Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com
İnsancıklar insanlarla
mücadele edebilir mi? İnsanların en ayrıcalıklı güçleri karşısında bir insancık
ne yapabilir? Küçük bir farecik düşünün mesela. Minnacık o fare koskocaman
posbıyıklı bir avcı kedi karşısında ne yapabilir? Korunağı olmayan bir alanda
nasıl başarı gösterebilir? Başarısı ne olur o minnacığın? Olsa olsa hayatta
kalmayı bir seferin(d)e olsa da başarmış olur, değil mi ya?
Bakınız oligarşik cumhuriyetlere, bunların
çoğunun demokrasi ile idare edildiği iddia ediliyor. Türkiye de bunlardan biri.
Halkın oyuyla geldiğini iddia eden iktidarlarla yıllarca idare edildi.
Gerçekten bu iktidarları halk mı seçmişti? Sağcı ya da solcu-hoş asla solcu
parti kurulmamıştır ya!-siyasi partileri halk mı kurdu, onları iktidara halk mı
getirdi? Milyonlar ya da milyarlar içinde küçücük bir azınlık meclis
koltuklarında, bakanlık makamlarında ve yüksek bürokraside oturuyor yaşadığımız
bu tek dünyada.
Milyonlar veya milyarlar
karınca misali aşağılarda sadece belli zamanlarda kurgulanan oyun zamanlarında,
seçimlerde, referandumlarda oy kullanarak demokrasicilik oynadığına
inandırılmak isteniyor. Ve nihayetinde mankurtlaşmış karıncalar hep aynı işi
bir görev bilerek sürekli başının üstünde taşıyacağı o elit zümreyi seçip
duruyor. Yani milyon ya da milyar dolarları çarpıp çırpacak küçük bir azınlığın
mutluğuna bu dünyada bir tuzu da onlar katıyor.
Tüm bu olanlara da demokrasi,
hak, hukuk, özgürlük, insan hakları ve adalet diyoruz. Benim bu söylediklerim
salt Türkiye için değildir. Demokrasi maskesi altında yönetimler AB ve ABD
dahil tüm ülkelerde mevcuttur. Oralarda da halk sadece seçim zamanı görevini
yapıyor ve onu idare edeceklere krallıklarını yönetme yetkisini kendi eliyle
veriyor. Ancak onların bizden farkı karıncalara daha rahat yaşama olanakları
sağlanmasıdır. Ya Afrika, Asya gibi kıtalardaki yönetimlerde durum nasıldır?
Oralarda karıncalar daha da fazla ezilirler. Allah’ın gölgesini olduklarını
iddia eden siyasetçilere krallıklarını idare etme olanağı karıncalar tarafından
verilmek zorundadır. Hatta bu olanaklara AB ve ABD de insan hakları, demokrasi
ve özgürlükler adına yardım etmek zorundadır.
Mısır’da diktatör Mübarek’i
Tahrir Meydanı Devrimi ile devirdiğini zanneden karıncaların başına bu kez asla
bir karınca olmayan Mursi geçti. Halk kendinden birini seçemez. Ona kendinden
birini seçer oyunu oynatırlar. Mübarek zulmü yerine Mursi tipi bir başka
yönetim geçti. Şimdi onu da devirdiler. Hem de savunma bakanı yaptığı kendi
genelkurmay başkanı tarafından. Karıncalar her durumda aç ve sefil durumda.
Yönetenler asker ya da sivil fark etmiyor, kendi sınıfından ya da kendi içinden
değil. Her zaman için Kurnaz Adam düzeninin Yönetici(Politikacı) tiplerinden
oluyor. Ve Kurnaz Adam iktidarı Yönetici(Politikacı)+Asker(Komutan)+Rahip(Din
Adamı) üçlüsünden oluşuyor. Bakın İran’da birçok mazlum (karınca) “Allah’a
karşı düşmanlık (muhareb) suçundan” yöneticiler tarafından idam edilmektedir. Arap
Baharı olarak adlandırılan halk devrimleri(?!) sonucunda giden diktatörlerin
yerine halk iktidarları gelmedi. O ülkelerdeki karıncaların başlarına AB, ABD,
Rusya, Çin gibi güçlü ülkelere sorun çıkarmayacak yenileri getirildi.
Karıncalar için değişen bir şey olmadı.
Bizde de durum farklı
değildir. Barış ve Çözüm Süreci ile karıncaların başlarına politikacı
değişimiyle çözüm aranmak istenmektedir. Kürt ya da Türk fark etmiyor,
karıncaların başına gelecek Türk ya da Kürt yeni kralların birer karınca
olmayacağı kesindir. Karınca yine hizmet etmeye, hamallık etmeye devam
edecektir. Kendini yönetecek kralları seçme hizmetini her şart altında
başarıyla yapmaya devam edecektir, hiç kimsenin bundan bir endişesi olmasın. Çünkü
bir taraftan “taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmadan Asya’dan
Adriyatik’e kadar at koşturan bir geleneğin son temsilcileri”nin bolca olduğu
bir ülkede o zavallıcık karıncaların ne gibi bir kıymeti harbiyesi olur? At
nalları altında ezilmekten başka ne gelir karıncaların başına? 1071-2071
hesaplarını yapanlardan bin yıllık iktidar formülleri çıkaranların olduğu bir
ülkede o zavallıcık karıncaların ezilmemek için göstereceği gayreti ve şansı
hesaplayabilir misiniz?
Yanlış anlaşılmasın, Hitler de “Kavgam” kitabını bin yıl
için yazmıştı. 28 Şubatçılar da bin yıl iktidarda kalacaklardı. Bu kez de Türk
ve Kürt siyaset erbabı da bin yıl iktidarda kalacak hesapları yapmış olmalılar.
Ah zavallıcık, minnacık karıncalar! Ne diyelim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder