7 Temmuz 2013 Pazar

İNSANCIKLAR, KARINCALAR, KRALLAR...




Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com

İnsancıklar insanlarla mücadele edebilir mi? İnsanların en ayrıcalıklı güçleri karşısında bir insancık ne yapabilir? Küçük bir farecik düşünün mesela. Minnacık o fare koskocaman posbıyıklı bir avcı kedi karşısında ne yapabilir? Korunağı olmayan bir alanda nasıl başarı gösterebilir? Başarısı ne olur o minnacığın? Olsa olsa hayatta kalmayı bir seferin(d)e olsa da başarmış olur, değil mi ya?
 Bakınız oligarşik cumhuriyetlere, bunların çoğunun demokrasi ile idare edildiği iddia ediliyor. Türkiye de bunlardan biri. Halkın oyuyla geldiğini iddia eden iktidarlarla yıllarca idare edildi. Gerçekten bu iktidarları halk mı seçmişti? Sağcı ya da solcu-hoş asla solcu parti kurulmamıştır ya!-siyasi partileri halk mı kurdu, onları iktidara halk mı getirdi? Milyonlar ya da milyarlar içinde küçücük bir azınlık meclis koltuklarında, bakanlık makamlarında ve yüksek bürokraside oturuyor yaşadığımız bu tek dünyada.
Milyonlar veya milyarlar karınca misali aşağılarda sadece belli zamanlarda kurgulanan oyun zamanlarında, seçimlerde, referandumlarda oy kullanarak demokrasicilik oynadığına inandırılmak isteniyor. Ve nihayetinde mankurtlaşmış karıncalar hep aynı işi bir görev bilerek sürekli başının üstünde taşıyacağı o elit zümreyi seçip duruyor. Yani milyon ya da milyar dolarları çarpıp çırpacak küçük bir azınlığın mutluğuna bu dünyada bir tuzu da onlar katıyor.
Tüm bu olanlara da demokrasi, hak, hukuk, özgürlük, insan hakları ve adalet diyoruz. Benim bu söylediklerim salt Türkiye için değildir. Demokrasi maskesi altında yönetimler AB ve ABD dahil tüm ülkelerde mevcuttur. Oralarda da halk sadece seçim zamanı görevini yapıyor ve onu idare edeceklere krallıklarını yönetme yetkisini kendi eliyle veriyor. Ancak onların bizden farkı karıncalara daha rahat yaşama olanakları sağlanmasıdır. Ya Afrika, Asya gibi kıtalardaki yönetimlerde durum nasıldır? Oralarda karıncalar daha da fazla ezilirler. Allah’ın gölgesini olduklarını iddia eden siyasetçilere krallıklarını idare etme olanağı karıncalar tarafından verilmek zorundadır. Hatta bu olanaklara AB ve ABD de insan hakları, demokrasi ve özgürlükler adına yardım etmek zorundadır.
Mısır’da diktatör Mübarek’i Tahrir Meydanı Devrimi ile devirdiğini zanneden karıncaların başına bu kez asla bir karınca olmayan Mursi geçti. Halk kendinden birini seçemez. Ona kendinden birini seçer oyunu oynatırlar. Mübarek zulmü yerine Mursi tipi bir başka yönetim geçti. Şimdi onu da devirdiler. Hem de savunma bakanı yaptığı kendi genelkurmay başkanı tarafından. Karıncalar her durumda aç ve sefil durumda. Yönetenler asker ya da sivil fark etmiyor, kendi sınıfından ya da kendi içinden değil. Her zaman için Kurnaz Adam düzeninin Yönetici(Politikacı) tiplerinden oluyor. Ve Kurnaz Adam iktidarı Yönetici(Politikacı)+Asker(Komutan)+Rahip(Din Adamı) üçlüsünden oluşuyor. Bakın İran’da birçok mazlum (karınca) “Allah’a karşı düşmanlık (muhareb) suçundan” yöneticiler tarafından idam edilmektedir. Arap Baharı olarak adlandırılan halk devrimleri(?!) sonucunda giden diktatörlerin yerine halk iktidarları gelmedi. O ülkelerdeki karıncaların başlarına AB, ABD, Rusya, Çin gibi güçlü ülkelere sorun çıkarmayacak yenileri getirildi. Karıncalar için değişen bir şey olmadı.
Bizde de durum farklı değildir. Barış ve Çözüm Süreci ile karıncaların başlarına politikacı değişimiyle çözüm aranmak istenmektedir. Kürt ya da Türk fark etmiyor, karıncaların başına gelecek Türk ya da Kürt yeni kralların birer karınca olmayacağı kesindir. Karınca yine hizmet etmeye, hamallık etmeye devam edecektir. Kendini yönetecek kralları seçme hizmetini her şart altında başarıyla yapmaya devam edecektir, hiç kimsenin bundan bir endişesi olmasın. Çünkü bir taraftan “taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmadan Asya’dan Adriyatik’e kadar at koşturan bir geleneğin son temsilcileri”nin bolca olduğu bir ülkede o zavallıcık karıncaların ne gibi bir kıymeti harbiyesi olur? At nalları altında ezilmekten başka ne gelir karıncaların başına? 1071-2071 hesaplarını yapanlardan bin yıllık iktidar formülleri çıkaranların olduğu bir ülkede o zavallıcık karıncaların ezilmemek için göstereceği gayreti ve şansı hesaplayabilir misiniz?  
Yanlış anlaşılmasın, Hitler de “Kavgam” kitabını bin yıl için yazmıştı. 28 Şubatçılar da bin yıl iktidarda kalacaklardı. Bu kez de Türk ve Kürt siyaset erbabı da bin yıl iktidarda kalacak hesapları yapmış olmalılar. Ah zavallıcık, minnacık karıncalar! Ne diyelim?


Hiç yorum yok: