3 Mayıs 2008 Cumartesi

Son Sürece İlişkin Kısa bir Değerlendirme







Murat Altunöz /Gazeteci

"Ayların en güzelidir Mayıs" der, şair. Mayıs ayı, bereket ayı, umut ayı, işçilerin emekçilerin umutlarının yeniden yeşerdiği aydır. Umudun güzelliğini 1977 yılında kana bulayanlar, 2008 yılında yine umudu kana buladılar.

Peki neden ?

Taksim, Futbol severlere serbest.
Kafası bozulanlara serbest.
İntihar etmek isteyenlere serbest...

İşçilere ise, kapalı.

Neden? Çünkü, Taksim bir hesaplaşma alanıdır.

AKP hükümeti, 1 Mayısı emekçilere yasaklayarak, kendi geçmişiyle yüzleşmekten korkmuştur. Tarih kendi geçmişinden korkmuştur.
Oysa artık her yer taksim, her yer 1 mayıs'tır...


1 Mayıs'ın ardından bir tabloya baktığımızda durumun ne kadar acı ve vahim olduğunu bir kez daha görmekteyiz. Bu korkunun ecele faydasının olmadığını, bir kez daha görmekteyiz. Ve bizler biliyoruz ki, tarih asla 77 bir mayısı unutmayacak; tarih asla AKP hükümetinin bu saldırgan tavrını, yasaklayıcı tavrını unutmayacaktır...

İslami çevrede neler oluyor?

İslami Cephenin, belki de en önemli yazarlarından biri olan Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez'in yaptıkları, gerçekten tüyler ürpetici bir durumdur. Tabi bu durum, sadece kendi ülkemizde olan bir durum değildir. Tıpkı Avusturya'da yaşananlar gibi. Ama sanırım, İslami Cephenin hiç te beklemediği bu durum karşısında, halen kendini toparlayamadığını gözlemledim. Bana göre, yapacakları tek bir şey vardır, o da bu durumu görmezden gelmemektir. Eğer islami cephe, bunu görmezde gelirse, tüm islami çevreler de zan altında kalacaktır.

Kanı kanla sulamak...

Son çıkan kitabımda da bahsettiğim gibi, “kanı kanla sulamak” kimseye bir yarar getiremeyeceğini düşünüyorum. Ortadoğu'da mutlak bir barış sürecinin yaşanması gerekmektedir. İşgalci kuvvetler karşı, barışı savunmak, seslerimizi daha yükseğe çıkartmak için birlik olunmalıdır. Bu birlik, özellikle son süreçler de, kendini daha fazla hissettirmelidir.

Peki Nasıl ?

Öncelikle şunun altını çizmek gerekir; geçen hafta görüşme fırsatı bulduğum Lübnan Komünist Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Saadallah Al Mazraani'nin "Biz ABD ve işgalcilere karşı, başta hizbullah olmak üzere, tüm direniş hareketleriyle ortak çalışıyoruz. Zaten ülkemiz işgal altındayken, yapacak bir şeyimiz yok" sözleri, beni gerçekten çok etkiledi.

Şimdi şöyle düşünmek gerekir, Lübnan'da Koministler, İslamcılar, Radikaller, Ilımlılar ve sıradan insanlar, işgalcilere karşı tek yumruk oldu. Bu birlikteliği, Lübnan dışına çıkartmak, Arap Dünyasına yaymak gerektiğinin inancını taşıyorum. Bu birlikteliği sağlayacak çalışmalar, yapılmalıdır. Bana göre, tüm bölgeyi kapsayacak bir gazetenin oluşturulmasını sağlayacak alt zeminlerin yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte işgale karşı, ortak cephe kurulmalıdır. Buna büyük bir ihtiyaç vardır.

Notlar:

(*) 2. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri sürüyor. Takip için, Türkiye Yazarlar Sendikasının, Antakya Temsilciliğinin web sitesi: http://www.tysantakya.tr.cx/

(**) Sevgili dostlar, kitabımın birinci baskısının bitmesinden dolayı, elimde kitap kalmamıştır. En kısa zamanda ve kitabın yeni baskısıyla, yollamadığım yerlere, ulaştımaya çalışacağım.

Hiç yorum yok: