Faiz
Cebiroğlu
Marks'ı
aşanlar, Marks'ı ”aşındırıyor.” Marks'ı aşındıranlar,
kendilerini küçük burjuva akımına kaptırıyor. Devletsizlik,
ulussuzluk görüntüsü altında, proleterya ile burjuvazi arasında
sıkışıp kalıyorlar. Böylesi durumlarda, tekrar Marksizmin –
Leninizmin başlangıç ilkelerine başvurmak zorunluluk oluyor.
Marksizmin
– Leninizmin başlangıç ilkeleri nedir?
Fikirlerimi,
kolaylık açısından, noktalar halinde yazacağım ve başlıyorum,
bir:
İnsan
toplumunun evrim tarihinde, sınıflara geçişle birlikte devlet
doğuyor: Sınıf – devlet oluyor.
İki:
Feodalizmin çözülüp, yerini kapitalizme bıraktığı çağda,
uluslar doğuyor: ulus -devlet oluşuyor.
Üç:
Devlet - ulus, hem kapitalist toplumlarda, hem de sosyalist
toplumlarda vardır. Zira her iki farklı toplumlarda farklı
sınıflar vardır.
Dört:
Sınıfların ortadan kaldırılması, yalnızca kapitalistler ile
büyük toprak sahiplarinin ortadan kaldırılmasıyla son bulmuyor.
Kapitalizmden sosyalizme geçişin sınıf yapısı açıktır:
Proleterya ve müttefiki emekçi kitleler, emekçi köylülük. Bu
şu demek oluyor: Emekçi köylülük, kapitalizmde ”ara sınıf”
iken, sosyalist iktidarda, proleteryanın müttefiki olarak devlet
yönetimine katılır.
Lenin'in
”Devlet ve Devrim” kitabını, çocukluğumda okumuştum, Bu
önemli kitapta, hatırlayabildiğim kadarı ile, şöyle bir tespit
vardı:
”Sınıfların
ortadan kaldırılması, yalnızca kapitalistlerin ve büyük toprak
sahiplerinin ortadan kaldırılması demek değildir. Küçük meta
üreticileri var ki, bunlar kovulmaz ya da ezilmez. Bunlarla yaşamayı
öğrenmek zorundayız...”
Beş:
Komünizme kadar, sınıf – devlet olacaktır. Zira komünizmin alt
evresi olan sosyalizmde sınıflar ortadan kalkmıyor. İşçi sınıfı
ve müttefiki emekçi kitleler vardır. Sınıflar varsa, hangi
toplum modeli olursa olsun devletin ortadan kalkması mümkün
değildir. Sınıflar, ancak, sosyalizmin son aşaması olan,
komünizmde biter, söner.
Devam
etmeden önce, bir parenteze ihtiyacım var.
1917
Ekim devrimi ve sonradan kurulan sosyalist Doğu Avrupa ülkelerinde,
sınıflar yok olsaydı, çözülme ve karşı devrimler olmazdı.
Unutmamak gerekiyor, küçük burjuvazinin olduğu ülkelerde bile,
kapitalizme dönüş tehlikesi her zaman vardır. Bunu başka bir
yazıda ele almak mümkündür.
Devam
ediyorum.
Marks'ı
aşanlar ya da Hasan Balcıoğlu'nun ifadesiyle ”aşındıranlar”,
ne yazık ki, küçük burjuva ütopyacıları oluyor. İki sınıf
arasında sıkışan bu takım, kapitalizmden sosyalist iktidara
geçişte oluşacak devlete yani sosyalist devlete düşmanca karşı
çıkıyorlar.
Sonuç
mu, şudur: Sınıflar, tam anlamıyla kalkıncaya kadar, sınıf –
devlet / ulus – devlet vardır. Sosyalizmin son aşaması,
komünizme kadar bu böyle sürüp gidecektir.
Marksizmi
”aşanlara” ya da ”aşındıranlara” iletmek istediğim,
politikaya başlangıç ilkeleri bunlar oluyor.
”Aşmak”
ya da ”aşındırmak” nedir, bilmiyorum. Türkçe anlamını,
hâlâ, bilmiyorum. Ama Arapça anlamı var, babam öğretmişti.
Yıl, 1978. Antakya, Dursunlu köyünde, bana, Arapça ile; ”se-
naktau Cibal!” derdi.Türkçesi: ” Dağları keseceğiz!”
Dağlar
nasıl kesilir?Kesilir, sarp dağlar ”aşılarak” kesilirmiş!
Çok dağ kestik.Çok dağ aştık!
Daha
çok dağ aşacağız. Daha çok dağ keseceyiz...Dağdan dağa
koşacağız. Kestiğimiz dağlarda, işçi snıfının ve tüm
ezilen halkların bayrağını dalgalandıracağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder