Ben iki kere sayın İsmail Beşikçi’ye mail
gönderip, bazı kaygı ve eleştirilerimi kibar ve saygılıca bildirdim. Fakat
galiba sayin Beşikçi, artık sayın Barzani gibi büyük adamlar ile
ilgilendiği için bizim gibi sıradan Kürt aydınlarına iki satırla cevap verme
gereğini bile duymuyor.
Onun için ben de kendisine yazmış olduğum yazıyı, burada tekrarlamak istiyorum.
„Saygıdeğer ismail Hocam,
Ben bir Kürt olarak size karşı her zaman kendimi ve tüm
Kürtleri borçlu gördüm ve halen de öyle görmekteyim. Ancak son dönemlerde
malesef sizin gittikçe objektif olmaktan uzaklaştığınızı da özülerek görüyor
yada öyle düşünüyorum. Ben Kürt mücadelesinde bu kadar emek vermiş ve çok ağır
bedeller ödemiş olan sizin adınıza bunu hazm etmek istemiyorum. Ömrünü insanlık
davasına adamış sizin gibi bir bilim adamının böyle bir konuma düşmesi
gerçekten beni üzüyor. Tabi bu benim görüşüm ama biraz da öyle olduğu kanısı
bende ve sanırım başka bir çok insanda giderek güçleniyor.
Ben daha öncede kısaca size yazmıştım, bilmiyorum
okudunuzmu; ben sizin Kürt siyasetçilerinin çelişkileri arasinda taraf olmaniz
sizin tutumunuz olmamamli ve bu sizin bilimsel tavrinizi zedeler demiştim ve
halen de öyle düşünüyorum. Kendi saygın konumunuzu bu çelişkilere kuladirmaya
müsade etmememniz ve kendinizin de bizzat buna yol açmamalisiniz diye
düşünüyorum.
Son dönemlerde hep Mesut Barzani ile ilgili övgüleriniz beni
kişi olarak rahatsiz etmez. Sayin Barzaniye zaman zaman bazi eleştirilerim
olsada, kendisine saygi ve sevgi ile bakiyor ve bir Kürt lideri olarak
görüyorum. Ama sizin ondan yana ve onun adına diğer Kürt hareketlerine
yüklenmenizi de hiç doğru bulmuyorum.
Siz eleştirinin bilimsel bir yöntem olduğunu her zaman
söylüyorsunuz ve bu doğrudur. Bu konudaki yazı ve kitaplarınızı defalarca
okudum. Ama sayin Barzani de çok sorunlu bir yerde siyaset yaparken ve bir
melek olmadiğina göre sizin ona tek bir satır eleşirinizin olmamaması beni
düşündürüyor doğrusu. Diğer Kürt hareketlerine ağır eleştirilerine rağmen
kendisine toz kondurmamanız gerçekten benim için ibret vericidir.
Elbette PKK yi eleştirebilirsiniz ve bende bazen kendime
göre eleştiriyorum. Ama bir siysetçi gibi eleştirmeniz bana çok yanlış gibi
geliyor. Mesela son röportajinizda siz PKK nin Irak, Iran ve Suriye ile ilgili
tutumunu „Kürtlere yapılan katliamları onaylamak anlamına geldiğini “
söylüyorsunuz.
Peki sayin Barzaninin o ülkeler ile ve özellikle Türkiye ve
Erdoğan ile olan ilişkişine neden bir tek söz söylemiyorsunuz. Sanırım
Erdoğanın bir Kürt dostu olduğunu herhalde düşünmüyorsunuz. Siz PKK ile
dostken de ayni bu hataya düştünüz, o zamanlar PKK ile ilgili eleştirnizin
olmaması bu gün KDP ve Barzani için tekrar ediyorsunuz. Bu bilimsel bir tutum
değil taraftarca bir tutumdur. Bu kadar Kürt katl edilirken sayin Barzaninin
tek bir kınamasi, başsağlığı bile yokken ve Türkiyedeki Kürt siyasetçilere
mesafeli dururken Erdoğan ile Diyarbakir da kol kola olmasına hiç bir eleştiri
veya itiraziniz yok mu acaba? Yoksa o yapınca mübah ve siyaset, PKK ve
diğerleri yapınca günah mı oluyor?
Bağımsızlık konusundaki eleştirleriniz de bana biraz maksadı
aşan eleştirler gibi geliyor. Evet ben kendimde Kürdistanın bağımsizliğindan
yanayim ve bunu ölmeden görmek en büyük hayalim. Ama bunun siyasi yönü,
şartlari ve gücü var mi yok mu meselesi tartişmalidir ve bir Kürt partisi
bağimsizliği istemiyor diye eleştirilebilir ama suçlanamaz. Birisi bağimsizlik
biri federasyon biri otonomi vs. isteyebilir yada koşullarin buna elverdiğini
söyleyebilir. Buda onun siyasi tercihi. Müsade edin 30 yillik bir Kürt partisi
olan PKK de kendi siyasi tercihini kendisi ortaya koysun.
Sayin Barzani ve Talabani yillar yili bir otonomi peşinde
koşarlarken biz onlara siz bağimsizlik istemiyorsunuz Kürt değilsiniz yada
hainsiniz diyebilirmiydik? Yada bugün Barzani irakla var olan statüsünü
sürdürse biz buna ne demeliyiz? Ha nihayi hedefi bağimsizliktir ama şimdi böyle
olabilir dersek o zaman PKK nin alninda gelecekteki niyetinin bağimsizlik
olmadiğini nasil okuyabiliriz?
Sayin Barzaninin iki de bir PYD yi ABD ye „Onlar da PKK
lidir“ diye ihbar etmesine ne dersiniz?
Aslinda amacim size saygisizlik asla değildir ve hayatta
saygida kusur edebileceğim en son kişi sizsiniz. Ama benim sizi eleştirebilmeme
de izin verin lütfen. Ve siz hep eleştirinin bilimin temel bir ögesi olduğunu
hep söyleyegeldiniz, bence bu eleştirileri biraz dikkate almaniz sizin,
doğruluk ve sayginliginiz bakimindan da iyi olabilir.“
Selam ve sagilarimla
Abdulkadir Ulumaskan