8 Nisan 2011 Cuma

ERGENEKON’DAN YEŞİL ERGENEKON’A!



Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

Bir canavar gibi duran Ergenekon’un yargılandığına ve yok edileceğine seviniyorduk. 1920’lerdeki (28-29 Ocak 1921) Mustafa Suphilerin katlinden bugüne kadar işlenmiş tüm cinayetlere, belki de Osmanlıdaki komplolar kadar uzanan olayların aydınlanacağını düşünüyorduk. JİTEM gibi hain, faşist bir cinayet şebekesinin katliamları aydınlanacaktı. Sevinç duyduk, umutluyduk. Oysa JİTEM’ci katillerin büyük çoğunluğu-devlet tarafından isimler değiştirilmiş olarak!-dışarıda dolaşıyor. İşte, Ayhan Çarkın isimli bir eski özel harekâtçı, devlet istedi 400 kişiyi öldürdüm, anlamında demeçler verdi. Birçok operasyonla (katliam) ilgili bilgiler verdi, isimler saydı. Mardin-Ömerli’deki (Pınarcık Köyü) 30 kişinin öldürme olayını JİTEM yaptı dedi. Katliamların büyük kısmını biz yaptık ama PKK’ye yükledik dedi. Büyükelçilerimizi biz öldürdük dedi. [Yani Ergenekon kendi yurttaşlarını öldürerek Kürtlere, Türklere, Ermenilere iftira attı. Tüm bunları yaparken de bir oligarşik devletin (yönetimde olan) üst tabaksının milliyetçiliğini Türk milliyetçiliği sayarak, alt tabakaları (çarıksızları) Türk milletinden saymadı. Bilimsel olarak anlatmaya çalışırsak Ergenekon’un yaptığı buydu.] Bu faşist seri katilin ifadesi alındı ama ne hikmetse mahkeme serbest bıraktı(bu arda Diyarbakır’da hakkında bir soruşturma açıldı, izleyeceğiz). Ergenekon’un (JİTEM’in) deşifre olmuş birkaç cinayetinin dışında Ergenekon olduğu gibi duruyor. Cezaevindekilerden bir kısmı da-belki de!-Ergenekon örgütünün üstüne yıkılacağı birkaç kurbanlık kişi(dir). Zaten AKP Ergenekon konusunda TSK ile de anlaşmış durumdadır. Poyrazköy Davası’nın bakan Ercan Şafak ile Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz terfi edilme yöntemleriyle görevden alındılar. Bu savcılar-sözde!-terfi ettirildiler ama kendileri ve herkes biliyor ki aslında onlar görevlerinden alındılar. Çünkü Hükümet Ordu’yla anlaşmış ve Ergenekon’u da, operasyonları da artık sulandırmak gerekiyordu. Ergenekon ve Darbe konuları az bir zayiatla kapatılmaya çalışılıyor. Gelişmeler (yargılamalar, operasyonlar) bugüne dek bu anlattığım tarzda olmuştur. Ergenekon’un tasfiye edileceğinin veya yok edileceğinin olasılığını görmüyorum.

Sosyalist sistemin yıkılmasıyla dünyanın her tarafında tasfiye edilen Gladio, ülkemizin Ortadoğu’da Şef Ülke yapılması projesiyle ilgili görevi nedeniyle şekil değiştirdi. Ergenekon’la anlaşan AKP, operasyonu sınırlı tuttu. Ülkede kendi düzenini kurmak için Baasvari bir yöntem kullandı, Yeşil Ergenekon’u kurdu. Artık AKP de Hafız Esad gibi, Saddam gibi, Kral Hüseyin gibi elli yıllar iktidarda kalabilecekti. AB ve ABD’nin Ortadoğu’daki stratejileri dolayısıyla da destek alabiliyordu. İslam ve Allah’ı Allah’ına kadar bu ülkenin insanları üzerinde kullanmanın ortamını yakalamıştı. Ergenekon’un jandarmaları yerine belki polisleri vardı ama olsun, yüzünü yenilemişti ya, bu da nerden baksan bir elli sene giderdi! Evet, AKP’nin JİTEM’i YEŞİL ERGENEKON’dur. AKP ve Yeşil Ergenekon, Kürt Sorunu’nu Kürtleri İslam potası içinde eritip Türkleştirerek çözmek istiyorlar. Bu çok tehlikeli bir oyundur. JİTEM (Ergenekon) bunu katliamlarla çözmek istedi. AKP bunu Türkleştirilmiş Kürtlerle (mesela Diyarbakır’da milletvekili olmak için tüm değerlerine yüz dönebilecek tonla aday var) yapmaya çalışıyor.

Basılmamış bir kitabı yakmak dehşetengiz bir olaydır. Kapitalist Modernite çağında düşünce ve ifade özgürlüğünü yasaklamak mümkün değildir. Globalleşen kapitalizm basın ve ifade özgürlüğünü yasaklamaz, çünkü tutunacağı tek dal özgürlüklerdir. Zaten sosyalist sistem ulus devletin başka bir çeşit diktatörlüğünü yarattığı için kapitalist modernite içinde eridi. Şimdilerde AKP yönetimi tarihi tersine çevirmek istiyor. Basılmamış kitapları yakıyor! Bunu herkim yapıyorsa-yargı bile yapıyorsa!-izah edemez. Henüz basılmamış bir kitabı suç unsuru olarak görmeyi modern hukukun hiçbir içtihadında bulamazsınız. O kitapta iftiralar varsa, iftiraların belgesini yakıyorsunuz demektir. O kitapta doğrular varsa, doğruların belgelerini yakıyorsunuz! Yargı bunu bırakınız demokratik cumhuriyetin hukukuyla,-Ortaçağ hariç!-Yakınçağ hukukuyla da açıklayamaz. Oysa hedeflediğimiz demokraside-beğenmediğimiz dâhil!-her türlü düşünce ifade edilmelidir. Faşizm, komünizm dâhil her türlü konu hakkında kitaplar, çalışmalar yapılabilmelidir. İnsan beynine engel konmamalıdır.

Mankurtlaşma denen olay insan beynine kelepçe takılmasıdır. Bu robotvari bir nesil yetiştirir. Ahmet Şık’ın basılmamış kitabının (İmam’ın Ordusu) yakılması altından kalkılacak bir olay değildir. Yargı da bu işi açıklayamayacaktır! Bunu yapanlar Ergenekon’a güç verildiğinin farkında mıdırlar? AKP demokratik bir anayasa yapmaktan da caymış durumda. Kürt Sorunu’nu da çözmek istemiyor. Sadece strateji değiştirip onu (İslam dini içinde?) tarihe gömmek istiyor. Oysa demokratik çözüm demokratik bir anayasa ile olur. En iyi çözüm budur. Bu iş Ergenekon’la filan olmaz. İnsanlarımız her iki Ergenekon’dan birini seçmek zorunda değildir. Ve unutulmasın ki, gün gelecek Yeşil Ergenekon da Ergenekon (JİTEM) gibi yargılanacaktır. Değişen-bu kez-sanıklar olacaktır! Ve son bir söz: Ülke olarak Ergenekon’dan Yeşil Ergenekon’a terfi ettik. Çok yaşa Başbakan, çok yaşa AKP!

Hiç yorum yok: