Abdulkadir Ulumaskan / ulumaskan@hotmail.de
„Kürtler aş, iş ya da bir torba makarna ile oylarını satamayacak kadar bilinçli ve onurlu.
Din kardeşliği gölgesi altında oylarının çalınmasına da artık müsade etmeyeceklerdir...“
Tayyip Erdoğan, sözümona, GAP projesini açıklamak için bakanlarının yarısını yanına alarak, Diyarbakır’a gidip bir salona kapanırken; oradan Osman Baydemir’e yüklendi. Teşbihte hata olmazsa, Tayyip, huysuz beygire benziyor. Ne arkası ne de önünden gidilebilinir. Önünden gidersen ısırır, arkadan gidersen tekmeler. Çünkü daha önceleri, Diyarbakır’a gittiğinde Belediye Başkanı olarak kendisini karşılayan Baydemir’e „yüz vermemiş“ ve davet edilmesine rağmen, Diyarbakır Belediyesine gitmemişti. Meclis çatısı altında Osman Baydemir’in Genelbaşkanını ve miletvekilerinin elini bile tutmayan Tayyip, şimdi de Baydemir’in neden kendisini karşılamaya gelmediğini söylüyor, utanmadan. İşte Erdoğan’ın tutarsızlığı bu. Yanına gidilince gelme diyor, gitmeyince niye gelmiyorsun, diyor.
Peki Erdoğan Diyarbakır’a neden gitti ? Sözde GAP projesini açıklamak için mi ?
Ben projenin astronomik rakamlarına hiç girmeden Erdoğan’ın gerçek amacından bahsetmek istiyorum. Yaklaşan yerel ve belkide erken genel seçimler var. Tayyip Erdoğan daha önce din silahıyla vurduğu Kürtleri, şimdide para silahıyla vurmak istiyor. Ama nafile; Kürtler artık eski kürtler değildir. Dini istismar edenin imanının olmadığını ve parayı daha kolay silaha çevireceğini biliyor, Kürtler. En hassas oldukları dinle vurulmuşken, Erdoğan’ın para tuzağına girmeye niyetleri yoktur artık.
Din kardeşliği gölgesi altında oylarının çalınmasına da artık müsade etmeyeceklerdir.
Tayyip, bir taş ile iki kuş vurma peşinde. Birincisi, Genelkurmayın, sözümona askeri olarak PKK ye karşı üstünlüğünden sonra, artık başka adımların atılma sırası geldiğidir. Erdoğan’ın bir amacı, paşasının emrini yerine getirmektir. İkincisi de, Kürtlerin oylarını GAP aracığıyla çalmaktır. Ama oy hırsızı, bir kere suçüstü yakalandı. Artık bir daha kimsenin oyunu çaldırtmaya niyeti ve saflığı yoktur.
Bu Erdoğan, daha önce de Diyarbakır’a gelerek : „Kürt sorunu benim sorunumdur, bu sorunu çözerim. Bunda devletin hataları vardır.“ demşti. Paşaları, bu sözleri için, diş göstererek kulağını çekince, bu gelişinde, Kürt kelimesini bile ağzına almaya cesaret edemedi. Aslında korkmasa, istismar için ağzına almak isterdi, ama nerede o cesaret. Kasımpaşa kabadayılığı sökmez paşalara.
Diyarbakır’da Tayyip Erdoğan’ın paketinden, ismi verilmeden birde Kürtçe TV kanalı çıktı. Kürt kelimesini dahi ağına almayan birinin kuracağı Kürtçe bir kanal nasıl olacaksa artık, öyle bir kanal ? Kürtlere, Kürtçe küfür edip inkâr edecek bir kanala ne gerek var?!.. Zaten bu işi Türkçe yapan yüzden fazla kanal vardır. Bunu Kürtçe olarak yapacak birinin olmasına gerek yok aslında. 29.05.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder