Mustafa
Elveren*
elverenmustafa@hotmail.com
“Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganı yıllardır demokrasi
güçleri tarafından meydanlarda dillendiriliyor. İtiraf etmek gerekirse;
geçmişte bu sloganın kullanılmasını ben de çok istiyordum.
Hâlbuki kardeşler de birbirleriyle kavga eder, düşman
olabiliyorlar. Zamanla yaşadığımız pratik bize gösterdi ki; yaşasın halkların
kardeşliği değil, birliği gerçeği oldu.
Günümüzde “yaşasın halkların kardeşliği” sloganının
pratikte hiçbir önemi ve anlamı artık kalmamıştır. Bunun yerine; yaşasın
halkların birliği, halkların ortak duruşu, halkların demokratik güç birliği vb.
sloganların kullanılması daha mantıklı olduğunu düşünüyorum.
“Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganı Türkiye’de dile
getirilmesi daha çok Kürd sorunuyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu slogana
milliyetçi Türk Solu ve benzeri ırkçıların tüm engellemelerine rağmen; Türkiye
solu ile Kürdistan sol hareketleri tarafından hep kullanılmıştır.
Yaşanan “kirli savaşın” etkisiyle bu sloganın kullanılması
günümüzde de devam etmektedir. Artık bu slogan günümüzde anlamını yitirmiştir,
bence.
Çünkü Kürdlerin demokratik taleplerini örtmek için her
defasında; “Biz kardeşiz, etle tırnak gibiyiz…” aldatıcı söylemi Türk
egemenleri tarafından çok sıkça dile getirildiği bilinmektedir.
Yaşamının çoğunu zindanda geçiren İsmail Beşikçi, Hatip
Dicle ve Mehdi Zana gibi aydınların Kürd-İslam ilişkisi konusunda söylemleri
dikkat çekici ve öğreticidir, bence. Bu değerli aydınların özetle sözleri
şöyledir;
Sayın Hatip Dicle’nin; “Biz kardeşiz, etle tırnak
gibiyiz, diyorlar. Her ne hikmetse Kürdler hep tırnak, Türkler ise et oldu. Ne
zaman tırnak biraz uzansa hemen kesiyorlar...” Sayın Dicle’nin bu sözleri
“yaşasın halkların kardeşliği” sloganının günümüzde anlamını yitirdiğini
kanıtlamaktadır.
Bir diğer aldatıcı söylem de din kardeşliğidir. Yani
“Türkiye’de yaşayan halkın yüzde doksan dokuzu Müslüman’dır” aldatmacasıdır. Dini
inançlar bazında halkların kardeş olması zaten mantığa da aykırıdır. Eski
Diyarbekir Belediye başkanlarından Sayın Mehdi Zana’nın birkaç yıl önce
söylediği; “Kürdler İslam’ı kabul etmekle zaten kaybettiler” sözleri hala
anlamını korumaktadır.
“Bugün Kürdleri-Kürdistan’ı baskı altında tutan,
Kürdlere zulmeden, fırsatını bulduğunda soykırım yapan, Kürdlerin Kürd toplumu
olmaktan doğan haklarını gasp eden devletlerin hepsi de İslam devletidir.
Bunlar “İslam kardeşliği”, “İslam ümmeti” gibi kavramlar kullanarak Kürdlerin
mücadelesini engellemeye çalışmaktadırlar...” (İ.Beşikçi / Gomanweb)
Bir başka kandırmaca da hoş görü söylemidir. “Hoş görü;
bir efendi köle ilişkisidir”
İnsanların doğuşta sahip olduğu hak ve özgürlüklerine
“hoş görü” mantığıyla bakılması kabul edilemez. Kızılbaşların, Ateistlerin ve
diğer inançların İslam çoğunluğunun bulunduğu yaşam alanlarda “hoşgörü” değil,
eşitlikçi anlayış oluşturulmalıdır.
Halkların; kardeşlik, din, et-tırnak ve hoşgörü
aldatmacalarıyla değil, eşitlikçi ve özgürlükçü temelde birbirlerine yaklaşması
gerekir.
18.12.2014
Em.öğrt.*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder