btekin1954@mynet.com
“Evvel zaman içinde, dağlar yükseldi, ırmaklar yatağını buldu, göller oluştu. Amazon bölgemiz, Chaco’muz, platomuz, yaylalarımız, ovalarımız yeşilliklerle ve çiçeklerle kaplandı. Bu kutsal Toprak Ana’yı çeşitli yüzlerle donattık ve o güden bu yana, her şeyin çoğulluğunu ve varlık ve kültürler olarak çeşitliliğimizi koruyoruz. Halklarımız böylece mutluluk içindeydi ve uğursuz sömürgecilik günlerine dek ırkçılığı asla bilmezdik.”
Bu okuduğunuzu Tevrat’tan, İncil’den almadık. Bir kutsal kitap ayetleri değil. Bu, Bolivya Anayasası’nın dibacesi (giriş bölümü)…25 Ocak 2009’da halkın yüzde 61’inin oyunu alan bu anayasadan çok önceleri de taa 1980’lerde-salt Bolivya’da değil, tüm Latin Amerika’da-çok etni(k)li, çok kültürlü yani yerli halkların hak ve özgürlüklerini kapsayan anayasalar vardı. Bizim şimdilerde yapmak istediğimiz, beğenmediğimiz Latin Amerika ülkelerinde (1980’li yıllarda) faşizmin estiği yıllarda dahi yapılmak zorunda kalınmıştı.
Bolivya Anayasa’nın birinci maddesi Bolivya’yı “özgür, bağımsız, egemen, demokratik, kültürlerarası, ademi merkezi ve özerkliklere sahip üniter, sosyal, çokuluslu, komünoter bir hukuk devleti” olarak tanımlarken Bolivya’ya da şöyle bir görev verir: “Bolivya, ülkenin bütünleşme süreci içerisinde siyasal, iktisadi, hukuki, kültürel ve dilsel çoğulluk ve çoğulculuk üzerine temellenir.” Bolivya’nın yeni (yerli) Anayasasının 2. maddesinde şunlar yazılı: “Özgün köylü yerli ulus ve halkların sömürgecilik öncesi döneme dayalı varlığı ve kendi toprakları üzerindeki kadim hâkimiyeti göz önünde bulundurularak, devletin birliği çerçevesinde kendi kendini özgürce tayin haklarını garanti altına alır. Bu hak, onların özerkliği, özyönetimi, kültürü, kurumlarının tanınmasını ve teritoryal kurumlarının bu Anayasa ve yasalara uygun olarak tahkimini güvence altına alır.” Resmen bu birlik içerisinde, kültürel ve ulusal özerkliktir. Bizde konuşul(a)mayan konulara bir ders olacak niteliktedir.
Bizde belli bir toprak üzerinde dilini konuşan Kürtlere Kürtçe’nin problem yaratacağı iddia edenler için Bolivya’nın Anayasası’ndaki (5.madde) şu ifadeler çok tuhaf gelebilir: “ İspanyolca ve özgün yerli ulus ve halkların bütün dilleri, aymara, araona, baure, bésiro, canichana, cavineño, cayubaba, chàcobo, chimàn, ese ejja, guarani, guarasu’we, guarayo, itonama, leco, machajuyaikallawaya, machineri, maropa, majeñotrinitario, mojeño-ignaciano, moré, mosetén, movima, pacawara, puquina, quechua, sirionò, tacana, tapiete, toromona, uru-chipaya, weenhayek, yaminawa, yuki, yuracaré ve zamuco, resmî dillerdir.” Buyurun buradan yakın! Dilleri ben saymadım, siz saydınız mı? Evet, tüm bu dillere resmî dil statüsü tanıyor Bolivya.
Bolivya’da kadın hakları da anayasal güvence altındadır. “Herkes, özellikle kadınlar, aile ya da toplum içinde fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddete uğramama hakkına sahiptir.”(Madde 15/II) “Tüm yurttaşlar doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla ve bireysel ya da kolektif siyasal iktidarın biçimlendirilmesi, uygulanışı ve denetimine özgürce katılma hakkına sahiptirler. Katılım kadınlarla erkekler arasında adil ve eşit bir tarzda gerçekleşecektir.”(Madde 26/I) Kimse bu söylediklerimi (tarzımdan dolayı) kasten yaptığımı sanmasın. Bu konularda çok fazla yuvarlak laf söyleyenlerin biraz da Bolivya Anayasası’na bakmasını istedim. Masumane bir düşüncedir benimkisi.
Ya bizim işimiz biraz da mizahtır, biliyorsunuz. Şu yazacaklarım fantezi değil, Bolivya Anayasası’nın 8. maddesinden(dir): “Devlet çoğul toplumun etik-moral ilkeleri olarak şunları benimser ve destekler: ama qhilla, ama llulla, ama suwa (ilkesiz olma, yalan söyleme, hırsızlık yapma), suma qamaña (iyi yaşa), ñandereko (uyumlu yaşam), teko kavi (iyi yaşam), ivi maraei (kötülüğü olmayan toprak) ve qhapaj ñan (soylu yol ya da yaşam).” Evet, On Emir gibi olan bu açıklama Bolivya topraklarında konuşulan tüm dillerin ve kültürlerin geleneklerini, türettiği bazı ilkeleri adil ve eşitlikçi bir yaşam için yeniden yorumlamaktadır. Son bir söz: Bilimsel, evrensel, demokratik, eşitlikçi, adil, sosyal adaletçi, katılımcı bir anayasanın, dünyaya tek bir kez gelip ve göçen insanlar için bir fantezi değil, zorunluluk olduğunu düşünüyorum.