Bülent Tekin
Bulenttekin47@gmail.com
Eşbaşkanlık sistemi Avrupa’da
Yeşil’lerin, Demokratik Sosyalist’lerin kullandığı bir yönetim sistemi(dir).
Daha çok bir kadın ve bir erkekten oluşan bir sistem. Tabii iki erkek veya iki
kadın olmasında bir mahsur yok. Son olarak KCK (PKK) de bu sisteme uydu. Anlaşıldığı
gibi bu legal mücadele sistemine hazırlık olarak değerlendirilebilecek bir yapı
oluşturuldu. Bundan böyle PKK’yi (KCK vs.) legal mücadelenin birer aktörleri
olarak görebiliriz. HPG ile ilgili bir net bilgi yok. Muhtemelen tek başkanlık
sistem ile yönetilmeye devam etmiş olabilir. Modaya o da uy(durul)muş olsa da
onun legal arenada boy göstereceği günlerin bu günler olduğunu düşünmüyorum.
Konuya baştan böyle girmemin
nedeni Murat Karayılan’ın tasfiye edildiğini söylemek için değildi(r). Karayılan
büyük olasılıkla Çözüm Süreci’nde daha barışçıl ve ılımlı roller üstlenen
politikalara cevaz verecek bir aktör olmaya devam edecektir. Karayılan’ın
yerine bir erkek (Cemil Bayık) ve bir kadın’ın (Besê Hozat) KCK eşbaşkanları
olarak seçilmeleri demokratik siyasete hazırlanma olarak değerlendirilmesi
gerekir düşüncesindeyim.
Asıl meseleye gelmek
istiyorum. Bu eşbaşkanlık işi öyle bir noktaya geliyor ki, bırakınız bir siyasi
partinin yönetiminde olmayı, bir dernek veya odanın başında da görülmeye
başlanacaktır. Nuh’a kadar gitmek istemiyorum (bu başlangıcı yanlış yaptığımı
düşünüyorum! Gelecekten bahsetmeliydim!) ama aile reisliğinde de eşailebaşkanı
olarak değerlendirildiğini düşünüyorum. Resmi kurumların başında düşünülüyor mu
bilmem, mesela Eşemniyetmüdürü, eşvali, eşbelediyebaşkanı, eştapumüdürü vesaire
olur mu pek emin değilim. Ama dilerim ki toplu taşımacılıkta eşkaptan, eşşoför
vesaireye kadar düşünülmüştür. En azından (b)öyle düşünülmüştür diye
düşünüyorum.
İlk bakışta bir erkek ve bir
kadın olarak eşitliği ve adaleti temsil ettiğini düşünebilirsiniz:
Eşbaşkanların eşit cinsleri temsil ettiğini düşündüğünüzde. O halde bu
eşbaşkanlar kimlerdir? Sıradan yoksul ve mazlum olan kadınlardan mı seçiliyor
bu eşbaşkanlar? Mesela Ticaret ve Sanayi Odası eşbaşkanı bilmem hangi varoşun
hangi gecekondusunda yaşayan yoksul Fatma mı olacak? Yoksa bilmem hangi
siyasetçinin bir yakını ya da ekibinden olan bir cevval kişi mi? Ya da bilmem
hangi zenginin eşi ya da hangi özel mülkiyetin sahibi bir kadın mı? Bu
eşbaşkanların birinci söylediklerimden olmayacağı kesindir. Mutlaka siyaseten
ya da maddeten kemale ermiş kadın kardeşlerimizden olacaktır. Yoksa buna da mı
itiraz ediyorsunuz?
Kadın eşbaşkanların yoksul
ailelerinin kızları ya da kadınları olmayacaktır. Eğer tesadüfen öyle birisi
olursa da siyaseten bir noktaya gelmiş ve kendi politikaları içinde Tanrıça
mertebesine getirilmiş biri olacaktır. Kadın erkek eşitliğinin ya da kadına
pozitif torpil uygulama yönteminin sözde olduğunu ve bunun asla yoksul,
kimsesiz, sahipsiz ve ezilen kadınlar için geçerli olmadığını söylemek
istiyorum.
Gerillalar içinde mi aynı şey
geçerlidir? sorusuna burada bir yanıt vermek gerekir diye düşünüyorum. Evet, bu
tarihe kadar o kadın gerilla hâlâ yaşıyorsa ve ölüm’den kendini korumayı
bilmişse, kıyafetine ve yaşına bakarak konuşursak kıdem ve emek diyebilirsiniz.
Ama ölen onca kadın isimsiz hemcinsleri yanında onların yaşamış olmaları dahi
bir ayrıcalık değil midir? Demek istediğim Kutsal Kadınana figürü, Ana
Tanrıçalık isimsiz ve sahipsiz kadınları pek kapsamıyor. Belki ölenlere bu paye
öldükleri için saygı ve anmaya bağlı olarak politik bir varyasyon olarak
kullanılıyordur. Ya o isimsizler yaşamayı başarmış olsalardı bu payeden
yararlanacaklar mıydı? Bu konularda benim kuşkularım var, sizi bilmem!
Eşbaşkanlık sisteminin
yakında hayatımızın her alanına girmesiyle %50 şansınızın olduğunu
söyleyebilirim. Çalışın, çok çalışın derim. Ticaret ve Sanayi Odası Eşbaşkanı
olmak için çok çalışın. Eşkaymakam veya Eşvali olabilirsiniz?
Eşinsanhaklarıbaşkanı olabilirsiniz mesela? Ama merak etmeyin bunlardan
hiçbirisini olamıyorsanız, eğer evliyseniz eşailereisi olmayı
garantilemişsiniz. Bunu başarmış olmanız bile size yetmez mi? Daha ne
istiyorsunuz? Biliyorum bu noktada bekâr kardeşlerimin bana bir itirazı olacak,
haklıdırlar. Artık orasını da onlar düşünsünler. Bu konuyu kendi demokratik
mücadele yöntemiyle kazansınlar. Bana, size güvenmesinler. Hele devlete asla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder