12 Nisan 2008 Cumartesi

ERGENEKON (T)ARZI













BÜLENT TEKİN
Ergenekon’u bulan ve onu ilk kez sembol olarak oturtmak isteyen Cumhuriyet döneminin önemli yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur (1889-1974). O, “Ergenekon” başlığını, Kurtuluş Savaşı döneminde yazdığı makaleleri (1929’da) bir araya topladığında koydu. Bu davranış bir bakıma Kurtuluş Savaşı’yla yeni Türk devletinin ortaya çıkışını sembollüyordu.

Oysa bu mitolojik efsanenin eski çağları içeren anlatımına kaynak olabilecek bilgiye Arap tarihçi Reşidüddin Fazlallah’ın (1248-1318) “Camiü’t-Tevarih”inde rastlanıyor. İlhanlılar döneminde yaşamış olan Reşidüddin bu efsaneye Moğol kökenli olarak not düşüyor. Ünlü tarihçinin notuna göre bu efsane Hunların (Türklerin) yendiği bir toplumda anlatılıyor. Bir efsane komşu toplumdan alınsa bile eğer o ulusun kökenini, yaşama sevincini belirtiyorsa önemlidir diyoruz. (Düşmanlar Türklere saldırıyor, on günlük bir savaş sonunda düşman yeniliyor. Fakat bir gece baskını hilesi ile bu kez Türkler kılıçtan geçiriliyor. Az sayıda kalan Türkler sarp bir dağlık alan saklanıp orada çoğalıyorlar. Yeniden doğmak istiyorlar ama çıkışı bulamıyorlar. Bir demirci ustası, kocaman körüklerle demirden dağları eritiyor ve bir çıkış buluyor. Bu kez onlara yol gösteren Börteçine adlı bir erkek kurttur. Ve Türkler böylece tüm dünyaya yayılırlar.
Efsane bu!

Ergenekon’u-Yakup Kadri’nin uyarlamasıyla-açıklamak Cumhuriyet Türkiye’si için daha önem kazanır:1.Dünya Savaşı’nda Türkler galip geldiler ama mağlup sayıldılar. Osmanlı İmparatorluğundan arda kalan topraklarda yaşıyorlar. Bu zorlu bir yaşam olarak düşünüldü devlet yöneticilerince. İşte bu şartlarda Ergenekon örgütü bu ülkede (Türk İntikam Tugayı adıyla da) hep oldu. Tıpkı bir kurt gibi ehlileşmeden saldırdı. Görev bu sanıldı. Oysa Ergenekon’dan beklenen yaşama keyfi ve var olmaydı. Bir mozaik toplumun yaşadığı Türkiye’ye-illegalitede-devletin sanki gerçek temsilcileriymiş gibi sahiplenmek büyük bir tehlike ve maceradır. Faili meçhuller, bombalamalar, darbeler ülkenin beklediği gelecek değil(dir). Ama Amerikancı Ilımlı İslam düzeni de öyle…

Karanlık işleri yapan-herkimse!-lanetlenmelidir. Kendini hukukun, cumhuriyetin, demokrasinin üstünde gören herkes… Masum insanları öldüren teröristtir. İsterse bu Ergenekon ya da gizli bir ilişki olsun. Aydınlar, demokratlar, yurtseverler bu suça ortak edilmemelidirler. Bu işlerin üzerine giderken de iyice araştırılmalıdır. İster sevin/sevmeyin İlhan Selçuk gibi muhalif yazarları faşist çetelerin içinde göstermek girişimlerinin başka bir hesabı var gibi geliyor bizlere. Faşist ve mafyavari çeteleri temizleyeceklerin elleri ve geçmişleri temiz olmalıdır düşüncesindeyiz. Bu iş, belediyeleri soyup soğana çevirerek milyon dolarları olanların işi olmamalı herhalde.

Hiç yorum yok: