7 Ekim 2014 Salı

“Demokratik Özerlik” Modeli Gerçekleşmezse Bölünme Olur...



Mustafa Elveren*
Er veya geç Kürdler kendi kendilerini yönetecek bir yönetim modeline kavuşacaklardır. Kendi topraklarında özgürce yaşamak uğruna çok ağır bedeller ödediler ve hala da ödemeye devam ediyorlar.
Genelde Ortadoğu’da, özelde ise Kürdistan’da; bağımsızlık, konfederalizm, federalizm, “Demokratik Özerklik” gibi birçok yönetim modeli önerilebilir. Kürdistan için en kolay uygulanabilir olanı “Demokratik Özerklik” modeli olduğunu düşünüyorum.
Demokratik Özerklik” sisteminden halklar memnun kalmazlarsa, ileride referandum ile yukarıda sıraladığım modellerden herhangi birini uygulamak mümkündür. Çünkü “ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı” evrensel bir kazanımdır.
Buradan hareketle; bugün içinde bulunduğumuz durumu göz önüne alarak bazı tespitleri yapmak faydalı olacağını düşünüyorum.
Eğer; AKParti iktidarı Rojava ve Kobani’ye karşı uyguladığı düşmanca tavırlarından dolayı o bölgelerde bir soykırım yaşanırsa, Kürd Özgürlük Hareketi iktidarla tekrar görüşme ve müzakerelere devam edemez.
Eğer; Sayın Abdullah Öcalan’ın taraflara önerdiği “Demokratik Özerklik” modeli gerçekleşmezse, başta Irak olmak üzere, Suriye, Türkiye ve nihayetinde İran’ın parçalanması kaçınılmaz olur.
Eğer; IŞİD diğer adıyla DAİŞ ya da İD (İslam Devleti) ve benzeri kanlı örgütlerin saldırıları önlenemezse, Türkiye’nin dış saldırıların yanında iç çatışmalarla yüz yüze kalacağını söylemek için kâin olmaya gerek yoktur.
Eğer; “Bizi PKK ile IŞİD arasına sıkıştırmak istiyorlar. Bizim için IŞİD de PKK de bir! Ne halleri varsa görsünler…” diyen AKParti iktidarına Kürdler bu günden sonra güvenirlerse, tarihte en büyük hatayı yaparlar.
Yazara, bilim insanına, sanatçıya tahammül etmeyen AKParti iktidarı zihniyeti Ortaçağ’dan daha geridedir.
Leman Sam'ın "Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır" dediği için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından “edepsiz” olarak nitelendirildi. Daha önce Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bazı gazeteci ile sanatçılar için bu tabiri kullanmıştı.
Artık gün başta Kürd halkı olmak üzere tüm ezilenlerle birlikte mücadele etme günüdür. Kürd halkının özgürlüğünü savunmak için Kürd olmak gerekmez.
Maddi ve manevi olarak her çeşit yardımlar yapılabilir. Örneğin; Çeşitli kuruluşların açtığı hesaplara nakit yatırılabilir. Çeşitli yardım kuruluşları vasıtasıyla giyim, yiyecek ve ilaç yardımı mümkündür. En azında cep telefonu olanlar birkaç destek SMS yapabilir. Bunların dışında hiçbir şey yapamıyorsan akşam yastığa başını koyduğun anda “Ne yapmalıyım” diye kendi kendimizi sorgulayabiliriz.
Bu itibarla başta Kürdler olmak üzere tüm ezilen halkların ve emekçilerin özgürlüğü için katkı sunan herkesi saygıyla selamlamak gerekir.
Bu gün en acil görevimiz; Kobani’de, Rojawa’da halkları katleden İslamcı kafaları değiştirmek ve bunlara karşı demokrasi güçleriyle birlikte mücadele etmek olduğunu düşünüyorum.
06.10.2014


*Em. Öğrt.

Hiç yorum yok: