10 Temmuz 2010 Cumartesi

EŞEĞE BİR ÖZÜR!



Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com


Size Hakkari yöresinden bahsetmiştim, değil mi? Hakkari yöresinin sarp dağlar, vadiler, boğazlarlarla paramparça edilmiş bu vahşi ama o derece de büyüleyici coğrafyasında yaşamanın zorluklarından söz etmiş olmalıyım. Bu dağ sislilerini büyük bir azimle delip geçen Zap suyu biraz aşağılarda Dicle’ye dökülür. Zap suyu bu vahşi dağları derin boğazlarla kesiyor ve karşıdan karşıya geçişler kaya ve kavak ağaçlarından imal edilmiş köprülerle yapılıyor(du). Zirvelere tırmanan patika yollarda katırlar, eşekler, koyunlar, keçiler iyi yol alırlar. Âdeta doğuştan alışıktırlar. İşte bu topraklarda yaşayan Tiyari adlı bir Nasturi aşireti nedense eşeğe karşı bir önyargısı vardır. Oysa eşeğin bu vahşi diyarlarda diğer hayvanlara göre kullanım avantajı oldukça fazladır. Nedense bizim Tiyarilerin geleneğinde eşek-adı anılmaz-“iyba”dır(ayıptır).

Ya, “iyba” biraz açıklama isteyen bir adettir ve sözcük anlamı ayıp’tır. Her neyse zavallı eşek iyba’dır ve hiçbir dağlının eşeği yoktur. (Kulakların Efendisi’ne ne ayıp, değil mi ya?) Bu yörelerde her şey dörtdörtlük işlemez, siz bilirsiniz bunu. Kalıbının adamı bir Tiyarili bir zamanlar bir eşek sahibi olmaya cesaret etmişti. Bu durum çok ayıptı ve kabul edilemezdi. Akrabaları onu öyle bir alaya alıp yaşamını çekilmez hale getirdiler ki sonunda talihsiz eşeği köprülerin birinden Zap suyuna fırlattı. Bu adam kendini bile atabilirdi, çok şükür ki bunu yapmamıştı!

Adam bunu böyle yapmakla en azından alay edilmekten kurtulmuştu. Bu yörelerde bir katırınız varsa, itibarlı birisiniz demektir. Nasturiler yine de katır gibi bir melez adını anarken de kendi dillerini kullanmaz, Kürtçe’yi kullanırlar. Adabımuaşeretten olsa gerek! [Ben yine de katır’la ilgili bir Kürt hikâyesini anlatayım. En azından bu, Nasturilere (karşı) Kürtlerin katırla ilgili bir yanıtı olur. Bizler bu konularda tarafsız olmalıyız, değil mi ha? Katıra sormuşlar: “Baban kim?” Katır biraz duraksamış ama yanıtını da vermiş: “Dayım at’tır!” Yani anlayacağınız babasının eşek olduğunu söyleyememiş, utanmış. Kürtlerin katır ve eşekle ilgili böyle bir öyküsü var.]

Bakarsınız-belki bir başka zaman-Tiyarilerin eşek’e bakışlarını anlatabiliriz. Daha fazla da eşeğe haksızlık etmek istemiyorum, siz de beni anlayın! Biz bu kez de gelelim Türkiye siyasetine: Ne kadar sınıf hikâyeleri anlatsak, kabile asabiyelerinden bahsetsek politikada bir yerimiz olmuyor! Politika sanatını ırkçı, faşist, dinci, komprador ve feodal düzenin temsilcileri yapıyor. Ahlakı bunlar bize öğretecek. AKP’li Rize Belediye Başkanı, Kürt kadınlarına tecavüz edin, (Kürtlerin) nesli(ni) melezleştirin böylece Kürt sorunu biter, dedi. Cinsiyetçi, ırkçı, tecavüz kültürünü temsil eden bu görüş doğrusu AKP’ye çok yakışıyor! Çokeşliliği (4 kadınla evlenmeyi) helal gören bu çağdışı anlayış, kadını zorla kapatarak sadece erkeğin yatak odasına (haremine) saklıyor. Ve ne yazık ki demokrasi, özgürlük, insan hakları söylemlerini ağızlarından düşürmeyen İslami faşistler (İslam asla faşist değildir!) gerçek yüzlerini maskeliyorlar. Oysa onlar insan haklarını, özgürlüğü, demokrasiyi salt kendileri için istiyorlar. Onların dışındaki herkes (ötekiler) murdardır. Akıl, ahlak, özgürlük sanatı ve politika bu tip adamların işi! Eşeğe ayıp oluyor!

Hiç yorum yok: