Faiz Cebiroğlu
Çoğu zaman hayret ediyorum. İnsan
aklının ”durmasına” hayret ediyorum.
Duran akıllarda hayret ettiğim insan tipleri çoktur. Ama en hayret
ettiğim; ”sınıflar, devletler ve
uluslar” dünyasında, ”devlet / ulus
istemiyorum” diyen insan aklıdır.
Böylesi aklın, düşünce mekanizması duran bu aklın, ”ezen ulus ve devletlere
hizmet ettiğini düşünemeyecek durumda”
olmasıdır. Hayretlik ve şaşkınlık burada yatar. Hayretlik ve şaşkınlık, duran
insan akıllarında yatıyor.
Ezilen ve Orta-doğu’nun iç-sömürgesi
olan Kürtlerin neden devleti / ulusları olmasın?
Kürt devletine / ulusuna karşıyım
diyen, politik önderler nasıl bu duruma geldi ve getirildi?
Bu sorular üzerinde, ”ezen –
ezilen” psikolojik çerçevede bakmak gerekiyor. Bu, ezen / ezilen çerçevede, geçici de olsa, insan
aklı duruyor. Duran akılda, mantık ta olmuyor, olur mu? Duran bir akılda, ancak ve ancak “ezen ulus ve
devletlerin” aklı gibi düşünmek oluyor. Bu da, akılsız olmak demektir.
Sınıf, kapitalist devlet ve uluslar dünyasında,
”Kürt devleti” ve ”Kürt ulusu” istemiyorum demek, akılsızlıktır. Akılsızlık,
çirklinliktir. Dünyada toplumsal olarak en büyük çirkinlik, kendi
ulusunu sevmemek demektir!
Herkes ulusunu sevmelidir.
Herkes ulusunu ama ezmeyen
ulusunu; herkes devletini ama ezmeyen devletini sevmelidir.
Uluslaşma sürecine en geç kalan
Kürtler olmuştur. Bu yüzden, Kürtler, ulusunu sevmelidir! Yalnız Kürtler değil,
herkes ulusunu sevmelidir; zira
uluslaşmak, ulus olmak, bir doğum gibi güzeldir. Ulus, tüm değerleri ile
güzeldir. Kürtler bir ulustur. Kürt ulusu ve devleti doğmalıdır. Güzeldir.
Ulus, özünde, doğum demektir.
”Nation,” Latince’den, ”nascire”den geliyor. Doğumdur.
Uluslar, belirli tarihlerde,
feodalizmin çözülüp, yerini kapitalizme bıraktığı bir çağda doğuyorlar.
Yükselen kapitalist çağının doğumunda; dil, toprak, ekonomi, kültür ve
psikolojik ortaklıklık gibi değerler ortaya çıkıyor. Bu doğumun birliğine ulus
deniyor. Ulus, budur. Tarihsel bir doğumdur.
Köylü tabanından ve bağrından bir
burjuva oluşumu çıkıyor: Bu, ulustur.
Feodalizmin çözülüp, yerini
kapitalizme terketmesiyle, üç politik kavram da bütünleşiyor: Devlet, demokrasi ve ulus.
Devlet, demokrasi ve ulus. Hem
kaiptalist toplumlarda, hem de sosyalist toplumlarda varlıklarını
sürdüreceklerdir. Yönetim biçimleri ne kadar farklı olursa olsun, her iki
sistemde, bu üç kategori ( devlet, demokrasi ve ulus) vardır. Zira, komünizme
kadar, sınıf devlet / ulus devlet vardır. Böylesi objektif koşullarda, ”devlete
karşıyım” ya da ”ulusa karşıyım” demek, ne kadar gerçekçi olur?
Böylesi objektif koşullarda, daha
dilini özgürleştirmeyen bir halka, bizler devlete ve ulusa karşıyız demek, ne
kadar ”mantiki” olur? Olur mu?
Devam eden insan evrim tarihini
tümden yadsıyıp, ”ütopist” mantıkla, ”devlete” ve ulusa” karşıyım demek, ne
kadar, ”ulus sevgisi” olur? Olur mu?
Bu konular üzerinde duruyoruz. Bu
konuları yadsıyan ve duran insan aklına ”çareler” bulmaya çalışıyoruz.
Kolay değildir.
Kolay olmayan, duran insan aklını
tekrar çalıştırmaktır.
Kolay olmayan, ezen, sömürgeci
ülkelerde rehin alınan ve durdurulan insan aklını tekrar harekete geçirmektir.
Akıl durmaz. Doğum durmaz.
Yeni akıl, yeni doğumda
olacaktır. Her doğum zordur, ama en son
doğum güzel olacaktır: Ulus olacaktır. Kürt ulusu olacaktır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder