29 Nisan 2008 Salı

İman Gücüyle Siyaset Yapma Mahareti


Abdulkadir Ulumaskan

ulumaskan@hotmail.de



“AKP, Türkiye’de hiç bir önemli sorunu çözememiştir ve çözüm öneriside yoktur.
Ne halkın refahını artırmada ve ne de Türkiye’nin en önemli ve temel sorunu olan Kürt sorunu konusunda hiç bir çözüm ve alternatifi yoktur...”


Yerdeki siyasilerden umudu kesilen insanlar, çözümü daha çok yukardaki Allahtan bekleyip göğe yöneliyorlar. Türkiyede böyle yoğun bir yönelim var.
Yukardakinin temsil canbazlığı ve ticaretini de AKP ve Erdoğan yaptığından toplumun önemli bir kesimi ona oy vermey başladı.

İşte AK Partinin tüm marifet ve gücü budur. Yoksa sorunlara çözüm bulduğundan değil, umut ticaretini iyi yaptığı içindirki oy alabiliyor. Tayyip Erdoğan partilerinin kapatılma davasına karşı miletvekilerine: „Bu oylarımızı artıracaktır.“ Diyor.

İşte Türkiye’de siyaset budur. iktidar kapatılmaya karşı oyları artar diye sevinirken, alternatif olma güc ve yeteneği olmayan ana mühalefetteki Baykal da sesiz sedasız AKP kapatılırsa benim oylarım artar diye ellerini oğuşturyor. Çünkü ne iktidarın, ne
de muhalefetin çözüm yetenekleri yoktur. Çözüm ve çözümsüzlüğün tek adresi genelkurmaydır.



Halk genelkurmaya güç getiremese de gizli bir tepki ve isyanını ancak oylarıyla dışa vurabiliyor. Yani ordunun yönetimini protesto ederken, iman gücü yardımıyle kendisininde orduya karşıymış imajini veren AKP devreye girerek oyları çalarak atı alıp üsküdarı geçiyor. Ama o kadar da ileri değil, at iktidarda olsa da dizginlar ordunun elindedir. Zaten geçmişte kendileri de “ iktidarsiz iktidar” olduklarını itiraf etmişlerdi.

AKP somut alternatif projeleriyle iktidara gelmiş değildir.

Türkiye’de hiç bir önemli sorunu çözememiştir ve çözüm öneriside yoktur.
Ne halkın refahını artırmada ve ne de Türkiye’nin en önemli ve temel sorunu olan Kürt sorunu konusunda hiç bir çözüm ve alternatifi yoktur. Hata Erdoğan tutarsızca, kendi kendisiyle çelişerek bazen Kürt sorunu yok bazen de bu sorunu tanıyorum ve devletinde bu konuda suçları vardır, diyor.

Son bir kaç seçim döneminde Türkiye’deki halk mecburen seçim kumarı oynuyor.
Hiç bir siyasi parti ve kişiye inanancı olmadığından kumar oynamaya başlayarak ya bu parti birşeyler yaparsa diye oy vermiş ama hiçte tuturamamıştır.
Sonra maddi umutlar tükenince iman gücüne yüklenerek Erdoğan ve partisine başvurmak zorunda kalmıştır.



AKP 12 Eylül kültürünün sonucudur ve bundan 12 Eylülcü zihniyetin yakınma ve öfkelenmeye hakkı yoktur.

ZatenTürkiyede secim yok, secmek zorunda bırakmak vardır. Bu insanları alternatifler yarartma değil, onun yerine yaratılmış alternatiflere zorlamadır.

Buna karşı AKP nin bir çözüm gücü ve cesareti olmadğından sefilleri oynayarak ikinci dönemi olan seçimlerde mağduriyet edebiyatı yaparak halkın vicdanını sömürerek oylarını % 47 lere çıkarmştır. Yoksa Ak partinin yaptğı 47 lik bir şey yoktur.


AKP halk karşına çıkarak radikal çözüm vaadiyle seçilmiştir.


Çözüm gücü olmayanlar, iman gücüyle işi götürerek halkı kandırıyorlar.

AKP nin ekonomik politikasinda da bir başarı ve marifeti yoktur. Tek marifeti halkı önce aç bırakıp, ardından da bir çuval patates veya makarna vererek, oy vermesi için Kuran`a el bastırmasıdır. Özellikle Kürdistan’da bunu hilebazliğıyla iyide oy topladı.

Mevcut siyasilerden tümüyle umudu kesilen toplum, ilahi bir gücün gelip onları kurtarmasını beklerken bu işin taciri AKP ortaya çıkarak oyları toplayip götürüyor.
Ancak unutulmaması gereken, asıl sorunun çözümü gökte değil, yerdedir.

Devrimci muhalefetin görevi, göklere yönelmiş umutları yere indirerek ayakları üzerine oturtmaktır. Yerdeki devrimci muhalefetin toparlanarak kendini göstermesi ve yerdeki sorunun çözümünün de yerde olduğunu kanıtlayarak, iman gücünün bu dünyada değil öteki dünyanın çözümü olduğunu halka anlatmasıdır. Bunu nasıl olacağını herhalde ben değil kendileri bilmelidir.Yoksa Erdoğan gibileri bu işi sahte iman gücüyle daha çok götürecek ve ilerici, devrimci demokratlarda sadece buna seyirci olmakla yetineceklerdir…

Dönem, emek, barış, demokrasi ve insan haklarından yana olan tüm ilerici güçlerin, ezilmiş, parçalanmış ve dağıtılmış güçlerini birleştirerek, Erdoğan gibi sahtekarlara meydanı boş bırakmamaları dönemidir. 29 Nisan 2008

Hiç yorum yok: