15 Mart 2017 Çarşamba

YENİDEN TRAFİK CEZASI ÜZERİNE...



Bülent TEKİN 
 
Daha önce basına ve sosyal medyaya özetle yazdıklarımdan hatırlarsınız: “(13 Şubat 2017) 06 TJV 47 plakalı aracıma kesilen bir trafik cezası PTT vasıtasıyla bana tebliğ edilmişti. Aynı saatte Diyarbakır Diclekent İş Bankası Şubesi vasıtasıyla cezayı yatırdım. Trafik polisinin ceza nedeni olarak yazdığı ibare makbuzu banka aldığından hatırladığım kadarıyla şuydu: AKYIL KAVŞAĞINDA YAVAŞLAMAK…

Yani Diyarbakır Trafik Polisi herhangi bir trafik ceza maddesi yani müeyyide yazamamıştı. Böylesine tuhaf ve anlaması zor bir cümle ile beni cezalandırmıştı.

 Ben kavşak ta ne yapmalıydım peki? Hızla geçip kırmızı ışık ihlali mi yapmalıydım ya da bir yurttaşı mı ezmeliydim? Veya önümdeki, sağımdaki solumdaki araçlara mı çarpmalıydım?

Kısacası Diyarbakır Polisi bana GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞIN VAR anlayışı ile ceza kesmişti. Deli Dumrul anlayışıyla trafik polislerini böylesine tuhaf cezalarını nerdeyse ayda 3-4 defa almaktayım.” Bugün de (15 Mart 2015) benzer bir trafik cezası evimize tebliğ edildi, tespit tarihi 7 Mart 2017 saat 14:12 olarak yazılmış. (Tevdi No: 160731-2017-3419) Tabii ki bunu da banka yoluyla yatıracağım. Bu cezada da yazılan ibare (bu kez küçük harflerle yazılmıştı, ben büyük harflerle yazacağım): KAVŞAKLARDA GEREKSİZ OLARAK DURAKLAMAK, YAVAŞLAMAK…. “Yeri” kısmını da bu kez büyük harflerle yazmışlar: AKYILKAVŞAK.
Bu kavşak ne merem bir yermiş?


Sanki ben kavşakta gördüğüm bir dostumla sohbet etmek için duruyor ve bütün arabalar ilerlemem için bana klakson çalıyor. Ya ben deli miyim? Bu AKYIL KAVŞAĞI’nda kasıtlı durmayı, yavaşlamayı adet haline mi getirmişim?

Anlaşılan bundan sonra kavşaklarda önüme bakmadan Allah ne verdiyse hızla girip ışık, insan dinlemeyip her şeyi ezmemi istiyorlar. Acaba bu dünyada kavşakta durmayan ya da yavaşlayamayan bir tek sürücü var mıdır? Okuldan dağılan öğrencileri ezerek mi geçelim?

Benim gibi binlerce insan böylesine mağdur edilmektedir. Bizleri çok mu zengin zannediyorlar? Günümüzde hemen hemen yoksul sayılacak insanların dahi araçları bulunmaktadır ve bu durum ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Devletin memurlara ve emeklilere verdiği yıllık zam düşünüldüğünde bu zammın sadece trafik cezalarıyla onlardan kat kat fazlasıyla alındığını görebilirsiniz.

Ayıptır! Yazıktır!

Utanılacak bir durumdur.

Bir devlet kendi yurttaşlarından böylesine sanki haraç sayılabilecek bir uygulamayı nasıl yapabiliyor? Bu cezayı banka vasıtasıyla yatırmamın nedenine gelince: Böylesi haksız bulduğum iki ceza için Diyarbakır Mahkemelerinde dava açtım. Ne yazık ki mahkemeler polis aleyhinde karar vermemektedirler.

Böylesine bir kamu anlayışı var. Ayrıca dava sonucu maliyeye borçlanıyorsunuz ve o paranın yatırılması için de çok zorluk çekiyorsunuz. Mahkemeler ancak davacı hakim, savcı ya da belki bir emniyet görevlisi olursa davacı lehinde karar verebilir kanaatine haizim. Açacağım davadan bir sonuç alamayacağımı bildiğim için de bu cezamı hemen yatıracağım.
Geçen yıllarda Diyarbakır’da toplu taşımacılığın insanlık dışı uygulamasıyla ilgili bir makalem, Özgür Haber gazetesinde yayınlanmıştı. Gazete o yazımdaki olayı ayrıca manşet habere çevirmişti: Balık istifiyle yapılan ilkel, acımasız,vahşi ve dünyanın en saygısız şehiriçi dolmuş rezaletini yazmıştım. Bir dolmuşa 50-60 kişi alınıyor ve bu yetmezmiş gibi de her adımda yeni müşteri için kapıları açıyorlardı.

Bugün de durum Diyarbakır’da durum aynıdır. O yazım ve girişimim valilik, emniyet ve belediye başkanlıklarınca bu konu bize ait değil şeklinde yanıtlanmıştı.Suçu nerdeyse taşıma kooperatiflerine yüklüyorlardı. Bu onların vazifesiymiş(!)

 İşte Diyarbakır Polisi böylesine ilkel, vahşi, acımasız ve dünyanın en haris, en cimri yolcu taşımacılığını yapan dolmuşçulara gücü yetmezken aracı olan insanlara ceza yazmasını çok iyi becerebiliyor. Öncelikle Diyarbakır’ın dolmuş ve otobüs taşımacılığını insani düzeye çekmelidir Diyarbakır Trafik Polisleri. Dolmuşlar her zaman 50-60 kişiyi tıka basa doldurarak taşımacılık görevini(!)yapıyor.

Diyarbakır Emniyetini ve Valisini bu konuyu çözmeye davet ediyorum. Ben bu olayı twitter’de Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Emniyeti ve Diyarbakır Barosu’na ulaşacak şekilde özetleyeceğim…Bir şeylerin değişeceğine inanmıyorum ama siz değerli basının bu konuları işlemenizi ve Türkiye genelinde gündemde tutmanızın gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu konu milyonlarca insanı ilgilendirmektedir ve çok büyük para toplanmasına neden olmaktadır.

Toplanan bu paralar bazı devletlerin bütçesi kadar olduğunu düşünüyorum. İnsanlardan kaşının üstünde gözün var ya da Deli Dumrul misali hızlı gidenden bir, yavaş gidenden iki kat ceza alma anlayışlarını demokratik devlet anlayışlarıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim.

Bu kadar sert ve ironik yazdığım için de hepinizden özür diliyorum.

Hepinize saygı ve sevgi sunuyorum.

Bülent Tekin

NOT:Fotoğraflar basına yollandı.BT



Hiç yorum yok: