Faiz
Cebiroğlu
Eski
Türkiye İşçi Partisi'nden, partili arkadaşım, Raif Dikçe'de
gitti. Genç yaşında, fiziki olarak aramızdan ayrıldı. Bir
yıldız daha kaydı. Mekanı gökyüzü olsun. Mekanı yıldızlar
olsun. Yeryüzünde, mekanı, uğruna mücadele ettiği ”Sosyalist
Türkiye” olsun.
12
Eylül 1980 sonrasında, ekonomik zorluklar içerisindeydik: Ben ve
Raif yoldaş. Antakya parkında sık sız görüşür: ”Feyyaz,
İzmir'e gidelim. Orada iş çok” derdi. Ben de inandım. İki
bilet aldıḱ. İzmir'e doğru. Bizleri, Türkiye İşçi Partisi
üyeli ve sonradan ”Sosyalist İktidar” dan, Kemal Okuyan
karşıladı. İzmirde, bir yerde. Sonra, Savaş Al geldi. ”Merhaba
Faiz.” ”Merhaba Raif” dedi. Savaş Hoca, ilk kez Raif'i
görüyordu. Ama bizleri görünce, bir sevindi, pir sevindi.
Kemal
Okuyan, araya girdi: ”Bir yer var, Karo döşemecilerine
ihtiyaçları var” oraya yarın gideriz dedi. Ben de gülümsedim.
Raif'te gülümsedi. Olur, çok güzel olur dedik!
Karo
döşemecisi mi, tam Raif'lik iştir. Oraya gittik. Raif, gerçekten
bir ”mühendis karo” döşeyicisi idi. Ben se, bakıyordum ve
Raif'e sık sık sorardım: ”Ehhh, sen iş buldun, ben se
Antakya'ya döneyim”, dedim. Demez olaydim. Bir sinirlendi. Bir
sinirlendi. Bana, ” Birlikteyiz, sen kitap okur ve yazarsın, ben
de eylemi yaparım!” dedi. Bir hafta öyle geçti. Ama para yok. Ne
Faiz'de ne de Raif'te para yok. Yok. Aç kalacağız İzmir'de. Kemal
Okuyan'ı arayalım dedik. O'da aranıyor, Kenan Evren tarafınca.
Olmadı. Raif'e, tekrar, Liva İskenderun'a dönelim dedim. Red-etti.
Ben se, açlıktan korktum, Antakya bileti aldım. Raif, İzmir'de,
Faiz, Antakya yolunda. Yollarımız böyle ayrıldı. Sessizce...
Yıllar
sonra, 1992 olsa gerek, Raif'i tekrar gördüm. Antakya'da, taksi
şoförü. Aynı Raif, aynı güzellik.
Bedran
Cebiroğlu'nun evine gittik. Raif ve ben ve Bedran!
Bedran,
genç, yakışıklı Bedran, mutfakta salata yapıyor, bana da çağrı
yapyor: ” Salata ”sert” olsun mu?” Ben se, Raif ile
konuşuyorum. ”Salata, salata olsun. Antakya-i salata olsun”,
dedim.
Salata
var. Antakya biberi var. Biz varız: Faiz, Raif ve Bedran!
Bedran,
bir saz getirdi. Suriye'ye gidip gelen bir saz. Bir baktım. Pir
baktım. Ayar yapıldı: Bas-bariton! Söylemeye başladım: ”Hasan
dağı, Hasan dağı...”
Raif
: ”Hocam, sesinize ne oldu? Eskiden kalın söylemezdiniz” dedi.
Ben
se, sürgündeyken, sesim, ”KALINLAŞTI” dedim.
Son
görüş buydu. Yıllar geçti. Raif'im ölmüş dediler.
Bedran, Raif'in öldüğünü duyurdu. Faiz, ölüm adın kalleş olsun,
dedi,
Raif, çok erken gittin?
Mekanın gülistan olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder