Mustafa
Elveren*
Din
ve ahlak tamamen farklı olup, anlamları da aynı değildir. Din
emredileni, ahlak ise doğru olanı yapar. O nedenle dindar değil,
ahlaklı olmak bence daha önemlidir.
İnsanları;
Allah’a inancı var-yok olarak değil, ahlaklı-ahlaksız biçiminde
tanımlamak daha doğru olur.
Örneğin;
dindar ya da dinsiz bir insan ahlaklı olabileceği gibi, ahlaksız
da olabilir.
Günümüzde
“Allahu Eber! Ya Allah, bismillah!” diyerek insanları boğazlayan
caniler söz konusu olunca, İslam dini ve İslamcı örgütler
üzerinde biraz kafa yormak gerektiğini düşünüyorum.
Genelde
İslam ülkelerinde, özelde ise Müslüman nüfusun yoğun olduğu
yerleşim birimlerinde; peygamberin sünnetinden hareketle kızların
çok küçük yaşta evlendirilmesi, cübbe, sarık ve türban gibi
İslami kuralların insanlar üzerinde etkili olduğu bilinmektedir.
Bu
İslami kurallar en çok Kürdleri etkilediğini söylemek abartılı
olmaz. O nedenle Kürdler açısından konuyu biraz daha detaylı
irdelemek istiyorum.
“Cennet
ve ganimet kültürüyle beslenmiş İslamcı devlet ve gruplar için
Kürdistan sadece yağmalanacak bir yerdir… İslamcının ne
Kürdüne güvenilir, ne Arabına, ne de Fars ve Türküne…
İslamcılık tıpkı Kemalizm gibi aşırı kullanılmaktan
çürütülmüş ve cılkı çıkartılmış dünyevi iktidar dindir
artık… İslam’ın otuz ayeti farklılıklara saldırı ve cihat
izni veriyor. Bizim İslamcılarımız hala, başka topluluklara
yönelik cihat ayetlerini es geçerek, bir iki insancıl ayet
aracılığıyla Kürtleri ümmet kültüründe tutmaya çalışıyorlar.
Sadece Diyarbakır’da IŞİD’e yardım için 400 derneğin
açılmış olması, Kürt islam ilişkisinin nasıl berbat bir şey
olduğunu gözler önüne seriyor.” (H.Bildirici
/ Rojevakurdistan)
Sayın
Hasan Bildirici’nin bir yazısından alıntıladığım yukarıdaki
belirleme yerinde ve doğru tespitlerdir.
IŞİD
diğer ismiyle DAİŞ ya da İD (İslam Devleti) denilen katliamcı
örgütün günümüzde yaptığı vahşet göz önüne alındığında
bu eleştirileri yapmaktan ne kadar haklı olduğumuzu ortaya
koymaktadır.
Ne
zamanki İslam dini ve onun peygamberi ile ilgili en küçük bir
eleştiri yapılsa, hemen Kürd aydını olduğunu söyleyen birçok
yazar ve siyasetçinin sert tepkisiyle karşılaşıyoruz.
Kürdlerin
böylesi vahim bir durumdan çıkması tabii ki kolay değildir. Bu
durumda Kürd Özgürlük Hareketi’nin önemi daha da artmaktadır.
Eğer
bu gün Kürd Özgürlük Hareketi olmasaydı Kürdlerin durumu nice
olurdu? Bu hareketin pratiğinden görüldüğü üzere, aynı
zamanda Alevilerin de teminatı olduğu anlaşılmaktadır.
Kürd
Özgürlük Hareketi’ni bu güne kadar kötüleyen, O’na karşı
her türlü ikiyüzlülüğü yapan bazı ırkçı Kürd ve Türk
örgütleri ile şahsiyetler bir gün bu hareketi mumla
arayacaklardır. Çünkü birçok cemaat ile AKParti; eğitim başta
olmak üzere, her alanda çıkarları uğruna İslam dinini
kullanmaktadır.
Yani
AKParti ve cemaatler aracılığıyla Kürdistan’da en büyük IŞİD
oluşturuldu. Kürd Özgürlük Hareketi’nin bunca çabalarına
rağmen ne yazık ki bu IŞİD katil sürüsü içinde azımsanmayacak
sayıda Kürd insanlarımız mevcuttur.
Kürd
Özgürlük Hareketi başta Rojawa olmak üzere; bu güne kadar
yapılan her türlü saldırıya karşı gösterdiği direnişle
farklı kimlikte, her inançta ve değişik siyasi görüşteki
halkları ortak paydalarda buluşturup, birlikte yaşamalarını
sağlayabiliyor. Bu hareketin demokratik ve özgürlükçü olması
bakımından Aleviler için de önemli bir kazançtır.
Eğer
Kürd Özgürlük Hareketi’nin direnişi olmasaydı AKParti Kürd
sorununu kendi anlayışına göre İslami kurallar içinde şimdiye
kadar çoktan çözmüştü. Yani kendi çözüm anlayışları
budur.
Ancak
Kürd Özgürlük Hareketi bunlara bu fırsatı vermiyor. Tabiî ki
Kürd Özgürlük Hareketinin en büyük gücünü PKK-KCK’nin
oluşturduğunu da unutmamak gerekir. Bu güç dinci grupların ve
hareketlerin en büyük karşıtı ve panzehiri olduğunu
kanıtlamıştır. Bu örgütün kurucusu ve lideri Sayın A.Öcalan’ı
görmezlikten gelemeyiz. Sayın Öcalan’ın bu sürece büyük
katkısı olmuştur.
Elbette
hiçbir savaş sonsuz değildir. Dolayısıyla savaş ortamı
bittikten sonra PKK-KCK de sevaplarıyla, günahlarıyla
eleştirilebilir. Ancak bu gün eleştiri zamanı değil, birlikte
ortak paydalarda mücadele etmek gerekir.
Din
kurallarıyla değil, ahlaklı davranmak tüm halkların yararına
olacağını düşünüyorum.
10.01.2015
*Em.
Öğrt.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder