Bülent TEKİN
Daha önce basına ve
sosyal medyaya özetle yazdıklarımdan hatırlarsınız: “(13 Şubat 2017) 06 TJV 47
plakalı aracıma kesilen bir trafik cezası PTT vasıtasıyla bana tebliğ
edilmişti. Aynı saatte Diyarbakır Diclekent İş Bankası Şubesi vasıtasıyla
cezayı yatırdım. Trafik polisinin ceza nedeni olarak yazdığı ibare makbuzu
banka aldığından hatırladığım kadarıyla şuydu: AKYIL KAVŞAĞINDA YAVAŞLAMAK…
Yani Diyarbakır Trafik Polisi
herhangi bir trafik ceza maddesi yani müeyyide yazamamıştı. Böylesine tuhaf ve
anlaması zor bir cümle ile beni cezalandırmıştı.
Ben kavşak ta ne yapmalıydım peki? Hızla geçip
kırmızı ışık ihlali mi yapmalıydım ya da bir yurttaşı mı ezmeliydim? Veya önümdeki,
sağımdaki solumdaki araçlara mı çarpmalıydım?
Kısacası Diyarbakır
Polisi bana GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞIN VAR anlayışı ile ceza kesmişti. Deli Dumrul
anlayışıyla trafik polislerini böylesine tuhaf cezalarını nerdeyse ayda 3-4
defa almaktayım.” Bugün de (15 Mart 2015) benzer bir trafik cezası evimize
tebliğ edildi, tespit tarihi 7 Mart 2017 saat 14:12 olarak yazılmış. (Tevdi No:
160731-2017-3419) Tabii ki bunu da banka yoluyla yatıracağım. Bu cezada da
yazılan ibare (bu kez küçük harflerle yazılmıştı, ben büyük harflerle
yazacağım): KAVŞAKLARDA GEREKSİZ OLARAK DURAKLAMAK, YAVAŞLAMAK…. “Yeri” kısmını
da bu kez büyük harflerle yazmışlar: AKYILKAVŞAK.
Bu kavşak ne merem bir
yermiş?
Sanki ben kavşakta
gördüğüm bir dostumla sohbet etmek için duruyor ve bütün arabalar ilerlemem
için bana klakson çalıyor. Ya ben deli miyim? Bu AKYIL KAVŞAĞI’nda kasıtlı
durmayı, yavaşlamayı adet haline mi getirmişim?
Anlaşılan bundan sonra
kavşaklarda önüme bakmadan Allah ne verdiyse hızla girip ışık, insan dinlemeyip
her şeyi ezmemi istiyorlar. Acaba bu dünyada kavşakta durmayan ya da
yavaşlayamayan bir tek sürücü var mıdır? Okuldan dağılan öğrencileri ezerek mi
geçelim?
Benim gibi binlerce
insan böylesine mağdur edilmektedir. Bizleri çok mu zengin zannediyorlar?
Günümüzde hemen hemen yoksul sayılacak insanların dahi araçları bulunmaktadır
ve bu durum ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Devletin memurlara ve emeklilere
verdiği yıllık zam düşünüldüğünde bu zammın sadece trafik cezalarıyla onlardan
kat kat fazlasıyla alındığını görebilirsiniz.
Ayıptır! Yazıktır!
Utanılacak bir
durumdur.
Bir devlet kendi
yurttaşlarından böylesine sanki haraç sayılabilecek bir uygulamayı nasıl
yapabiliyor? Bu cezayı banka vasıtasıyla yatırmamın nedenine gelince: Böylesi
haksız bulduğum iki ceza için Diyarbakır Mahkemelerinde dava açtım. Ne yazık ki
mahkemeler polis aleyhinde karar vermemektedirler.
Böylesine bir kamu
anlayışı var. Ayrıca dava sonucu maliyeye borçlanıyorsunuz ve o paranın
yatırılması için de çok zorluk çekiyorsunuz. Mahkemeler ancak davacı hakim,
savcı ya da belki bir emniyet görevlisi olursa davacı lehinde karar verebilir
kanaatine haizim. Açacağım davadan bir sonuç alamayacağımı bildiğim için de bu
cezamı hemen yatıracağım.
Geçen yıllarda
Diyarbakır’da toplu taşımacılığın insanlık dışı uygulamasıyla ilgili bir
makalem, Özgür Haber gazetesinde yayınlanmıştı. Gazete o yazımdaki olayı ayrıca
manşet habere çevirmişti: Balık istifiyle yapılan ilkel, acımasız,vahşi ve
dünyanın en saygısız şehiriçi dolmuş rezaletini yazmıştım. Bir dolmuşa 50-60
kişi alınıyor ve bu yetmezmiş gibi de her adımda yeni müşteri için kapıları
açıyorlardı.
Bugün de durum
Diyarbakır’da durum aynıdır. O yazım ve girişimim valilik, emniyet ve belediye
başkanlıklarınca bu konu bize ait değil şeklinde yanıtlanmıştı.Suçu nerdeyse
taşıma kooperatiflerine yüklüyorlardı. Bu onların vazifesiymiş(!)
İşte Diyarbakır Polisi böylesine ilkel, vahşi,
acımasız ve dünyanın en haris, en cimri yolcu taşımacılığını yapan dolmuşçulara
gücü yetmezken aracı olan insanlara ceza yazmasını çok iyi becerebiliyor.
Öncelikle Diyarbakır’ın dolmuş ve otobüs taşımacılığını insani düzeye
çekmelidir Diyarbakır Trafik Polisleri. Dolmuşlar her zaman 50-60 kişiyi tıka
basa doldurarak taşımacılık görevini(!)yapıyor.
Diyarbakır Emniyetini
ve Valisini bu konuyu çözmeye davet ediyorum. Ben bu olayı twitter’de
Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Emniyeti ve Diyarbakır Barosu’na ulaşacak
şekilde özetleyeceğim…Bir şeylerin değişeceğine inanmıyorum ama siz değerli
basının bu konuları işlemenizi ve Türkiye genelinde gündemde tutmanızın
gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu konu milyonlarca insanı ilgilendirmektedir ve
çok büyük para toplanmasına neden olmaktadır.
Toplanan bu paralar
bazı devletlerin bütçesi kadar olduğunu düşünüyorum. İnsanlardan kaşının
üstünde gözün var ya da Deli Dumrul misali hızlı gidenden bir, yavaş gidenden
iki kat ceza alma anlayışlarını demokratik devlet anlayışlarıyla bağdaşmadığı
kanaatindeyim.
Bu kadar sert ve ironik
yazdığım için de hepinizden özür diliyorum.
Hepinize saygı ve sevgi sunuyorum.
Bülent Tekin
NOT:Fotoğraflar basına
yollandı.BT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder