bu uzun savunmada bana katkı sunan sevgili Temel Demirer’e şükranlarımı iletirim. Savunmanın 14 sayfalık (iki ek hariç) bölümü ve iddianamenin birer örneğini yayınlanması dileğiyle bir çok basın-yayın kuruluşlarına gönderdim ve ayrıca sizlerle de paylaşmak istiyorum. Tarihin bizi haklı çıkaracağına şüphem yoktur.

18.12.2010

NOT: Tunceli Cumhuriyet Savcılığı’nın hakkımda başlattığı üç soruşturma dosyasından mahkeme sürecine girmiş olan “MUNZUR FESTİVALİN’DE MAZLUM DOĞAN UNUTULMAMALIDIR” başlıklı yazımla ilgili İDDİANAME ve bu iddianameye karşı yapmış olduğum SAVUNMA örneği aşağıya kopyalanmıştır:



Hiç yorum yok: