Hasan Bildirici
Irak-Şam İslam
Devleti IŞID’da bağlı çeteler Irak’ın altını üstüne getiriyor. YPG güçleri
karşısında tutunamayan IŞID çeteleri planlarını Irak üzerinde yoğunlaştırdılar
ve Musul’u düşürdüler. Kürtlerin kontrolünde olmayan Musul’un bir günde düşmesi
akıllara bir sürü soru işareti astı. Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde pek
belli değil, ama Kürtlerin yönü belli. Irak ordusunun Kerkük’ü terk etmesinden
sonra Peşmerge güçleri Kerkük’ü denetimi altına aldı. YPG Genel Komutanı Sipan
Hemo, “Kerkük Kürtlerin Kudüs’üdür” dedikten sonra bazı alanlarda IŞID
çetelerine karşı Peşmergelerle aynı mevzilerde savaştıklarını belirtti. KCK,
Güney Kürdistan'ı savunmaya hazır olduğunu açıkladı. HPG, YPG ve Peşmergeden
ibaret Kürt silahlı gücü karşısında sadece çetelerin değil, Ortadoğu
devletlerinin de herhangi bir başarı şansı bulunmuyor. Kürtler uluslaşma ve
iktidar açlığı yaşıyor, Ortadoğu’nun diğer devletleri ve toplulukları yorgun.
Saddam da Amerika’ya karşı direnememişti. Bir çok benzemezden bir araya gelmiş
yorgun ve sorunlu Irak ordusunun hiç bir direniş göstermeden Musul’dan
çekilmesi, ne kadar uyduruk bir orduya sahip olduklarını gösteriyor.
Yıllardır üzerine konuşulan
Kerkük, bir günde Kürtlerin kucağına düştü. Çok çeşitli kimlikleri bağrından
barındıran Kerkük zaten bir Kürdistan şehri idi. Hak ve adalet yerini buldu.
Kimse artık Kürt hakimiyetini Kerkük’ten söküp atamaz.
Adalete açık öyle tuhaf bir
zaman yaşıyoruz ki, Ortadoğu’daki her değişiklik Kürtlerin işine yarıyor.
Irak’ı üç devlete bölmeye aday, IŞID çetelerinin saldırısından en çok Kürtler
yararlanacak dersem kimse yanlış bir şey anlamasın. İslamcı çeteler saldırdıkça
Rojava’da ve Güney Kürdistan’da Kürtler kenetlendi, savaşmayı ve uluslaşmayı
öğrendi.
Ulus vakti geçti diyorlardı.
Kürtleri kahramanca çarpıştıran ulusal duygudan başka bir şey değil. Ulusallık
garip duygudur, ana, bacı, kardeş, yar gibi sarar insanı... Ulusal güvenlik
içinde kendini dünyanın en güçlü insanı hissedersin. Ulusalcılığı
savunduğumuzda, bize hep Türk ulusalcılığının adiliğini örnek gösterirler.
Türklerin ulus devlet olduğuna hala inanmıyorum. Ulus devlet olmak, toprakları
içinde yaşayan diğer ulustan ve kimlikten insanlara haksızlık yapmak ve onları
tanımamak anlamına gelmez. Türklerle ilgili bir devlet tarfi yapılacaksa, ulus
devlet yerine faşist devlet tanımı uygun düşer. Ulus devlet tanımına Alman,
Fransız ve İngiliz devletleri uyuyor.
Kürtler de ulus-devlet
olmalılar. Ancak böylece tarihi Kürdistan topraklarını yurt edinmiş azınlıklara
ve başka inançtan insanlara güvenilir bir ev sahipliği yapabilirler. Sahi
Musul’da hangi devlet vardı? Neye ve kime dayandığı belli olmayan Musul’daki devletin
varlığı bir günde çöktü. Şii, Kürt ve Sünni Araplar’dan kurulduğu söylenen Irak
devleti, imparatorluğu çökmüş iktidarsız kralları anımsatıyor.
Neyse ki, Kürtler dört parçada
örgütlü ve silahlılar. Kafa bulandıran günlük siyasi tartışmaların aksine, Kürt
silahlı güçleri yüksek bir ulus direnciyle donanmış bulunuyorlar. Silahlı Kürt
güçleri, daraltılmış kalıplara sığmıyor artık, hakim ve hükümran olmak için
mevzilerinde huzursuz bekliyorlar.
Kerkük’ün Kürt güçlerinin
eline geçmesi Kürdistan’ın özgürlüğü yolunda çok önemli bir avantajın
yakalanmış olması anlamına geliyor.
Her şey zamanla aslına
dönüyor, Kerkük Kürdistan idi, Kürdistan’a dahil oluyor. Doğu ve Kuzey
Kürdistan’ın kurtuluşunu da göreceğiz.
---------
Kaynak: Rojeva Kürdistan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder