Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; Sayın
Mehmet Metinerle milletvekili olmadan önce kendisiyle yaptığım kısa bir telefon
görüşmesi ve MSN üzerinden yazıştığım birkaç mesajın dışında hiçbir ilişkim ve
tanışıklığım yoktur.
O mesajların bir tanesinde Sayın Metiner
bana şöyle bir serzenişte bulunuyordu; “PKK beni tehdit ediyor. Siz
neden bu örgütü kınamıyorsunuz? Ben de; “hırsızın hiç mi suçu
yok” diye yanıt vermiştim. Bu yanıtım üzerine çok sinirlenmişti ve
beni yermişti. O günden bu güne kadar bir daha da kendisiyle hiç irtibatım
olmadı.
Birkaç yıl önce Antalya’da bir panel
vesilesiyle bulunduğu sırada hemşehrisi olan Dr. İsmet Turanlı tarafından
alınan randevuya Metiner’in konakladığı otele birlikte gitmiştik. Metiner’in
otelden erken ayrılması nedeniyle o görüşme gerçekleşmedi. Bu durumdan rahatsız
olan Sayın Turanlı hem üzülmüş ve biraz da sinirlenmişti.
Bu günlerde Sayın Mehmet Metinerle ilgili
olarak medyada yayınlanan çok dikkat çekici bazı haberler beni de
etkilemektedir. Sayın Mehmet Metiner Meclis kürsüsünde; “O cumhuriyet
marşı değil, faşist bir marştır” diye bağırmış. “AKP'li Metiner'in 10. Yıl Marşı ile ilgili sözleri Meclis sıralarını
karıştırdı.” (gercekgundem.com)
Bence çok doğru ve yerinde söylemiştir.
Ancak Sayın Metiner İstiklal Marşı ve Mehter marşlarına da aynı şekilde karşı
çıkabilir mi? Sözü edilen bu marşlar için de meclis kürsüsünde aynı duygularını
dile getirebilir mi? Eğer bunu yapabilirse biz de O’nun demokrat olduğuna
inanalım.
Resmi ideolojinin temel yapısı hiçbir
zaman değişmemiştir. Mehter Marşları, İstiklal Marşı, 10.yıl Marşı, Atatürk’ün
Gençliğe Hitabesi, her sabah ilköğretim okullarında okutulan ANDIMIZ dün nasıl
uygulandıysa, bu gün de aynen devam etmektedir. Dün Türk ırkçılığı söylemi daha
ağırlıktaydı, bu gün de İslam sosu biraz fazla olması genel kaideyi
değiştirmiyor.
“Kemalizm ve Politik İslam aynı madalyonun
iki yüzüdür. Politik İslam’ın Kemalizm’e; Kemalizm’in Politik İslam’a hava
gibi, su gibi ihtiyacı vardır. Bunun tarihsel ve sınıfsal kökleri çok
derindedir…” (D. Küçükaydın / Gomanweb)
Sayın Demir Küçükaydın’ın bu tespitine
aynen katılıyorum. Buradan hareketle Sayın Mehmet Metiner’in politik arenada
ses getiren resmi ideoloji ile ilgili olarak yaptığı bazı çıkışları samimi
olduğuna ben inanmıyorum. Şu 3.köprü ismini Yavuz koyan zihniyeti eleştirsin de
görelim! Eleştiremez. Çünkü aynı zihniyetin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır.
Sayın Metiner’i kapatılan HADEP Genel
Başkan Yardımcılığı görevini ifa ettiği zaman da olumlu-olumsuz en çok
eleştirenlerdenim. O nedenle Sayın Metiner’in bu eleştirilerimden dolayı beni
hoş görü ile karşılamasını istirham ediyorum.
Mehmet Metiner ile ilgili olarak 2006
yılında “SAYIN MEHMET METİNER VE DTP” başlıklı bir makale
yazmıştım. O zaman da biraz alınmıştı, fakat beni hoş görü ile karşılamıştı. O
makaleden birkaç paragrafı buraya aktarmak istiyorum.
“Sayın Metiner, Siz İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı döneminde Sayın Başbakan’la yakın mesafede birlikte
çalıştınız. Fakat bu durum Başbakan’ı eleştirmenize engel olmamalıdır. Ancak,
PKK liderinin Ak Parti kadroları ve Başbakan için yaptığı eleştirilerden çok
rahatsız olduğunuzu anlamaktayım. “PKK lideri Öcalan, İmralı’da her Allah’ın
günü Başbakan Erdoğan’a ve AK Parti Hükümeti’ne verip veriştiriyor.” Bu
Eleştirinizi tek taraflı ve haksız buluyorum. Öcalan’ın görüşme notlarını ben
de çok dikkatlice takip ediyorum. Gerek “Demokratik Cumhuriyet Projesi” olsun,
gerek Ak Parti ve Başbakan için söyledikleri olsun ve gerek ise, legal kürt
siyasetçileri ve aydınları için söylediği sözlerinde hiç mi gerçek payı yok?
Bazı kürt örgüt ve siyasetçileri “A. Öcalan hep hükümeti ve AKP’yi
eleştiriyor, Orduya ve Kemalizme hiç dokunmuyor. İşbirliği içinde.” Gibi
saçma bir iddiaya siz de inanıyor musunuz? Sanki Hükümeti temsil eden Başbakan
ve Ak Parti Devletin bir kurumu değilmiş gibi düşünmek doğru değildir. Kağıt
üzerende de olsa, Anayasa’da Yasama-Yürütme-Yargılama gibi Devletin üç temel
kurumunun varlığı yok mu? Cumhuriyet tarihinde en çok milletvekili sayısına
sahip olan ve Devlet’in Yürütme ile Yasama gibi iki temel ayağını oluşturan
Hükümeti kuran Ak Parti’yi eleştirmeyecekse, kimi eleştirecektir? Öyle ise, A. Öcalan’ın
söylediği“Tüccar zihniyetli din bezirganları” söyleminden bence
rahatsızlık duymamalısınız.
Ben öyle inanıyorum ki, zaman gelecek Siz
de, ben de ve hatta Türkiye bile Sayın Abdullah Öcalan’ı mumla arayacaktır.
Çünkü uluslararası birçok oyunu boşa çıkarmış ve Türkiye’yi büyük felaketlerden
kurtardığını düşünüyorum. Bölünmenin en temel ayağı olan Kürt-Türk
boğazlaşmasının önüne geçmiştir. Yine de her şeye rağmen barış söylemleri ön
plana çıkabiliyorsa, bu A. Öcalan’ın sayesinde olmaktadır. Bilindiği gibi, PKK
kürt sorununun sebebi değil, tam tersi sonuçlarından bir tanesidir. Bir
cümlelik Anayasal güvence ile hal olacak bir sorunu, götürüp ABD’ye teslim
etmek, Türkiye’ye iyilik yapmak değildir. O çok “Atatürkçü” geçinen “Militan”
sahte kemalistler ile ırkçı-kafatasçı kemalistler ve Müslümanlıkta öncülüğü
kimseye vermeyen Kemalistler şimdi neredeler? O her fırsatta bize
“bölücü”-“vatan haini” diyen “vatanseverler” neredeler? Bu ülkede bu kadar çok
çeşit Kemalistler var oldukça, ben “bölücü”lüğe ve “vatan hainliği”ne devam
edeceğim…” (M.Elveren / 2006 / Gomanweb)
Yedi yıl önce yazdığım bu makale ile
Sayın Mehmet Metiner’i eleştirmiştim. O eleştirilerimin geçerliliğini bu gün de
koruduğunu görmekteyim.
Sayın Metiner,
Ülkemizde Kürd sorunu da dâhil olmak üzere
birçok önemli konuların çözümü için evrensel insan hakları ve hukuk normlarına
göre gerçek bir demokrasinin oluşmasıyla mümkün olacağını siz benden daha çok
iyi bilmektesiniz. Hiç olmazsa yüzde on seçim barajının indirilmesi konusunda
çaba harcamalısınız. Bunu yapabilirseniz demokrasinin gelişmesine en büyük
hizmeti yapmış olursunuz. Cesaret gösterip bu yönde olumlu katkı yapabilir
misiniz?
Sövgü veya övgü yerine dostça eleştiri
yapmak daha yararlı ve akılıca olur diye düşünüyorum. Sayın Mehmet Metinerle
ilgili olarak yaptığım eleştiriler de bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder