11 Haziran 2010 Cuma

ZALİMLER VE MAZLUMLAR


Bülent tekin
bulenttekin47@gmail.com


Bir tilki bir ayı ailesiyle aynı bölgede yaşıyormuş. Tilki, ailenin kaldığı mağaranın önünden her geçişinde-özellikle erkek ayının olmadığı zamanlarda-yavrucaklara “Yavrularım! Ben sizin babanızım!” diyormuş. Tabii kendilerine benzemeyen birinin bu sözü yavrucakları ve anne ayıyı çileden çıkarmış. Çok öfkelenen anne ve yavrucuklar olayı babaya götürmüşler. Anne, “Çocukların çok zoruna gidiyor!” demiş. “Ben sizin babanızım deyip geçtiğinde çocuklar kendilerini yere atıp hüngür hüngür ağlıyorlar!” Baba, “Kim bu?” diye sormuş. Anne ve yavrucaklar (ayının) tipini izah etmişler, baba ayı onun tilki olduğunu anlamış. Ayı tilkiyi kollamaya başlamış, yakalamaya çalışmış. Bir iki defa tilki canını zorla kurtarmış; kaçarak kurtulmuş. “Bu iri hayvan beni bir yakalarsa paramparça eder. İyi de koşuyor! Ama kafasının çalıştığı pek söylenemez!” diye düşünmüş tilki. Kendince bir plan kurmuş. Kaçarken ayıyı çok dar bir yere sıkıştırmayı gerçekleştirmeye çalışmış: Aralarında çok az mesafe olan güçlü iki ağacın arasından koşarak geçmiş. Onu kovalayan ayı aynı yerden geçerken aralarında çukur da olan bu iki ağacın arasına çok fena sıkışmış. Tilki hemen büyük bir fiyakayla durmuş ve iki ağacın arkasına hızla dolanmış. İki ağacın arasına bir mengene gibi sıkışmış erkek ayının arkasına geçip tecavüz etmiş. “Ulan!” demiş tilki. “Benimkini içinde de görüyor (hissediyor) yine de çocuklarının babası olduğumu kabul etmiyor!”

Gazze’ye insani yardım götüren Türk gemisine İsrail’in yaptığı korsanca baskını salt onların savaşçı ruhuna ve cesaretine bağlamak istemiyorum. Türk devletinin koyunları kurtların arasına salar gibi davranması da büyük rol oynadı. Bu vahşi saldırıda Türkiye’nin karizması çizilmiştir. İsrail herkesin önünde tokadını atmış ve korkusuz olduğunu göstermiştir. Bu, bir insanın bir insana olan tokadı değildir, bir devletin bir devlete tokadıdır. Van minüt (one minute) ayaklarıyla sahte kabadayılığa dayanan Başbakan Erdoğan’a İsrail’in verdiği yanıt hepimiz için oldukça acı olmuştur. Ben yine de bu olayın oldukça gizemli sorularıyla yanıtlarının olduğunu düşünüyorum.

Filistin (Gazze) olayında hiçbir Arap ülkesinin bu kadar Arabist (Arapçı) kesilmediği düşünüldüğünde, Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümetinin bu kadar militanvari Arabist (Arabizm yanlısı) ve İslamcı kesilmesinin nedeni salt ideolojik aynılık mıdır? Bütün Arap ülkeleriyle ilişkisi var İsrail’in. O halde bizi bu kadar mahallesini namusunu koruyan hale getiren ne? Erdoğan hükümeti dâhil İsrail devletiyle en fazla ilişkisi olan hükümetler İslamcı partilerin hükümetleri olmuştur. Bu böyle olduğu halde yalandan ve (sahte) bir Yahudi düşmanlığıyla ya da bunu yapar gibi davranarak gittikçe İslamcılaşan ülkenin insanlarının sempatisi kazanılmak isteniyor. Bir devlet olarak Gazze’ye Kızılay’ı kullanarak da yardımı götürebilirdin. Böylesi bir kanlı olay olmazdı.

Tüm bu söylediklerim bilerek yapılmışsa, bu ve benzer olaylar (Van münit te buna dâhildir) ABD’nin izniyle oluyor demektir: İslam ülkelerinin liderliğini yapacak en uygun ülke Türkiye’dir. Erdoğan’ın ideolojisi ve retoriği de lider olmaya uygundur. Arap ülkeleri İran’ı sevmiyor. Zaten Pakistan, Afganistan kendi derdiyle meşgul. En fazla Yahudi düşmanlığı yapanın peşinden Arap ülkeleri gidebilir. Ancak böyle inandırıcı olabilir. Böylece ABD’nin Ortadoğu’ya tam hâkimiyeti gerçekleşebilir. Zaten Büyük Ortadoğu Projesi, Ilımlı İslam rejimini (AKP gibi iktidarlar kurarak) diğer Arap ülkelerine götürmek istemiyor mu? “Siz de Erdoğan gibi yapın, AKP gibi hükümetler kurun,” denilecektir. ABD bu politikalarla bir taraftan İslam düşmanlığı yapan İsrail’e diğer taraftan da Yahudi düşmanlığı yaparak İslam liderliği yaptıracağı bir Türkiye’ye-bu bir çelişki gibi görülse de!-destek vermektedir. Bu olguyu görmemiz gerekir.

Faşist İsrail devletinin sivil Türk gemisine yaptığı korsanca baskın (hikâyemizdeki ayı-tilki meselesi gibi) ABD’den habersiz yapılamaz(dı). Bu barbarca katliamda ABD her iki çocuğundan (İsrail ve Türkiye) yana olmuştur. Dünyanın babası olan ABD karşısında hiçbir çocuğun söz hakkı yoktur. Ama bir gün kendisi için tehlikeli olmuş çocuklarını-tıpkı Saddam’ı yarattığı ve yok ettiği gibi-belki yok etmek zorunda kalacaktır. Dünya çok genç ve hayat devam ediyor.

Hiç yorum yok: