1 Temmuz 2012 Pazar

BULMACA: KİM BU ADAM?





Bülent Tekin
bulenttekin47@gmail.com

“Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Deliysem deliyim. Deliliğimi kabul ediyorum. Ama benimki faydalı delilik. Zekâyla delilik arasında çok ince bir çizgi vardır. Kendime dahi dersem ayıp olur, bunu başkaları söylesin.(…)Beynimin freni yok. Şu anda konuşurken, arka tarafta üç senaryo daha var. Tak tak tak! (…) Seksi rakamları severim. Aganigi naganigi de benim buluşumdu.(…)Evet, Ali Taran üçkâğıtçı. Cüneyd Zapsu’ya, Ömer Faruk Doğan’a sorun. O zaman dış ticaret müsteşar yardımcısıydım. Tarım ve Hayvancılık Ürünleri Daire Başkanı Ömer Faruk da badem bıyıklıdır. O zaman Fiskobirlik fındıkları satamıyordu. ‘Oğlum, fındık seks gücünü artırır. Ben her gün bir avuç fındık yerim’ dedim. Fındık Tanıtım Grubu’nu kurdum. Sloganım, Öztürk Serengil’den ilhamla ‘Abidik Gubudik’ti. Ali Taran da aldı bunu, Aganigi Naganigi yaptı, bir-iki milyon dolar kazandı. Bari söyle, benim buluşumun üstüne sıçtın be! Ondan sonra Ali Taran ‘müthiş beyin’ oluyor!(…) Zaten çıldırmış adamım. ‘Şu Çılgın Türkler’i okumadınız mı? Atatürk de bir çılgındı. ODTÜ’de ülkücüydüm. Devrimcileri dövüp dövüp atıyordum. İki ülkücü vardı: Biri Kürşad Tüzmen, diğeri Üzeyir Kaptan. İkimiz, 10 bin kişilik okulu sustaya çevirmiştik. Zafer Çağlayan diyor ya, ‘Eskiden tanışıyoruz’ diye. O zaman ülkücüydü, şimdi ‘Kürt’üm’ diyor; fark etmez, ülkücü türkücü... ODTÜ’den gider, Yükseliş’te onları dayaktan kurtarırdım.(…)Canlı hedefler üzerinde çok çalışmamız olmuştur. Yok, artık, siz de beni mafya lideri yaptınız! Çok iyi silah atarım. Bombalandık, tarandık, kurşun yaralarım var. Kimseye göstermedim ama size gösteririm. Kaç kere ölümden döndüm.(…)Benim oğlan Belgütay bana, ‘Ana sınıfı çocuğu’ diyor. ‘Yalan Dünya’daki Orçun gibi ayağını çarpıtıp ‘Babam doğuştan andropoz anne’ diyor. Ben doğuştan andropoz adamım.(…) Yedi sene bakanlık yaptım. 70 sene mi yapacağım? Bırakın da hayatımı yaşayayım. Şimdi de Aydın Ayaydın ve oğlu Gökhan Ayaydın. Ulan erkekseniz…(…) Kadınlarla dövüşmem, sevişirim. Zerre kadar erkekseniz, aşiretinizin olduğu Mardin’de ring kuralım. (Aydın Ayaydın’ın ‘Mardin’de aşiretiz’ sözleri üzerine) Hepsi gelsin, ben karşılarına tek başıma çıkacağım. Eğer onlar beni döverse kabadayı falan değilim.(…) Dövüş benim sanatım, o zaman görürsünüz. İçimde bir kaplan var. Canı isterse dışarı çıkar, o an ikisi de yerdedir. Kaç dakika sürer? Beş-altı dakikada ikisi birden yerde.(…) Annem Kasımpaşalı. Kasımpaşalıyız, bol paçalıyız. Başbakan’a diyorlar, aslı burada. Babam çok efendidir. Ama anne tarafımda yırtıcılık var. Annem dişi aslan ama ben kaplan doğdum.(…) Ben ağır bir adam olamam. Ölürken de inşallah böyle olacağım. Ayakta ölürüm, yatakta ölmem. Ya yatayım, ya dikeyim. Yatay olduğum zamanlarda da problemler oluyor, dikey olduğumda da.(…)Aynen devam. Gökçeada’da dalgıç arkadaşlarımla harika bir hayat süreceğim. Sonra Başbakanımız’ın Mersin mitingine katılacağım. Ankara’ya dönüp danışmanlık hizmetlerime devam edeceğim. Böyle bir enerjim olduğu için benimle çalışan şirketler çok mutlu.(…)Irak Petrol Bakanı Amir El Raşid de, Putin de bana ‘Dinamo’ dedi... Bir Superman, bir He-Man, bir de Tüzmen var. Ben sokaktan geliyorum. Dedem paşa ama ben sokakta yetiştim. Bana ‘külhanbeyi’, ‘kabadayı’ diyebilirsiniz. Yabancılar ‘Tiger’ (kaplan) derdi. Siz de Kürşad Kaplan diyebilirsiniz. ODTÜ’de lakabım ‘Kemikkıran’dı.(…)Doğru. Mahşer pezevengi gibi oluyorlar. Ulan 60 yaşındasın, saçların simsiyah. Ne oluyor? Saçlarımı boyamayacağım ama AB’ye girince bıyıklarımı keseceğim.(…) Çok şükür iyiyim. Hayatı ciddiye almıyorum, tamam mı? Hep öyleydim. Çok ölümden döndüm. Elimdeki şu iz, kendi silahımdan çıkan mermiyle. Alnımı sıyırdı, saçlarım yandı. Çizilen yazı neyse, Allah tarafından biçilen ömürdür. Caz çok seviyorum. Saksofon çalmayı çok istiyorum. Ud ve ney sesi çok hoşuma gidiyor. Allah yapısı şeylere zaafım var, kul yapısı şeylere yok.(…)Günahkârım, günahkâr bir enstrümanım. Zengin değilim, hatunlara dağıttım. İki motosikletim, bir minibüsüm var. Tüm mal varlığım bu. Beş evim vardı, çocuklarımın hepsine dağıttım. Mezarımı hazırladım, Karşıyaka Mezarlığı’nda yer aldım. Mevlana, ‘Yaşarken ölün’ diyor. Ben yaşarken çok öldüm. Bende çok hatunun emeği var. Ahı olanlar da var mutlaka...(…)Beni ancak kalleşçe yakalayıp kahpece vurabilirlerdi. Yaptılar ve kaçtılar. Üç gün saklandılar. Babasının oğlu, yalancı. Bana küfretti, ben de ona küfrettim. Babasını dövmemden bir ay sonra arkadaşların öç alma günü gelmiş. Düğünün sahibi Recai Ersan, çok değerli büyüğümdür. Sümer Oral, Abdülkadir Aksu, Nadire İçkale’yle birlikteydim. USA Today’in Türkiye Temsilcisi Laila diye bir kız geldi yanıma. Bir kadın dansa davet ettiğinde reddedebilir misiniz? Laila da uzun boylu, güzel bir kız. Şov yaptık. Üç dört kişi, ellerinde içki kadehleri bizi izliyordu. İçlerinden şişman olan, üç basamak üstten bir hareket; güm diye bir kafa bana. Alnıma, yanağıma… Bir şey yapamadım, üç dört kişi üzerime çullandı. Belimde silahım var; Allah korusun! Silahı erkek adam taşıdığı zaman bir adabı var; çıkardınız mı vurmanız lazım. Bunlar, delikanlılık âleminin özel kurallarıdır. Kalktım, kör topal. Gözlüğüm düştü. Kahpe bunlar. Kaçtılar, polis arıyor, yoklar. Telefonlarının bataryalarını çıkardılar. Madem gıcıklık var, adam gibi ‘Gel bakalım dışarı’ dersin. Görebiliyorsan hesabını, görürsün. Deniz Gezmiş neden hâlâ yaşıyor; delikanlı, yiğit adamdı.(…) ‘Ayaydın’ın validesine ve ailesine saygılarımı sundum’ sözünü söylemekle hata ettim. O gün verdiğim demeçlerde, ‘Bana ilk önce küfretti, ben de ona küfrettim’ demem yeterliydi. Ama serde külhanlık var, ‘Validesine, ailesine hürmetlerimi sundum’ dedim. Yanlıştı; kabul ediyorum.”( Hürriyet’ten Gülden Aydın’ın röportajından alıntılardır.)

Bu sözleri söyleyen kim? Ajdar mı? İçinde bir Ajdar taşıyan kişi mi peki? Ya kim? ODTÜ’de on bin kişiyi bir arkadaşıyla tek başına döven bu adam kim? Yani adam başı beş bin kişi düşüyor(!) Zal oğlu Rüstem diyeceğim ama Rüstem bir Kürt kahramanı, uymuyor! Ve bu arada solcuların (devrimcilerin) ne kadar korkak olduklarını da zatiallerinden öğrenmiş olduk? Ben böylesi korkak bir solcu gruba hayatımda rastlamadım doğrusu! Mardin’in Derik ilçesinin ortasında bir Kürt aşiretiyle deplasmanda (ringte) tek başına boks maçı yapmak isteyen kim olabilir? Faşistliği ile övünen bu adam kim? Ülkücü olmakla övünen bir eski AKP’li Bakan. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın A Takımı kadrosundan biri. Bize yıllarca bakanlık yaptı. Anne tarafından Kasımpaşalı! Kim olduğunu bilin o halde. Bu sözleriyle bizimle dalga geçmiş, şaka yapmış, kafa bulmuş olmalıdır. Biraz da iyiye yormak istedim. Ya böyle değilse? O zaman: Bu ülke insanları böylesi şahısları “bakan” yapsınlar diye mi siyasi partilere ve liderlerine oy veriyor? O makamlara oturanların seçmene ve halka karşı söylemlerinden dolayı bir sorumlulukları yok mudur? Tak tak tak! Yazık, çok yazık!

Ozgür Haber:
http://www.ozgurhabergazetesi.com/makale.asp?makaleno=954



Hiç yorum yok: