Mustafa Elveren*
İslamcılar,
“Kuran’ın tek bir harfi bile değiştirilmemiştir” diye iddia ediyorlar.
Çocukluğumda;
Muhammed’in son karısı Ayşe ile Halife Osman tarafından Kuran’ın değiştirildiğini,
sohbet eden büyüklerimden çok dinledim.
Madem öyle, Aleviler ölülerinin üstünde ve mezar ziyaretlerinde
neden değiştirilmiş bu Kuran’ı okuyorlar?
Yakın
çevremdeki insanlarla ara-sıra sohbet etmeye çalışıyorum. Bu sohbetlerde insanların
tepkisini ölçmek için bilerek aykırı konular ortaya koyarım. Örneğin; “Aleviler
Müslüman değildirler. Alevilik bağımsız ayrı bir dindir…” dediğim zaman daha
çok yaşlı kişilerin çok sert tepkileriyle karşılaşıyorum. Bu sohbetlerin
birinde yaşadığım bir olayı burada paylaşmak istiyorum.
-Biz
Alevilerin Müslümanlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Zaten İslam’ın hiç bir şartını
da yerine getirmiyoruz. Kelime-i Şahadet’i bile farklı söylüyoruz. Bizim
okuduğumuz Kelime-i Şahadet’in içinde Ali ismi geçiyor. Hâlbuki Müslümanlar Kelime-i
Şahadet’in içinde Ali ismini kullanmazlar. Ölülerimizin defnedilmesi için hep
suni Müslüman hocalar hatta Osmanlı ve Türk zulmünden kendini gizlemek için
Müslümanlaşmış Ermeni ve Rum olan kişiler tarafından Kuran okutulduğu
bilinmektedir.
Bu
sözlerim üzerine hemen ileriye atılan yaşlı bir yakınım beni kınadıktan sonra
şu yanıtı verdi, bana;
-En
hakiki Müslüman biziz. Muhammed bizim peygamberimiz, Kuran da kitabımızdır. Ali
de Allah’ın aslanıdır. Bende dedemden kalan hakiki Kuran var.
Ben
kışkırtıcı sorular sormaya inatla devam ediyorum.
-Peki,
mademki Kuran bizimdir, o zaman neden namaz kılmıyorsun?
-O
Kuran değiştirilmiş. Hakiki Kuran’da bizim CEM’de kıldığımız halka namazı
vardır.
Ben
burada can alıcı soruyu soruyorum.
-Madem
Kuran değiştirilmiştir, o halde niye ölülerinizin üzerine ve mezarların
ziyaretinde bu Kuran’ı okuyorsun?
Bir
an durakladı ve birazda kızarıp-bozarmış bir halde bana hakaret niteliğinde şu
sözleri söyledi;
-Sen
daha dünkü çocuksun! Zaten Allah’a da inanmıyorsun! Sen kim oluyorsun bize akıl
veriyorsun? S..tir ol git karşımda!
Türkçeyi
sonradan çat-pat öğrenmiş, doğru-dürüst okuma-yazması olmayan ve en önemlisi de
Kürdlüğünü dahi tam olarak kavrayamamış birisinin bu şekilde davranması normal
değil mi? Bunların görüşüne saygı duyarım. Çünkü düşüncelerini iyi niyetle ve
açık olarak ifade ediyorlar.
Ancak,
isimlerinin önünde prof. ve benzeri unvanları taşıyan bazı sözde “Alevi önderi”
kişiliklerin çıkar uğruna “Esas Müslüman biziz” söylemlerine ne demeli?
1300
yıl önce Kerbela’da Hüseyin’in başını kesip, tepsi üzerinde gezdiren Emevi
anlayışı ile insanları Alevidir diye kuyulara dolduran Osmanlı zihniyeti ve bu
gün insanların kafasını kesen IŞİD mantığı aynı değil mi?
AKP’nin mantığı da bunlardan geri kalmaz. İşte
Fikret Başkaya Hoca’nın bazı tespitleri; “…toplumu ve devleti dinî temelli bir
rotaya sokmak, Osmanlı İmparatorluğunu ve hilafeti ihya etme hezeyanlarına
kapılmak, yağma ve talanın önündeki sınırlı engelleri de tasfiye etmek, İslam
dünyasının lideri olma hayaliyle, İŞİD türü fanatik dinci katiller sürüsünü her
türlü imkânı seferber ederek desteklemek, mezhepçi dış politikadan medet ummak,
tek adam rejimi kurmak, resmi ideolojinin din soslu yeni bir versiyonunu
üretmek, uluslararası hukuk ve temayülleri yok saymak ve bütün bunları,
demokratikleşme-kalkınma adına sunmak ve hızını alamayıp bir de “yeni Türkiye”
şarkıları söylemek...” (F.Başkaya /
14.09.2014-Gomanweb)
1300
yıldır yerinde sayan, değiş(e)meyen, hala “en hakiki Müslüman biziz” diyen bazı
Alevilerin aklına şaşarım. Bu akılsızlar “İslam; barış, bilim, birlik… Dinidir”
diyorlar. Hâlbuki esas barış, bilim ve birlik dini Alevilik olduğunu
bilmiyorlar mı? IŞİD dinci katiller sürüsü hepsini boğazlamıyor mu?
“İslam ordularının kendilerine
saldırı olmadığı halde Irak, Suriye, Mısır, Mağrip, Orta Asya'ya seferler
yapmaları tipik fetih hareketleridir "Yağma İslam geleneğidir" yazmam
hatalı. "Fethedilerek alınan yerleri üç gün yağmalama İslam ordularının
geleneğidir" demem gerekiyordu "İslam barış dinidir" iddiasıyla
çelişmiyor mu bu "fetih ve toprak alma" hakkı” (Ayşe Hür / Twitter mesajlarından)
Resmi
ideolojinin güncellenen din soslu versiyonu; “Alevilik Ali’yi sevmek ise,
Aleviler hakiki Müslüman’dırlar.” Fetvasını çoktan verdiler.
Takunyacılar ile postalcılar tepişiyor,
çimenler eziliyor.
Kurtuluş; tüm ezilen halkların ortak paydalarda
buluşup, bunları kendi sahalarına sokmamaktır. Kürd Özgürlük Hareketi ve
bileşenleri böyle bir durumu yaratabilir(mi?).
Aksi halde ezilmekten kurtulmak olası değildir.
22.09.2014
*Em. Öğrt.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder