5 Temmuz 2011 Salı

YSK VE AKP’YLE 330’A BİR ADIM KALDI!


Bülent Tekin
 
YSK’nın Hatip Dicle için aldığı karara en başta AKP’nin karşı çıkması gerekir(di). Diyarbakır’da en yüksek oyla seçilen Hatip Dicle’nin YSK’ca vekilliğinin düşürülmesinin hukuki yönü olamaz. Dicle mazbatasını almıştır. Şu anda da vekildir. Vekil seçilen birinin hukuki bir sorunu varsa bu da Meclis’e bırakılmalı(ydı). Kimse bana YSK’nın kararının Yargıtay dayanaklı hukuki bir karar olduğunu açıklamasın. Aslında bu ülkedeki Hukuk Fakültelerinin (eğitim müfredatının) lağvedilmesi gerekir. Çocukların yaşlarını (Erdal Eren gibi) büyülterek asan, yaşlı darbecileri (General Evren gibi) yaşlanmış (bunamış) diye affeden, yaşlı Kürt Alevileri (Seyyid Rıza gibi) yaşını küçülterek asan bir “hukuk müfredatı” mezunu hukukçularımızın(?!) diplomalarının geçerliliği tartışma konusu yapılmalıdır. Ülkemizde egemen olması gereken modern hukuk müfredatı bu değildir. Mezunlarının bu tür sabıkaları olan ülkemizdeki Hukuk Fakültelerinin çoktan lağvedilmesi gerekirdi. Türkiye Cumhuriyetinin “hukuk fakülteleri”nin eğitim müfredatını olduğu gibi kullanan KKTC-YDÜ Hukuk Fakültesi’nde 15 yıldır öğrenciliği devam eden ve bir türlü mezun edilmeyen kızımın durumunu defalarca YÖK’e, Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza yazdım. Benim “dünya görüşlerim” dolayısıyla (tek dersten) mezun edilmeyen bir TC vatandaşı kız çocuğunun hakkını bile soramayan bir “hukuk”tan ve hukukçulardan(!) bahsediyorum.

TC hukuk fakültelerindeki eğitim müfredatı mutlaka modern hukuka göre değiştirilmeli ve yeni, ileri, insani, ahlaki değerleri olan hukukçular bundan böyle mezun olmalıdır. Ülkenin insan haklarına, özgürlüklere, hak ve hukuk’a saygılı yeni hukukçulara ihtiyacı vardır.

Hatip Dicle’nin 78 bin civarında aldığı oyla bir AKP’li (Oya Eronat) vekil seçilmiş sayılmıştır. Bunun Oya Eronat’ça hazmedilmesini anlarım da AKP ve Başbakan tarafından nasıl hazmedildiğini anlamış değilim. Milli irade hırsızlığına göz yuman bir AKP’nin bu ülkeye demokrasi getirmeyeceği açıktır. Anlaşılan AKP, Eronat gibi, diğer başka yöntemlerle(?!) vekil sayısını 330’a tamamlamak istemektedir. Her yol mubah sayılmıştır. Balyozcu, Ergenekoncu ve KCK tutuklusu vekillerden medet umulmaktadır. Planlarında MHP listesinden seçilen bağımsız vekil de olmalıdır. Eronat’la birlikte sayı şimdiden zaten 227 olmuştur, bağımsız MHP’liyle 228 olur, bir iki de vekil düşürülüp yerlerine AKP’liler seçilmiş saydırılabilir. Türkiye’de bunlar olmayacak şeyler değildir. Bu da olmazsa bir iki transferle bu iş bitirilebilir. AKP’nin hedefi mutlaka bu (330 milletvekili sayısına ulaşmak) olmalıdır.

İslamcı-milliyetçi bir çizgiye dönüşen AKP’nin Diyarbakır’da gösterdiği ilk iki sıradaki (Mehdi Eker, Galip Ensarioğlu) adayların dışındakilerin MHP eğilimli oldukları söylenmektedir. Oğlu (Eren Şahin’in) Diyarbakır’daki bir patlamada ölen ve şehit sayılan Eren Şahin’in soyadının annesi Oya Eronat’ın soyadından farklı olduğu dikkatleri çekmektedir. Zaten anne oğlundan ayrı ve Ankara’da yaşamaktaydı. Eronat’ın AKP tarafından [daha önceki seçimde (2007’de) Diyarbakır’da birileri(!) tarafından “bağımsız aday” gösterilen şehit edilmiş astsubay Murat Namdar’ın eşi] Yıldız Hemşire rolüne soyundurulmuş olması ayrıca ilginç bir durumdu(r).

YSK’nın kararı bir AKP-YSK işbirliğin şeklinde değerlendirilebilecek düzeydedir. Kaos ve provokasyona yol açabilecek böylesi bir karardan sonra olması muhtemel ölümler, tahribatlar ve tutuklamalardan kimler sorumlu tutulacaktır? Bugün AKP polisi istediği gibi kullanabilmektedir ama acaba yarın olacak mıdır? Eğer AKP ve özellikle Başbakan daha fazla vekil alırım düşüncesiyle böyle bir karara destek veriyorsa 2002’de kendisi için yapılanları bir hatırlamalıdır. Seçim hileleri ve oy hırsızlığıyla Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun başarısını gölgelemek olanaklı değildir ve aslında siyaseten, ahlaken de yanlış bir tutumdur. Hatip Dicle olayı Başbakan ve AKP için samimiyet ve iyi niyet test’idir. Bakacağız, göreceğiz! Biz bugün Hatip Dicle’nin hakkını arıyorsak yarın bir AKP’linin ve hatta bir MHP’linin de hakkını arayacağımızdandır.

YSK’nın hukuksuzca aday veto kararı gibi bu (vekil düşürme) karar da hukuksuz ve siyasidir. Bu karardan Kürtlerin Meclis’e sokulmak istenmediği çıkarımı yapılabileceği unutulmamalıdır. BDP Meclis’e girmeyebilir. Bu Meclis o zaman Türkiye ve dünya kamuoyunca hükümsüz kalır. AKP’nin aldığı %50 oy da hükümsüz olur. (Kişisel bir görüşümü de burada söylemek isterim: BDP Hatip Dicle’yle ilgili karar karşısında İmralı’dan gelecek işaret göre her an tavır değiştirebilecek bir özelliğe sahiptir. İmralı, Meclis’e girin! dediği anda arkalarına dahi bakmayacaklardır! Ortalıkta ne Hatip Dicle kalır ne de başka bir ideal?) Aslında Hatip Dicle’nin diğer bazı BDP’li vekillerden (Leyla Zana, Sebahat Tuncel vb.) farkı yoktur. O zaman hepsini iptal edin gitsin. Bu arada Kürtlerden kurtulalım!

Hiç yorum yok: