6 Ocak 2011 Perşembe

TEK TİP ELBİSE...




Başbakan’ın Meclis “bütçe” görüşmelerinde söylediklerinden sonra AKP’nin ırkçı ve tekçi zihniyette CHP ve MHP’den farklı olmadığı ortaya çıkmıştır. Türk-İslam zihniyetli Amerikan İslamcısı AKP, Türk-İslam zihniyetli ırkçı MHP ve şoven milliyetçi-devletçi CHP varken tabii ki Kürt meselesinden nemalanan bir BDP olacaktır. AKP’nin MHP’den-iktidar nimetleri dışında-farkı kalmamıştır. CHP’nin “sol” kelimesini ağzına alması suçtur. Deniz Gezmiş, Che Guevara isimlerini ağzına bile almamalıdır. BDP de Ufuk Uras ve Akın Birdal gibilerini-kendi oylarıyla hayatta seçilemeyecekleri-seçtirerek Türkiyelilik yapmaya çalışıyor. Oysa bu işten kârlı çıkan milletvekilliliği unvanlarını kazanan Uras ve Birdal olmuştur. Türkiyelilik sağlanamamıştır. Zaten bu tip işlerle Türkiyelilik filan olmaz. Böylesi işlerle olsa olsa şirket ortaklığı gibi şeyler yapılabilir.

AKP Diyanet’ten (Türkiye Diyanet Vakfı) kadınları kovdu. Anlaşılan Ayşe Sucu ve başı açık 28 kadını İslami kadın saymıyor. Evde, işte, siyasette erkeğin (baba, oğul ve erkek kardeş) kölesi olacak kadın tipini esas alıyor. Peki, AKP vitrinindeki bayanları nasıl değerlendirmeli o halde: Ortaklık amaca ulaşıncaya kadardır. Hem Türkçü ve hem şeriatçı olmak gereklidir. Allah’ın şeriatını asla talep edemezler. Onlarınki kulun (erkeğin) şeriatıdır. Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut lafından nefret ederler. Bakmayın Arnavut filan dediklerine. Lapsuslarında şu vardır: Türk ve Sünni İslam! Tüm bunlar AKP’nin pratiğinden çıkmaktadır. Söylemleriyle de Avrupa’yı ve bizleri-mevcutlar içinde en demokrat olarak!-kandırabilmektedir(ler). Helal olsun, iyi rol kesiyorlar!

Kürt Açılımı olarak bilinen-sözde-Demokratik Açılım’ın suyu çıktı. Vermeyeceğin şeyi niye açıyorsun kardeşim? Devlet olarak asimilasyon, yok etme, inkâr gibi bir tavrın olabilir belki. Ama kalkıp, çok yanlış şeyler yapıldı, Kürtler de yurttaşlarımızdır, dediğinde, öncekilerden farkın olmalı(dır). Bir farkın yoksa neden ağzına alıyorsun: Tahrik ve (daha) olumsuzluk yaratmıyor musun? Sizi Batman’a götürmek istiyorum (Son zamanlarda olan bir olaydan bahsedeceğim): Kürtçe adı “Zağora” olan Kesmeköprü-1 Köyü bir sabah uyandığında köyün trafik tabelasında adının “Urganlı” olduğunu görüyor. Aynı şey Kürtçe adı “Zeriye” olan Kesmeköprü-2 Köyü’nün başına da gelmiş. Onun da (yeni) adı “Kılıç” olmuş. Bir gazete bunu yazdı. Sanki İstiklal Mahkemelerini anımsatan isimler. İdam sehpalarını ve kelle koparmayı çağrıştıran isimlere bakın bir! Ne değişen ve demokratikleşen bir ülkeyiz, değil mi? Ne kadar çok demokrasi ve insan hakları yanlısı bir hükümetimiz var, Allah korusun!

Ülkede iyi şeyler sanki kötü şeyleri kamufle etmek için yapılıyor. Alevilerin yakıldığı Madımak Oteli’nin kamulaştırılması, faşizmin işkencehanelerinden Ulucanlar Cezaevi’nin müze yapılması kafa karıştırıyor. Senin polisin kadın, öğrenci, işçi dövüyor! Memurlar ve işçiler Türk-İslam Sentezi’ni (tıpkı sizin gibi) savunan sendikalarda örgütleniyor. Üniversiteler özgür ve bilimsel düşünce yerine iktidar yanlısı görevler üstleniyor. Memlekette içki yasağı var! (İçki içmediğimi de söylemek isterim.) Tek taraflı bir medya ve tek tip sivil(!) toplum örgütleri oluştu. (Topluma giydirilmek istenen tek tip elbise faşizm değil de nedir?) Polisin copladığını oran-orantı’yla anlatan valilerin, bakanların var. Oran-orantı’yı-kendiniz yaşamadıkça!-anlayamazsınız beyler: Sizin (milletvekili-bakan) maaşınızı asgari ücretle değiştiren olsaydı (orantı’yı bilmem ama) oran’ı anlardınız belki. Ya da salt kredi parasıyla okuyan bir öğrenci olarak coplandığınızda. Ne dersiniz, bir günlüğüne de olsa yoksul bir öğrenci veya asgari ücretle geçinen biri olur musunuz?

Hiç yorum yok: