14 Şubat 2014 Cuma

Yerel Seçim Sisteminde barajdan haberiniz var mı?..



Adil Okay
okayadil@hotmail.com

 Biz, “doğrudan demokrasi” talep ederken, egemenler “temsili demokrasi”yi bile bu halka fazla görüyorlar. Birkaç örnek vereyim: Eğer halkın temsili gerçek olsaydı, “parlamentolarda “gizli oturum” olmazdı. Örtülü ödenek olmazdı.  Kanun hükmünde kararnameler olmazdı. Torba yasalar olmazdı. Kamu İhale Kanunu 57 kez değişmezdi. Geride kalan 11 yıllık AKP iktidarında Kamu İhale yasası tam 57 kez değiştirildi.” Neden? Nedeni açık: Yandaş-yeni zengin yaratmak.  Halkın vergileriyle oluşan zenginliği cemaatlere peşkeş çekmek. Oğullara-akrabalara peşkeş çekmek…”

  

 Yerel Seçim Sisteminde barajdan haberiniz var mı?


Bir gürültü var memlekette. Afişlerle çirkinleşen arabalar bangır bangır seçim propagandası yapıyor. Sözler anlaşılmıyor. Sesler, isimler, parti adları, logoları, suretler birbirine karışıyor. Gürültü ve görüntü kirliliği had safhada. Özellikle işe gidiş geliş saatlerinde eksoz dumanlarından, anlamsız – gereksiz kornalardan rahatsız olurken, şimdi de falanca – filanca partinin gürültülü, ucube seçim propagandaları içimizi daraltıyor.
‘Hizmet yarışına’ giren aday adayları dönemini geride bıraktık. Aday adayları yerlerini adaylara bıraktı. Ortalık durulur diye beklerken, bir de baktık ki gürültü ve görüntü kirliliği artmaya başladı. Gökyüzünde aday ve parti isimlerinin bulunduğu dev balonlar çarpışıyor. Arabalardan, balkonlardan aşağıya kocaman belediye başkan adayı resimleri sarkıyor. Reklamcılar ve matbaacılar ellerini ovuşturuyor. Televizyon ve radyolar, reyting değil ama kazanç rekoru kırıyor. Basında danışıklı dövüşü çağrıştıran röportajlar, söyleşiler, sığ tartışmalar bıkkınlık veriyor. Sözde hepsi hizmet yarışında! Hepsi en en en iyisi! Ama ufuk açıcı, ikna edici, cesur program yok.
Hemen hemen tamamı erkek olan adayların maşallah suratlarından nur yağıyor! Sanki onların büyük çoğunluğu değil, (istisnalar olsa bile) kadın ve çocuk haklarını yok sayan, baskılara, insan hakları ihlallerine, yolsuzluklara, mahpuslara yapılan zulme, kentlerinde, ülkede ve dünyada doğanın katledilmesine seyirci kalan. Bu seçimde de Kadın aday yok sayılır. Mecliste yer alan partilerden Sadece BDP ve HDP bu konuda duyarlı. .
Bu görüntü ve ses kirliliği yanı sıra asıl değinmek istediğim konuya gelmek istiyorum.  Seçmenlerin, hatta adayların “temsili demokrasi” ile açıklanamayacak “YEREL SEÇİMLER BARAJINDAN” yani “ONDA BİRLİK SİSTEM”den haberleri yok. Biz, “doğrudan demokrasi” talep ederken, onlar “temsili demokrasi”yi bile bu halka fazla görüyorlar. Birkaç örnek vereyim: Eğer halkın temsili gerçek olsaydı, “parlamentolarda “gizli oturum” olmazdı. Örtülü ödenek olmazdı.  Kanun hükmünde kararnameler olmazdı. Torba yasalara olmazdı. Kamu İhale Kanunu 57 kez değişmezdi. Geride kalan 11 yıllık AKP iktidarında Kamu İhale yasası tam 57 kez değiştirildi.” Neden? Nedeni açık: Yandaş-yeni zengin yaratmak.  Halkın vergileriyle oluşan zenginliği cemaatlere peşkeş çekmek. Oğullara-akrabalara peşkeş çekmek
Şimdi, 12 Eylül diktatörlük yasalarına dayanan, “Onda birlik sistemi”, Örsan Ö. Akbulut’tan yapacağım bir alıntıyla açıklamaya çalışayım: “Bu oluşum biçimi, yerel meclislerin seçim sistemini düzenleyen, 1984 yılında Özal iktidarı döneminde çıkarılan 2972 sayılı Yerel Seçim Yasası'nın öngördüğü seçim sistemine dayanmaktadır. Bu sistem, büyük partilerin lehine işleyen bir mantığa sahiptir. (…) 1984 yılına gelinceye kadar, d'Hondt usulü nispi temsil sistemi uygulanmaktaydı. 1984 yılında çıkarılan yasa, bu sisteme bir de, onda birlik baraj uygulaması getirmiştir. Böylelikle, klasik d'Hondt usulünün bile küçük partiler aleyhine olan yapısı daha da güçlendirilmiştir. Çünkü, onda birlik sisteme göre bir seçim çevresindeki geçerli oyların onda biri, tüm partilerin ve bağımsızların aldıkları oylardan ayrı ayrı çıkarılmaktadır. Böylece, partilerin ve bağımsız adayların temsil güçlerinde bir azalmaya gidilerek oy dağılımı gerçekleştirilmektedir.
Bu durumu bir örnek ile açıklamaya çalışalım. 1. 800.000 nüfusu olan ve 18 il genel meclisi üyesi çıkaracak bir ilçede, il genel meclisi üye seçimine 6 siyasi partinin katıldığını varsayalım. 700.000 geçerli oyun partiler arasındaki dağılımı ve kazandıkları üye sayısının şöyle olduğunu düşünelim:
Onda Bir İndirimi Uygulanmadan;

(YANİ SEÇİM BARAJI OLMADAN)

A Partisi 250.000 %35.71 ---  7 üye   (%38.88)
B Partisi 150.000 %21.42  --- 4 üye   (%22.22)
C Partisi 82.000 %11.21   ---  2 üye   (%11.11)
Ç Partisi 75.000 %10.71   ---  2 üye   (%11.11)
D Partisi 72.000 %10.28   -----2 üye   (%11.11)
E Partisi 71.000 %10.14  ------1 üye   (5.55)

Görüldüğü gibi oy oranları ile üye oranları arasında genelde adalet ve tutarlılık vardır.

SEÇİM BARAJI İLE SONUÇ
Ancak, 700.000 geçerli oyun onda biri olan 70.000 indirim oranını uyguladığımızda ise şu sonuç ortaya çıkmaktadır:

A Partisi 180.000 ---13 üye
B Partisi 80.000 ----5 üye
C Partisi 12.000 ---üye yok
Ç Partisi 5.000 ----üye yok
D Partisi 2.000 ---üye yok
E Partisi 1.000 ---üye yok

ONDA BİR İNDİRİMİ UYGULANMADAN, İL GENEL MECLİSİ SEÇİMİNE KATILAN 6 PARTİ DE ÜYE GÖNDEREBİLMESİNE RAĞMEN, ONDA BİR İNDİRİMİ UYGULANDIĞINDA SADECE 2 PARTİ ÜYELİK KAZANABİLMEKTEDİR.

Yukarıdaki örneğin de açıkça ortaya koyduğu gibi bu sistem, temsilde adalet ilkesinin gerçekleşmesine engel olduğundan, nispi temsil sisteminin yerel seçimlerde uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadır.”

Şimdi Örsan Ö. Akbulut’tan aktardığım bu şemayı MERSİN YENİŞEHİR’e uyarlayalım: 2004 seçimlerinde 31 meclis üyeliği olan bu bölgede geçerli oy sayısı 101.000 imiş.. Ve bunun onda biri olan “10 bin oy” bütün partilerden silinmiş.
Sonuç: 12. 000 geçerli oy alan DTP’nin geriye 2 bin oyu kalmış.
6741 oy alan DSP’nin sıfır oyu kalmış. Ve geriye kalan oylar ile meclis üyeleri belirlenmiş. DTP sadece 1 meclis üyesi kazanabilmiş. DSP ise sıfır.
Oysa bu baraj olmasa DTP bu oyla belediye meclisine 4 üye, DSP ise 2 üye yollayabilecekti. Ve tabi “büyük” partilerin meclis üye sayısı azalacaktı.

Sadece kendimiz için demokrasi istemek olmaz değil mi?

Sonsöz:
Adaylardan çevre için, emek için, kimlik için“ kelam etmelerini bekliyoruz. Zira hem dünyanın hem ülkemizin yakıcı sorunları bu üç başlıkta toplanmaktadır.  Bu başlıklar yanısıra,  “yerel seçim barajı“na karşı da tavır açıklamalarını bekliyoruz.
Madem “temsili demokrasi“den söz ediliyor, bari onun gereklerini yerine getirilsin.
Ama tekrar vurgulayayım, “demokrasi“ doğrudan olmalıdır. Ancak bu takdirde halkın iradesinden söz edebiliriz.

kaynakça:
Yerel Seçim Sistemi Değişmeli, Örsan Ö. AKBULUT, 19.11.2003-cumhuriyet gazetesi.

Fikret Başkaya, “Milli irade” diye bir şey var mı?, www.ozguruniversite.org

Hiç yorum yok: