Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
Her şeyden önce bu Başbakan geçmişte
seçim kampanyalarında meydanlarda CHP Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine karşı çok kışkırtıcı konuşmalar yapmıştır.
Örneğin;
“Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesini
ilettim. Kendisi Alevi kültüründen ya. Rahatsız olmuş.”(1) Başbakan bu sözleri sarf ederken
karşısında bulunan binlerce kişi tarafından Sayın Kılıçdaroğlu’nun kimliği
üzerinden Alevilik defalarca yuhalanmıştır. Buna benzer Alevilerle ilgili çok
sözler sarf etmiştir.
Başbakan ve AKParti bu güne kadar
Alevilerle ilgili bakın neler yapmış;
- İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olduğu dönemde dozerlerle Karacaahmet Sultan Dergâhı’nı yıkmaya
çalıştı.
- Alevilerin ibadet yeri olan Cem
evleri için “cümbüş evi ” dedi.
- Alevilerin haz etmediği Yavuz
Sultan Selim’in adını 3. köprüye verdi.
- İktidarda olduğu 11 yılda mecliste
Alevilerle ilgili verilen kanun tekliflerini Genel Başkanı olduğu partisi AKP
reddetti.
- İktidarı döneminde Cem evlerinin
yasal statüye kavuşması için hiç bir adım atmadı. Mecliste Cem eviyle ilgili
verilen kanun tekliflerini partisiyle beraber reddetti.
- Sivas Katliamı sanıklarına
avukatlık yapanları kendi partisinde vekil yaptı. Hükümette bakanlıklar verdi.
- Sivas Katliamı Davası’nın
“zamanaşımına ” uğramasıyla ilgili Hayırlı olsun” dedi.
- Alevi olan Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esad’a her defasında “Alevi” vurgusu yaparak eleştirdi. Suriye
politikasını eleştirenleri “mezhep yüzünden Esad’ı desteklemekle” itham etti.
Suriye’de Alevi katliamı yapan cihatçı teröristleri Türkiye’de besledi, silah
verdi, para yardımı yaptı Suriye’ye savaşa gönderdi.(2)
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu ve İzzettin Doğan; “Müslüman
Aleviler”söyleminde hala ısrar ediyorlar. Bunların aklına şaşıyorum.
Başbakan’ın amacı Alevileri Müslümanlaştırmak olduğunu artık anlamalıdırlar.
Alevilerin kendilerini
netleştirmediğini, o nedenle Başbakan’ın bulanık sudan balık avladığını
bilmeleri gerekir.
“İslam'ın özüysek, İslam ortak
kimliğini neden kabul etmiyoruz? Bazı kurumlarımız geleneksel kurumlaşmış
İslamın içinde değiliz derken fırtınalar koparıp "Biz İslamın içindeyiz,
bunlar Alevi değiller" denilmektedir. Birileri de İslamı birleştiren unsur
olarak söylüyor, yine aynı grup "Bu İslam bizi katleder" demektedir.
Hangisi doğrudur?”(3)
Burada Alevi kurum ve kuruluşlarına
da çok iş düşmektedir. Eğer Aleviler inançsal olarak kendilerini
tanımlamazlarsa ortak paydalarda hareket edemezler.
Bu çelişkilerin ortadan kalması için
Aleviler öncelikle inançsal olarak ortak bir tanımlama yapmalıdırlar. Bu
tanımlama mutlaka dinsizleri de kapsamalıdır.
“Bazı vatandaşlar, “Ben dindarım,
Allah’a inanıyorum” derken, niçin bazı vatandaşlar “Ben ateistim, inanmıyorum”
diyemiyor? Milli birlik-beraberlik mi bozuluyor? Bazıları “rencide” mi
oluyor?”(4)
“Bir
insanın gırtlağını acımasızca kesen “dindar”a bakıyorum. Bir de gazdan
boğulacak kediye ağlayan ”dinsiz” kadına bakıyorum. Beynimde depremler oluyor…” (5)
Alevilik
ve onun Ali’si bu gerçekleri mutlaka kapsamalıdır. Aksi halde Başbakan’ın yad
ettiği Ali’ye mahkum olurlar.
Yine birkaç gün önce Başbakan’ın
söylediği şu sözler de dikkat çekicidir. “Eğer
Alevilik Ali’yi sevmek ise ben dört dörtlük aleviyim” Başbakan’ın bu sözlerini iyi okumak
gerekir. Başbakan bu tip sözlerle Alevileri Müslümanlaştırmaya çalışıyor. Halen “Aleviler gerçek Müslümanlardır” diyen bazı Alevilerin bu
davranışlarıyla kime ve neye hizmet ettiklerini artık anlamaları gerekiyor.
Aleviler “Başbakan yalan söylüyor,
bize iftira atıyor” diye mahkemede dava açarlarsa, ben eminim ki, Recep Tayip
Erdoğan kesin olarak bu davayı kazanacaktır. Çünkü Başbakan’ın bahsettiği Hz.
Ali Muhammed’in hayatını kurtarmak için kendini feda edecek kadar gerçek bir
Müslüman’dır. Eğer Aleviler bu Ali’ye tapıyorlarsa o zaman Başbakan haklı çıkar
ve mahkemede davayı kazanır.
Çünkü; “Muhammed Ebu Bekir’in damadı, Ali
Muhammet’in damadı. Ömer Ali’nin damadı, Osman Muhammet’in damadı, Muaviye
Muhammet’in kaynı, Yezid Muhammet’in kaynı olan Muaviyenin oğlu olduğunu…” (6) bilinen bir gerçek var ortada.
Öyle ise, Alevi kurum ve
kuruluşlarının yetkilileri Alevilerin hangi Ali’ye taptıklarını bir an önce
ortaklaşıp, açıklamaları gerekir.
Alevi pirleri tarafından “Şahı Merdan Ali”, “Muhammed Ali”, “Ali Dost” gibi sıfatlarla anılan Ali’nin
İslam’dan önce var olduğunu bazı araştırmacılar tarafından ortaya konulduğunu
biliyoruz.
Yine "Ali
sevgisi bir yoldur, bir edeptir, bir felsefedir, insan sevgisidir, bunlar
olmadığı sürece Tayyip Erdoğan'ın söylediği sözler dört dörtlük Alevilik değil,
dört dörtlük yalancılıktır"(7) tespiti
yapanlar da vardır.
Bu
tespite göre bu Başbakan’ın Alevilik sorununu çözmesi mümkün müdür?
Başbakan Diyanet’in bünyesinde
“Müslüman Aleviler” adıyla bir birim oluşturacak ve bazı Alevi dedelerine maaş
bağlayıp, zorunlu din dersleri kapsamında İzzettin Doğan formülü ile Alevileri
Müslümanlaştıracaktır. Çok yakında bu uygulamanın yapılacağını hep birlikte
tanık olacağız.
Bu çözüm değildir. Gerçek Aleviler bu
tür sahte çözümlere karşı itirazlarını ortaya koymalı ve buna karşı mutlaka
direnmelidirler.
Her ne kadar dünyadaki siyaset
konjonktörü Türkiye’yi demokratikleşme açısından etkilese de bu Başbakanla
Alevilik sorunu çözülmesi mümkün değildir.
29.07.2013
NOTLAR:
1. 13 Mayıs 2011
Denizli Mitingi
2. Odatv.com
3. İbrahim
Karakaya – PEYİKÇİ
4. Prof. Baskın Oran
/ gomanweb
5. İhsan
Eliaçık’ın Faceboox mesajından
7. Gülten Kışanak Faceboox mesajından