24 Kasım 2013 Pazar

“Müslüman Aleviler-Ateist Aleviler” Uydurması...



Mustafa Elveren (Em. Öğrt.).
Dünya’da siyasi dengeler hızla değişiyor. Dolayısıyla Türkiye de değişmek zorundadır. O nedenle Alevi kurum ve kuruluşları da bu dengeleri göz önüne alarak örgütlemelerini ona göre yeniden gözden geçirmeleri gerekir diye düşünüyorum.
 Bazı yazar ve çizerler ile Alevi kuruluşlarının yetkilileri; “Aleviler nasıl örgütlenmeliler?”, Aleviler bu güne kadar ne yaptılar?”, “Aleviler ne yapmalı?” ve benzer soruları ortaya koyup, kendilerince çözümler üretmeye çalışıyorlar.
Alevilerin inanç özgürlüğü başta olmak üzere, ötekileştirilen tüm halkların ve bireylerin anayasal eşit vatandaşlık hakkı çerçevesinde demokratik bir Türkiye’yi yaratmak için ortak paydalarda örgütlenip, birlikte hareket etmesi sağlanmalıdır.
 “Hıristiyan Müslümanlar-Ateist Müslümanlar” söylemi ne kadar yanlış ve mantıksızsa, bazı tarikatların;“Müslüman Aleviler-Ateist Aleviler” söylemi de o kadar yalan, yanlış ve mantıksızdır. Çünkü bir insan hem Ateist hem de başka dinde olamaz. Bu söylem Alevileri İslam’ın içine monte etmek için yapılan bir tür propagandadır. O nedenle bir kısım Alevi kurum ve kuruluşlarının yetkilileri bu tür propagandaların tuzağına düşmemelidirler.
 Bizler ateist ya da farklı dinlerde olabiliriz. Ancak, ateist olmak mevcut dinlerle ilgili olarak olumlu-olumsuz görüşlerimizi açıklamayacağız anlamına gelmez.
Devlet “Tanrı” kavramının egemen sınıf tarafından kurumlaştırılmış halidir. Egemen sınıfa göre “Tanrı, Kadri mutlak bir güçtür.” Ezilenler göre “Tanrı, sığınılacak, medet umulacak bir güçtür.” Her iki bakış açısı devlet olgusunda buluşur. Devletin babalığı kul ile efendinin ittifakıdır. (Kemal Bülbül–Gomanweb)
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Sayın Kemal Bülbül’ün yukarıda alıntıladığım analizine aynen katılıyorum.
Yine bazı Cemevlerinin uygulamalarını eleştiren Alevi yazar Sayın Erdal Yıldırım’ın makalesinden kısa bir alıntı yaparak aşağıya aktarıp, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cemevinde devrimcilerin cenaze törenlerinin yapılmasına izin vermeyen sözde Alevi dedeleri var. Bayram cemi, bayram namazı yaratan, devrimci cenazelerini Cemevine almayan, Alevi cenaze törenini Müslüman inancına göre uygulayan / uygulatanların yaptıkları “düşkünlük”tür. Erdal Yıldırım / 14.08.2013-Gomanweb) Çok haklı ve yerinde bir eleştiridir.
Ne yazık ki bu iki değerli yazarlarımız internet üzerinde takip ettiğim kadarıyla “Tartışma Formu” adıyla bazı odaklar tarafından hakaret ve tehditlere maruz kaldılar.
Birçok kişi inandığı değerlerinin eleştirilmesinde rahatsızlık duyarlar. Hatta kendi şahsına yapılan bir kötülük olarak görürler ve şiddette dahi başvurabilirler. Mesela; Türklüğü ve Atatürk’ü, Müslümanlığı ve Muhammed’i eleştirmek ülkemizde hala suç sayılmaktadır. Bu konuda yaptığınız bir eleştiri hukuken suç sayılmasa bile, dinden beslenen baronların etkisiyle toplumsal baskı altında kalma riski büyüktür.
Ne yazık ki, “önce Müslüman’ım, sonra insanım” diyen bir kültürün mirasçısı ve fertleriyiz. Bu mirası reddetmek ya da değiştirmek çok kolay değildir.
Tarihi kişilikler, dinsel inançlar, milli değerler, adet ve örfler toplumun ortak değerleri olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak, bu değerleri eleştirilemez birer tabu haline getiren toplumlar bilime kapalıdırlar. Dolayısıyla çağın gereklerine uygun olarak ilerleyemezler.
Ben tüm değerlerin merkezine her zaman insanı koyarım. İnancım da insan merkezlidir. Bundandır ki; iyiliği de, kötülüğü de, kurtarıcılığı da insandan ararım.
Ben Müslümanlık ve Alevilik konusunda uzman değilim. Benimki daha çok öngörü ve yaşadığım olaylar ile okuduğum birkaç kitap ve makaleden ibarettir.
Artık “maymun gözünü açtı.” Aleviler konusunda kıvıran Resmi ideoloji bu gün renk değiştirse de eskisi kadar başarılı olacağını sanmıyorum.

Hiç yorum yok: