Bülent
Tekin
Bulenttekin47@gmail.com
Felsefe ve politika
bilmeyenlerin yaşayamayacağı bir döneme geldik. Başbakanımız, siyasi parti
liderleri, geleceğin partileri ve önderleri sosyoloji ve felsefe derslerini
yeniden yazıyorlar. Bizlerse okuyamıyoruz. Bilgilerimizi toparlayamıyoruz. Her
gün yeni bir terim veya kavram üretiliyor, bizler ayak uyduramıyoruz. Çok
gerilerdeyiz. Üstelik boyumuza bakmadan da ahkâm kesiyoruz. Olur mu öyle şey?
Yeni oluşacak Türkiye
Cumhuriyeti’ni tanımak istiyoruz ama bilgimiz yetmiyor. Hukuk manzumesi bizleri
aşıyor. Üst düzeyde bir anayasa hazırlanıyor, anlayamıyoruz. O halde nasıl
yurttaş olacağız? Kürt veya Türk yurttaşlar olarak-en azından!-nasıl bir
disiplin içinde olacağız? Kime biat edeceğiz? Bizi yurttaştan saysınlar diye,
hangi güzellemeleri, sloganları söyleyeceğiz? Bayrağımız ne olacak, marşımızın
yeni dizelerini nerelerde ve hangi makamla söyleyeceğiz? Bu marşları ve
bayrakları taşımadıkları halde taşıyanlardan ve söyleyenlerden çalanlarla hangi
kurnazlıkla baş edeceğiz? Tüm bunları düşünüyorum ama bir türlü bir çıkış yolu
bulamıyorum. Böylesine Kurnaz Adam (bu kavramın içinde kadın da var!) düzeninde
bu zavallılığımızla hangi rolleri keseceğiz? Bizlere düşen figüranlığı (yeni
cumhuriyetin yeni modern köleleri olarak!) bu kez de kaç yüzyıl sürdüreceğiz?
Bu yeni felsefeci ve siyasal
bilimcilerin her gün bulmadıkları bir slogan hatta bir teori yoktur. Biz bu
halimizle nasıl olur da bir Tayyip Erdoğan ya da bir Selahattin Demirtaş ile
rekabet edeceğiz. Ya Aysel Tuğluk ile hangi Kürt kadını rekabet edebilir diye
düşündüğüm oluyor. Birkaç çocuğunun kemiklerini kurda kuşa yem etmiş bir
gerilla annesi-mesela-Gültan Kışanak’ın karşısında bir genel seçimde aday adayı
olarak ne yapabilir? Aslında ben çok kıskanç oldum herhalde. Bu kıskançlığımı
da nedense kabullenemiyorum. Bu aralar çok kıskanç olduğumu bana hatırlatanlar
olsa da bu hastalığımı atlatmak için tedavi olmuyorum. Neyse devam edelim: Ya
karşı cenahtakilerle kim mücadele edebilir? Bir Fatma Şahin’in rakibi kim
olabilir? Balıkesir’in Kurtdereli köyünden bir Fatma Ana mesela onu nasıl
ekarte edebilir? Bir Melih Gökçek’in ya da Mehmet Metiner’in yerlerine kimler
gelebilir? Yoksul bir Türk Ahmet (dikkat edin,
burada Ahmet Türk kastedilmiyor!) ya da kimsesiz bir Mehmet bu tip
politikacıları aday adayı olarak listeden çıkarabilir mi? Tüm bunlar mümkün
müdür?
Aklım, hafızam böyle şeylerin
gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Olağanüstü bir şey olmadıkça (dünya tersine
dönmedikçe!) hiçbir baldırı çıplak Kürt erkeği ya da Kürt kadını BDP’li
milletvekillerini ekarte edemez. Ama zaman zaman politika gereği bazı
istisnalar olabilir: Mesela Roboski katliamına sahip çıkma adına katledilenlerden
birinin bir akrabası (mesela “Encü” soyadlı biri) milletvekili seçtirilebilir.
Diğer cenahta da başka değişiklikler de olabilir: Üç dönemlik seçilme sınırını
doldurmuş milletvekillerine de büyükşehirlerin belediye başkanlığı uygun
görülebilir. Dikkat ederseniz muhalefet partilerden (CHP ve MHP’den) hiç
bahsetmedim bile: Onların oyunlarıyla asla baş edemedim çünkü. BDP’yi de
muhalefet partisi saymadım, onu Kürt iktidar partisi olarak değerlendirdim
nedense.
Bu kıskançlık histerisiyle
yazılmış yorumlara bakmayın siz. Demokratik Cumhuriyet’te, Yeni TC’de,
konfederal sistemde ayaktakımlarının, sahipsizlerin, çarıksızların sosyal ve
ekonomik düzeyleri değişmese de kendileri de birer eşbaşkan olacaklardır. Evet,
unutmayın ki bu yoksul ve torpil insanlar birer erkek veya kadın olarak aynı
zamanda birer baba ve annedirler(ben burada herhalde bekârları es geçiyorum?).
O halde yeni demokratik sistemde bu insanlara da kendi ailelerinin eşbaşkanları
(eşailereisleri) olacaklardır. Şimdiye kadar bu statüyü onlara veren olmuş
muydu? Evet bu insanların belki maddi durumunda bir değişiklik olmayacak ama
manevi rütbeleri iktidar olmadan iyilikler mertebesine yükselecek. Bir bakıma
cennetten bahsediyorum. Yeni TC’de Başbakanın da her alandaki çabalarıyla iyi
emareler görülmeye başladı: Mesela Nihat Doğan’lara yaptırılan İslami, siyasi
ve kültürel tv programları test yayınına başladı! Daha ne istersiniz, sizleri
bilinçlendirecek, İslamlaştıracak, kültürleştirecek yayınlar başladı bile.
İnkârcı olmak istemem, Allah var dernekler, vakıflar, platformlar, sivil toplum
kuruluşları yeni oluşacak konfederal sistemde bin yıl iktidar olmayı
planlayanların içinde olmak için demokratik katkılarını sunuyorlar. Güzel
günler göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder