9 Aralık 2014 Salı

OSMANLICA MI, GÜNDEM SAPTIRMASI MI?



Adil Okay


"İnsanlara yüzyıllarca bilmedikleri dillerle, anlamını tam bilemedikleri dualar ezberlettiler, bildikleri dilleri ise ise yasakladılar, çoğunu da yok ettiler.

Mayaca gibi "bilim" dilleri sömürgeciler tarafından yok edildi. iş işten geçtikten sonra ÜNİCEF Mayacayı kurtarmak için bütçe ayırdı. Eğer önlem alınmzasa yüz yıl sonra dünyada İngilizce ve Mandarince'den (Çin'de en çok konuşulan lehçe) başka dil kalmayacak.

Osmanlıca mı?
Hiç bir dile karşı değilim. olamam da. bu kendimin inkarı olur.
Osmanlıca diye bir dil yoktu zaten. Arap alfabesiyle yazılan "Eski Türkçe" vardı.
yasaklanmamalıydı.
Bir gecede insanlar okumaz-yazmaz hale gelmemeliydi.

Bu saptama başka ama AKP'nin sanki arı dilmiş, ata diliymiş, mübarek dilmiş gibi Osmanlıca savunuculuğu başka bir konudur. AKP'nin yaptığı Osmanlı'ya, halifeliğe, şeriata özlemin dışa vurumudur. bir başka ifadeyle "imparatorluğa- sömürgeciliğe" özlemdir. Malum MHP, Türk-islam sentezcisidir, AKP ise İslam- Türk sentezcisidir. Ama uyguladığı- benimsediği ekonomik politika ise neo-liberalizmdir. yani kapitalizmin vahşi yüzüdür. yeni Ortaçağdır.

Osmanlıcaya ise geçmiş ola.
Osmanlıcayı öğrenmeyen bu gün bir şey kaybetmiş sayılmaz.
Benim öğrendiğim 3 kelime osmanlıcadan çok Fransızcam daha çok işime yaradı. yarıyor. sadece osmanlıcamı denemek için 20 yıl kadar önce bir şiir denemem olmuştu. o kadar. Bu gün bu coğrafyada yaşayıp Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Arapça edebiyat yapanların büyük çoğunluğu osmanlıca bilmez, ama bu eserlerinin değerini düşürmez. osmanlıca kaynakları da uzmanlar çevirdi. çeviriyor. çocukların belleğinde boşuna yer kaplaması gerekmiyor. zaten Türkoloji gibi bölümlerde öğretiliyor.
AKP bu tartışmalarla gündemi değiştirmeye çalışıyor. çoğu zaman da başarıyor. ara da emeğe saldırı devam ediyor, doğa katliamı devam ediyor, kimlik gaspı devam ediyor...

hapishanelerdeki yeni uygulamayı kaç kişi duydu bu arada. yeni genelgeyle tutsaklara kargo ve dergi yollamak yasaklandı. sürekli yolladığım dergiler geri döndü. yakında bu konuda açıklama yapacağım.

Ne diyeyim sonlandırırken:
Bu kez de osmanlıca olsun paylaştığım şiir:

HAFİF MEŞREB MAHBUBE
ah mahbubem
ne işim mi var
bu ah-ı gitmiş
vâh-ı kalmış kocayla
sen hiç duymadın mı
sahib-i keremin serveti
züğürdün zeker-i ma’hudesi
tatlı olur dendiğini...
zevcemin malını yiyorum
atarak ara sıra sahte inzal çığlığı
züğürt civanlarımın
kemâl-i zevk ve sefasını
alıyorum bastırıp koca parasını
bana inan tatlım
bir elim yağda
bir elim balda
çok ama çok namusluyum...
zor mu zor bu devirde
sahib-i servet zevce bulmak
ama çâlâk zen-pâreler
zibil gibi önünde ardında
elini salladınmı ellisi
esmeri sarışını
evlisi bekarı
sünnetlisi sünnetsizi
bend-i şalvar çözer önünde
silmek için orandan burandan taşan hicabı
elin paralı olsun yeter
silip silkinip attığın kâğıtları
zevk suyuna banmış banknotları
havada kapıp dua ederler...
ah güzelim
kulağına küpe olsun ders-i saadetlerim
gençlik elden gitmeden
şeriat yolun kesmeden
kör topal yaşlı demeden
nikahına al bir sahib-i kerem
hafif meşrep mahbube iken
hanımefendiye yükselir lakâbın
ne yaparsan nikah altında yap
ister „niyku’l ade“
ister „visal-i kâzib“
banknot banyosunda yunur yıkanır
namus giyinirsin...
yüzü iki deyyuslar
sütten ak duhter-i duşize’den paktır
meryem anamdır hazreti bacımdır
deyü yemin içer
mübarek kandil günlerinde
secde ederler mevz-i ziba’nın önünde...




Hiç yorum yok: