23 Mayıs 2008 Cuma

Öcalan Erdoğan'a çözüm çağrısı yaptı



AMSTERDAM (23.05.2008) - Son haftalarda sık sık Başbakan Erdoğan'a çözüm çağrısı yapan Öcalan, bu hafta da Erdoğan'a "Bu operasyonlarla PKK bitirilemez. Hükümet ölümlerin durması ve barışın gelişmesi için adımlar atsın. Hükümetin atacağı en ufak bir adımda bile ben üzerime düşeni yaparım" çağrısı yaptı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüşmede aldığı toplam 30 günlük hücre cezalarına değinerek, "Hücre cezası sanırım bir iki güne uygulanmaya başlar. Çok da önemli değil" dedi. Yeni yazdığı savunmayı değerlendiren Öcalan, "Yeni yazdığım savunmalarım, diğerlerini aşan bir savunma oldu" dedi, şöyle devam etti: "Dünya Sistemi kitabını okudum. Bu kitapta belirli bir düzeye ulaşılmış ama pratik anlamda uygulanabilirliliği açısından eksiklikleri var, okunabilir. Yine Son Sömürge Ulus Kadınlar kitabında da kadın sorununa ilişkin gerçeğe yakın açıklamalar var. Ama benim savunmalarımın onları aşan bir düzeyi var. Bu kitapların yazarlarının entelektüel bir anlatımı var. Benim bunlardan farkım ise, Ortadoğu'da kaldım, pratiği biliyorum, savunmalarımı yazarken de hem pratik hem de teorik düzeye dayanarak, bu ikisini birleştirerek yazmaya çalıştım. Bu nedenle kendime güveniyorum. Bu konuda iddialıyım. Savunmalarımda kadın sorununu ele almaya çalıştım. Son Sömürge Ulus Kadınlar kitabında benim söylediklerime yakın şeyler ifade ediliyor. Ama ben daha derinlikli ele aldım. Toplumların da kadınlar gibi nasıl ezildiğini ve sömürüldüğünü anlatmaya çalıştım. Yani bu savunmalarımda toplumların kadınlaştırılmasını çözümlemeye çalıştım."

YENİ SAVUNMA YAZACAĞIM

Yeni bir savunma yazacağını açıklayan Öcalan, şöyle devam etti: "Önümüzdeki günlerde savunmamın Özgürlük adlı üçüncü kısmına başlayacağım. Bu kısımda özgürlüğü anlatmaya çalışacağım. Özellikle günümüzde yaşamın giderek anlamsızlaştığı bir dönemdeyiz. Yaşamın anlamsızlığını aşabilmek için özgürlüğü hedeflemenin, özgürlüğe kilitlenmenin önemini anlatmaya çalışacağım. Özellikle kadınların içinde bulunduğu anlamsız yaşamı aşabilmeleri için bulundukları durumu aşan iddialı bir yaşamı hedeflemeleri ve özgürlüğe kilitlenmeleri gerekir. Kadınların Akademi çalışması önemlidir. Bu akademide spordan siyasete, hukuktan felsefeye, atölye çalışmalarına, kültür sanat çalışmaları dâhil her türlü çalışmalarını yapabilirler. Yine bu akademi çalışması tüm kesimleri kapsamalı. Örneğin bir üniversite öğrencisi de, bir ev hanımı da bu çalışmalarda yerini alabilmeli. Bir dönem Köy Enstitüleri vardı. Benzer çalışmalar yapmaya çalışıyorlardı. Akademi, Enstitüleri de aşıyor. İsim önemli değil, Akademi, Enstitü de denebilir. Aile, kadın etrafında oluşur. Kadınlar üreticidirler. Ürettikleriyle kendi ekonomik sorunlarını çözebilirler. Mesela bir tarla kiralayarak organik tarım yapabilirler. Böylece işsizlik sorununun çözümünde katkıları olur. Kadın çalışması bana heyecan veriyor. Kadınlar kendilerine güvenebilirler. Özgürlüğe yoğunlaşmaları halinde başaramayacakları şey yoktur. Başarılar diliyorum. Gençlerin demokratik siyaset alanında deneyim ve perspektif eksikliği var. Bu nedenle gençler, mücadele ederken sabırsız davranıyorlar. Herkes kapitalizmin esiri olmuş durumda ve özellikle gençlerde bu durum, daha da yoğun. Bu nedenle gençlerin başarı için para, puldan ve kapitalizmin etkilerinden uzak durmaları gerekiyor. Yaşam ancak bu şekilde onlar için anlamlı hale gelir."

HÜKÜMETE SESLENİYORUM SORUNU ÇÖZELİM

Artarak süren operasyonlara değinen Öcalan, şunları söyledi: "Bunlar PKK'yi Türkiye'ye karşı kullanmak istiyorlar ama PKK'yi kullanamazlar. PKK bu oyunlara gelmez. İran'la görüşüyorlar, ABD ile görüşüyorlar; PKK ortak düşmanımızdır diyorlar. Türkiye'yi de buna inandırıyorlar. İran geliyor, "PKK ortak düşmanımızdır, teröristtir" diyor. ABD Ortadoğu'yu denetim altına almaya çalışıyor. Türkiye ile asla dost olamaz. Türkiye ve ABD gerçek dost olsa bile karşı tarafta İran ve Rusya ilişkileri ve daha onlarca ilişki gelişir. Operasyonlarla PKK'yi bitireceklerini söylüyorlardı ama PKK, her zamankinden daha güçlüdür. En güçlü dönemini yaşıyor. Bu operasyonlarla PKK bitirilemez. Olan gençlere olur. Ben hem asker kayıplarına hem de gerilla kayıplarına üzülüyorum. Gençlerin ölümüne kim üzülmez ki? Bu nedenle Hükümete tekrardan sesleniyorum. Ölümlerin durması ve barışın gelişmesi için adımlar atsınlar. Hükümetin atacağı en ufak bir adımda bile ben üzerime düşeni yaparım. Önemli olan barışın gelişmesi ve ölümlerin durmasıdır. Ben daha fazla kan dökülmemesi için üzerime düşeni yaparım. Çözüm önerilerimi savunmalarımda da derinlikli açtım. En ufak bir çözüm adımı barışın önünü açacaktır. Ama bunların buna cesareti yok. Gül de korkak, Erdoğan da korkak. Çözecek iradeleri yok. Çözmezlerse, Türkiye'yi demokratikleşme yönünde adım atmazlarsa onlar da öncekiler gibi yok olup gidecekler."

ÇÖZÜM İSTEYENLER TASFİYE EDİLDİ

Öcalan, şöyle devam etti: "Ben bugüne kadar da bunun için çalıştım. Devlet içerisinde de bunu yapmak isteyenler oldu ama tasfiye edildiler. İşte Özal, girişimlerde bulundu ama sonunu getirmesine izin vermediler. Yine Erbakan, bana mektuplar gönderdi, adım atmak istiyordu. Özal gibi sorunu barışçıl yollarla çözmek istiyordu ama izin verilmedi, tasfiye edildi. Benim '99'daki sorgulamam sırasında devletten temsilciler geldiler, görüştük. Ben barışçıl çözümün gelişmesi halinde PKK güçlerini sınır dışına çekebileceğimi söyledim, ama bunun karşılığında 'siz ne yapabilirsiniz, ne yapacaksınız?' diye sordum. Onlar 'siz bilirsiniz sorumluluk size aittir, geri çekerseniz bazı adımlar atılabilir' dediler. Ben de barış ortamı gelişsin diye PKK güçlerini sınır dışına çektim. Ecevit de sorunu barışçıl yollarla çözmek istiyordu. 2000'de çıkan Rahşan Affı esasında bu amacı taşıyordu ama MHP tarafından amacından saptırıldı, engellendi. Affedilmemesi gerekenler affedildi, affedilmesi gerekenler de affedilmedi."

DEVLET İÇİ KAVGA VAR

Öcalan, 1999 sonrası gelişmeler için de şunları söyledi: "2000'de Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, benim idam edilip edilmememi tartışıyorlardı. Ben de kendilerine, 'benim idamımı bırakın, siz kendinize bakın, kendinizi kurtarmaya bakın, sizin ayağınızı kaydıracaklar. Siz bundan Türkiye'yi demokratikleştirecek ve Kürt sorununu çözecek adımlar atarak ancak kurtulabilirsiniz' dedim. Bunlar bu sorunu çözecek adımlar atmadılar, tasfiye oldular. AKP'nin durumu da aynı. Şemdinli olaylarıyla başlayan bir süreçtir aslında. '2006'da terörü bitireceğiz' dediler, bitiremediler, şimdi de '2008'de bitireceğiz' diyorlar, kimin biteceğini göreceğiz. '96'larda Tansu Çilerle Doğan Güreş de 'bitireceğiz, Türkiye kritik bir süreçten geçiyor' diyorlardı. Şimdi de Büyükanıt ve Erdoğan 'bitireceğiz ve Türkiye kritik bir süreçten geçiyor' diyorlar. Türk devlet geleneğinin ilginç bir yapılanması var, bunu iyi görmek gerekiyor. Büyükanıt ve Erdoğan, Dolmabahçe'de bu devlet geleneğinin dışına çıktılar. Bu nedenle devlet içi çatışmalar var. Büyükanıt ve Erdoğan kendi yapılarını devre dışı bırakarak ikili görüşme yaptılar. Türk devlet-siyaset geleneğinde böyle bir şey olmamıştır şimdiye kadar. Fikri Sağlar, Büyükanıt'ın önüne dosya bırakıldığını söylüyor, asıl mesele bu değil. Devlet içerisindeki çatışmalardır aslında gün yüzüne çıkan. Ben de Dolmabahçe görüşmelerine dikkat çekmiştim. Ama anlatıldığı gibi dosyaların olduğuna inanmıyorum, burada ikili-gizli anlaşmalar var. Bu ikili-gizli anlaşmalar devlet içerisinde bazı kesimler tarafından kabul görmüyor. Fikri Sağlar'ın açıklaması da bunu gösteriyor. Çok gizli ve üstü kapalı bir görüşmeydi yaptıkları, bulanıktır. Oysa ki Güreş ve Çiler bile daha açık ve aleni görüşüp anlaşmışlardı."

PARACI KÜRTLERE MERHABA DEMEYİN

"Bu işi tek başına operasyonlarla bitiremeyeceklerini biliyorlar." diyen Öcalan, şöyle devam etti: "Bununla birlikte Küresel sermayeyi de devreye sokuyorlar. Kürtleri küresel sermayeye bağlamaya çalışıyorlar. Devlet, bölgede sayısı 500'ü bulan bazı işbirlikçi Kürt ailelerini kullanarak, Kürt kimliğini inkâr etmeleri karşılığında eskiden onlara ağalık, beylik, şeyhlik, tarikat şefliği verirken, bugün de AKP üzerinden kimliklerini reddetmeleri karşılığında kendilerine para verilmekte, holdingler, şirketler kurulmakta, ihaleler sunulmaktadır. Kürtlüğünüzden vazgeçin size maaş bağlayalım, Kürtlüğünüzden vazgeçin size holdingler kuralım, Kürtlüğünüzden vazgeçin size para verelim diyorlar. Bazı çevreler de bunları destekliyor. Ben halkımızı bunlara karşı buradan uyarıyorum, bunlar devletin değil, küresel sermayenin ajanıdırlar. Bunlar uluslar arası ajanlardır. Bunlara bir merhaba dahi verilmemeli. Bunların dini imanı dolardır. Bunlara çok ciddi paralar verilmiş. Ceplerini ve yüreklerini dolar ısıtıyor. Bunların para için, bir belediye başkanlığı, makam için satamayacakları değer yoktur. Bunların dinle İslam'la alakası yok. İslam dini barış dinidir. Bunların hepsi Londra merkezli oyunlardır. İşte Kraliçe geldi hepsini kutsadı. Kraliçe'yle birlikte bir de bakanları gelmişti, kimdi o bakan? O bakan Duyun-i Umumiye'nin temsilcisidir. Bunları iyi görmek gerekiyor."

CAMİLER SORUNLARIN TARTIŞILDIĞI MERKEZLER OLSUN

Bu hafta cami olgusu üzerinde duran Öcalan, şu önerilere yaptı: "Camiler toplumsal merkez haline getirilmelidir. Hz. Muhammed döneminde Camiler, toplumsal sorunların tartışıldığı bir merkezdi. Camiler, Hz. Muhammed döneminde olduğu gibi bugün de toplumsal sorunların çözüldüğü merkez haline getirilmelidirler. İslam dininin özü de budur. İslam dini barışa hizmet eder. İmamlar da bu eksenli çalışmalarına devam edebilirler. Duyarlı imamlara özel selamlarımı söylüyorum."

GENÇLİK PARA PULA HEVESLENMESİN

Öcalan, gençliği de şu çağrıyı yaptı: "Gençlik Paraya, pula, kapitalizme heves etmesin. Kendilerini bu ilişkilerden kurtarsınlar. Ben bu konuyu savunmalarımda derinliğine açtım, okuyabilirler. Gençler, İsrail'deki Kibutzlar benzeri tarım kooperatifleri geliştirebilirler. İsrailliler uyanık. Tarım işini iyi biliyorlar. İdealist gençler buna benzer şeyleri geliştirebilirler. Başarılar diliyorum." Öcalan, DTP'nin kapıtalabileceğini belirterek, "DTP kapatılabilir. Ama kendi demokratik mücadelesi devam eder. DTP kapatılırsa yeniden demokratik toplumlarını oluşturmak için çalışmalarını sürdürmelidir." diye konuştu.

HAKİKAT KOMİSYONU DAHİ KURAMADINIZ

Bu hafta da sol parti çalışmalarını değerlendiren Öcalan, şu şekilde konuştu: "Türkiyeli sol aydın ve siyasetçilere diyorum ki, Çatı Partisi'yle barışın gelişmesi için çalışsın. Bu kez biz sizi takip edelim, barış için geliştirdiğiniz projeye biz destek verelim. Önemli olan barışın ve çözümün gelişmesidir. Bir Hakikatleri Araştırma ve Uzlaşma Komisyonu kurarak barışı geliştirebilirler, bunu bile yapamadılar. Meclis içinde böyle bir komisyon çıkarabilirlerdi. Güney Afrika'da bu denendi. Yine dünyada birçok ülkede denendi. Türkiye'de de başarılı olabilir. Şimdi bir taraf imha ve inkârda diretirken bir tarafta benim de küçük bir devletçiğim olsun anlayışındalar. Oysa benim derdim ne devlet kurmak ne devlet yıkmaktır. Devlet, sorun demektir. Devletleşmeyle sorunlar çözülmez, büyür. Sol da 'biz iktidar olup sorunları çözeceğiz' diyordu. Oysa Rusya ve Çin örneği ortadadır. En son Çin'deki deprem felaketi de bu durumu ortaya koymuştur. Bu nedenle çözüm devletleşmekte değil, gerçek demokratik cumhuriyeti hayata geçirmektedir."

ANTİ SEMİTİST DEĞİLİM

"İran için tehlikeler var, İran Japonyalaşabilir, nükleer tehlikeyle karşı karşıya kalabilir." diyen Öcalan, PÇDK Kongresi dolayısıyla "Ayrıca tüm Irak halkını selamlıyorum. Savunmalarımda onların Uruk'tan günümüze beşbin yıllık tarihini ve trajedisini işledim, savunmalarım onları da kapsıyor, nasıl köleleştirildiklerini ve bundan tüm Ortadoğu için de geçerli olan demokratik konfederalizm'le çıkışı ve nasıl özgürleşeceklerini anlattım." dedi. Haftalardır yaptığı Yahudi eleştirilerine açıklık getiren Öcalan, "Tüm İbrani kavminin trajedisini anlıyorum, yaşadıklarını biliyorum. Ortadoğu için geliştirdiğimiz Demokratik Konfederalizm projesinde onlara da yer var. Savunmalarımın üçüncü kısmı olan Özgürlük bölümünde tarihi hatalarından ve tarihi başarılarını daha derinlikli açtım. Bu konuda objektif olmaya çalıştım. Ben anti-semitist değilim. Cezaevindeki arkadaşlara, kadınlara, gençlere, halkımıza, tüm dostlara selamlar." şeklinde konuştu.

Kaynak: http://www.kurdistan-post.com/

Hiç yorum yok: