3 Ağustos 2013 Cumartesi

KISKANÇLIĞIN DANİSKASI




Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com

Felsefe ve politika bilmeyenlerin yaşayamayacağı bir döneme geldik. Başbakanımız, siyasi parti liderleri, geleceğin partileri ve önderleri sosyoloji ve felsefe derslerini yeniden yazıyorlar. Bizlerse okuyamıyoruz. Bilgilerimizi toparlayamıyoruz. Her gün yeni bir terim veya kavram üretiliyor, bizler ayak uyduramıyoruz. Çok gerilerdeyiz. Üstelik boyumuza bakmadan da ahkâm kesiyoruz. Olur mu öyle şey?

Yeni oluşacak Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımak istiyoruz ama bilgimiz yetmiyor. Hukuk manzumesi bizleri aşıyor. Üst düzeyde bir anayasa hazırlanıyor, anlayamıyoruz. O halde nasıl yurttaş olacağız? Kürt veya Türk yurttaşlar olarak-en azından!-nasıl bir disiplin içinde olacağız? Kime biat edeceğiz? Bizi yurttaştan saysınlar diye, hangi güzellemeleri, sloganları söyleyeceğiz? Bayrağımız ne olacak, marşımızın yeni dizelerini nerelerde ve hangi makamla söyleyeceğiz? Bu marşları ve bayrakları taşımadıkları halde taşıyanlardan ve söyleyenlerden çalanlarla hangi kurnazlıkla baş edeceğiz? Tüm bunları düşünüyorum ama bir türlü bir çıkış yolu bulamıyorum. Böylesine Kurnaz Adam (bu kavramın içinde kadın da var!) düzeninde bu zavallılığımızla hangi rolleri keseceğiz? Bizlere düşen figüranlığı (yeni cumhuriyetin yeni modern köleleri olarak!) bu kez de kaç yüzyıl sürdüreceğiz?

Bu yeni felsefeci ve siyasal bilimcilerin her gün bulmadıkları bir slogan hatta bir teori yoktur. Biz bu halimizle nasıl olur da bir Tayyip Erdoğan ya da bir Selahattin Demirtaş ile rekabet edeceğiz. Ya Aysel Tuğluk ile hangi Kürt kadını rekabet edebilir diye düşündüğüm oluyor. Birkaç çocuğunun kemiklerini kurda kuşa yem etmiş bir gerilla annesi-mesela-Gültan Kışanak’ın karşısında bir genel seçimde aday adayı olarak ne yapabilir? Aslında ben çok kıskanç oldum herhalde. Bu kıskançlığımı da nedense kabullenemiyorum. Bu aralar çok kıskanç olduğumu bana hatırlatanlar olsa da bu hastalığımı atlatmak için tedavi olmuyorum. Neyse devam edelim: Ya karşı cenahtakilerle kim mücadele edebilir? Bir Fatma Şahin’in rakibi kim olabilir? Balıkesir’in Kurtdereli köyünden bir Fatma Ana mesela onu nasıl ekarte edebilir? Bir Melih Gökçek’in ya da Mehmet Metiner’in yerlerine kimler gelebilir? Yoksul bir Türk Ahmet (dikkat edin,  burada Ahmet Türk kastedilmiyor!) ya da kimsesiz bir Mehmet bu tip politikacıları aday adayı olarak listeden çıkarabilir mi? Tüm bunlar mümkün müdür? 
                                          
Aklım, hafızam böyle şeylerin gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Olağanüstü bir şey olmadıkça (dünya tersine dönmedikçe!) hiçbir baldırı çıplak Kürt erkeği ya da Kürt kadını BDP’li milletvekillerini ekarte edemez. Ama zaman zaman politika gereği bazı istisnalar olabilir: Mesela Roboski katliamına sahip çıkma adına katledilenlerden birinin bir akrabası (mesela “Encü” soyadlı biri) milletvekili seçtirilebilir. Diğer cenahta da başka değişiklikler de olabilir: Üç dönemlik seçilme sınırını doldurmuş milletvekillerine de büyükşehirlerin belediye başkanlığı uygun görülebilir. Dikkat ederseniz muhalefet partilerden (CHP ve MHP’den) hiç bahsetmedim bile: Onların oyunlarıyla asla baş edemedim çünkü. BDP’yi de muhalefet partisi saymadım, onu Kürt iktidar partisi olarak değerlendirdim nedense.

Bu kıskançlık histerisiyle yazılmış yorumlara bakmayın siz. Demokratik Cumhuriyet’te, Yeni TC’de, konfederal sistemde ayaktakımlarının, sahipsizlerin, çarıksızların sosyal ve ekonomik düzeyleri değişmese de kendileri de birer eşbaşkan olacaklardır. Evet, unutmayın ki bu yoksul ve torpil insanlar birer erkek veya kadın olarak aynı zamanda birer baba ve annedirler(ben burada herhalde bekârları es geçiyorum?). O halde yeni demokratik sistemde bu insanlara da kendi ailelerinin eşbaşkanları (eşailereisleri) olacaklardır. Şimdiye kadar bu statüyü onlara veren olmuş muydu? Evet bu insanların belki maddi durumunda bir değişiklik olmayacak ama manevi rütbeleri iktidar olmadan iyilikler mertebesine yükselecek. Bir bakıma cennetten bahsediyorum. Yeni TC’de Başbakanın da her alandaki çabalarıyla iyi emareler görülmeye başladı: Mesela Nihat Doğan’lara yaptırılan İslami, siyasi ve kültürel tv programları test yayınına başladı! Daha ne istersiniz, sizleri bilinçlendirecek, İslamlaştıracak, kültürleştirecek yayınlar başladı bile. İnkârcı olmak istemem, Allah var dernekler, vakıflar, platformlar, sivil toplum kuruluşları yeni oluşacak konfederal sistemde bin yıl iktidar olmayı planlayanların içinde olmak için demokratik katkılarını sunuyorlar. Güzel günler göreceğiz.



Hiç yorum yok: