Mustafa Elveren (Em.
Öğrt.)
Fırat Haber Ajansında ve bazı
gazetelerde yayınlanmak üzere 12 Eylül darbesiyle ilgili olarak şu soruların
yanıtlanması istenilmektedir.
- 12 Eylül'ün 33. yılı geride kalıyor. Kenan Evren ve Tahsin
Şahinkaya "cunta döneminden sorumlu" olarak yargılanıyor. Bu
yargılama sizce ne denli samimi ve 12 Eylül'le hesaplaşmayı içeriyor?
- 12 Eylül'den hesap sorulmasının, yüzleşmenin ve adaletin tesisi
için 12 Eylül'ü yaşayanlar olarak sizlerin talepleri ya da yapılması gerekenler
nelerdir?
- Türkiye 12 Eylül cunta anayasasıyla yönetiliyor halihazırda.
Buna karşın yeni anayasa tartışmaları da gündemde, sizlerin bu sürece yaklaşımı
nedir?
Sayın Yılmaz Kızılırmak’ın yukarıda yönelttiği
sorular hem 12 Eylül darbesinin yıldönümüne denk gelmesi ve hem de cuntanın
geride kalan iki ihtiyar sorumlusunun (göstermelik de olsa) yargı önüne
çıkarılması açısından güncel olması nedeniyle önemsiyorum.
AKParti iktidarının niyeti 12 Eylül Cuntası ile
hesaplaşmak değildir. Evet-Hayır oyununda yaptığı propaganda ile halkları yalan
vaatlerle aldatmıştır. O nedenle bu gün göstermelik bir “yargılama” yapılmakta
olduğunu hep birlikte izlemekteyiz. “Bir ayağı çukurda” olan iki ihtiyarı
usulen yargı önüne çıkarmak hesaplaşmaktan ve samimiyetten çok uzaktır.
12 Eylül darbesi öncesinde ve sonrasında
yapılan Maraş, Çorum, Malatya… Katliamlarının ve 5000 gencimizi öldüren dönemin
tüm sorumluları ortaya çıkarılmadan 12 Eylül’den hesap sorulması mümkün
değildir.
Ne yazık ki, bugün Türkiye 12 Eylül cunta
anayasasıyla yönetilmektedir.
Türkiye’nin demokratikleşmesi için; 12 Eylül
darbesi öncesi ve sonrasında meydana gelen başta Maraş ve Sivas katliamları
olmak üzere tüm faili meçhul cinayetlerin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Özellikle 12 Eylül darbesi sonrasında halkların
yaşamsal alanlarında oluşan antidemokratik yasaların bir an önce evrensel hukuk
normlarına uygun olarak düzenlenmelidir.
Seçim yasasındaki yüzde on baraj sistemi,
Anadilde eğitim, yer isimlerinin iadesi, yerel Yönetimler, KCK rehineleri,
Roboski katliamı, Reyhanlı bombası, Cem evleri statüsü, Diyanet’in
kaldırılması, zorunlu din dersleri, başörtüsü, koruculuk, Karakollar, barajlar,
doğa tahribatı gibi önemli konuların bir bütün olarak ele alınması gerekir.
Tüm bu sorunların çözümü için Seçim Yasası’nın
halkların yararına değiştirilmesi çok acil ve öncelikli olması gerekir.
Demokratikleşmenin olmazsa olmaz şartı seçim yasasındaki yüzde on barajın
kaldırılması ya da en aza indirilmesidir. Dolayısıyla ülkemizin
demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel, seçim yasasındaki yüzde on baraj
sistemidir.
Ancak, yukarıda sıraladığım öneriler temenni
olmaktan öteye geçmediğini izlediğimiz güncel haberlerden anlaşılmaktadır.
Özellikle Kürd sorunu çerçevesinde oluşturulan “Çözüm süreci” durma noktasına
gelmiştir.
Meclis Anayasa Komisyonu’nda Yeni Anayasa’nın
değiştirilmesi kapsamındaki çalışmalar artık tıkanmıştır. 12 Eylül
diktatörlüğünün eseri olan TC. Anayasası’nın değişmeyeceği, hatta revize bile
edilmeyeceği anlaşılmaktadır.
Yine, Anayasayla doğrudan bağlantılı olmadığı
ve ana muhalefet partisinin desteği olduğu halde mevcut seçim yasasının da
değişmeyeceği anlaşılmaktadır.
Zaten bu güne kadar değişmemesinin sebebi de
Kürdlerin yoğun olarak desteklediği DEP-HADEP-DEHAP ve devamı partilerin
Meclis’e girmesini önlemeye yönelik değil miydi? Öyle ise, Kürdler
demokratikleşmenin temel şartı olarak yüzde on baraj sisteminin kaldırılmasını
ya da indirilmesini göz ardı edemezler.
Her defasında seçimi atlatmak için halkları
sahte demokrasi paketi ile aldatan AKParti iktidarının bu konuda sicili çok
kabarıktır. Zaten AKParti Hükümeti’nin seçim yasasındaki yüzde on baraj
sistemini değiştireceğine inanmak, en hafif deyimle saflık olur. AKParti
iktidarı böylesi çıkarcı davranışlarından dolayı ülkeyi bilinmeyen bir kaosun
içine doğru sürükleyeceğini söylemek herhalde abartılı olmaz.
12 Eylül Cunta yasalarıyla ülkeyi yönetenler
demokrat olamazlar. Çünkü demokrasi maskesi altında 12 Eylül cuntasının
antidemokratik yasalarının arkasına gizlenmişlerdir. Öyle ise, Türkiye’de bu
güne kadar yapılan seçimler demokratik olabilir mi?
06.09.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder