Bülent
Tekin
Kürtlerde
keklik güvenilmeyen bir hayvandır. Bunun nedeni, tıpkı kendi ırklarından
çoğunun yaptığı gibi kendi soyundan olanları yakalatma amacında
kullanıldıklarından olmalıdır. Yine de çok konuya ders verecek ya da benzeşim
yapılabilecek Kürt hikâyeleri (masalları) oldukça farklıdırlar ve kendilerine
özgü anlatımları kapsar. Kürt hikâyelerinde zaman zaman açık ve hakaretamiz
ifadeler yer alabilir. Hatta gülmece ya da der verici nitelikte kimi erotik
sayılabilecek anlatımları da kapsayabilir. Neyse biz anlatacağımız hikâyeye
dönmek istiyoruz.
Kekliğin
biri çok güzel ötüyormuş. Şahin onu başkalarından işitmiş ve sesini duymaya
karar vermiş. Sesi duyunca da çok hoşuna gitmiş. Bir gün dalın üstüne tünemiş.
Keklik öterken şahin ona, “Seninle arkadaş olmak istiyorum?” demiş. Keklik
ürkmüş. “Korkarım!” demiş kendi(si)ne güvenmeyen keklik. “Korkma” demiş kendisine güvenmeyen kekliğe
şahin. “Bana güven. Hatta seninle tüm keklikler ve şahinler adına bir anlaşma
yapacağım.” Ürkek bakışlarını değiştirmeyen kekliğe anlatmaya devam etmiş şahin:
“ Şahinler sizi ürkütmesin diye alçaktan uçmasınlar! Yani sizlerin üstünden hiç
uçmasınlar!” Bu anlaşma kekliğin hoşuna gitmiş olacak ki arkadaşlar olmuşlar. Şahin
artık kekliğin yuvasına bile gidiyormuş.
Çok
geçmeden bu sevgi bitmiş, artık şahin bahane aramaya başlamış. Bir gün
çıkışmış: “Nedir gece gündüz başımıza durmadan okuyorsun, durmadan ötüyorsun?
Bu ötmekten bıkmadın mı?” Durumu çakan keklik korkmuş ve hiç ses çıkaramamış.
Bir gece şahin çok acıkmış. Kekliğe bahane bulmaya başlamış. “Konduğun dalda
güneş ışınlarının üzerime gelmesini engelliyorsun. Gölge yapıyorsun?” Keklik
dayanamamış bu kez. “Görmüyor musun gecedir? Gecede güneş yok ki?” “Ooo demek
ben yalan söylüyorum. Beni yalancı çıkarıyorsun?” demiş şahin ve kekliği
pençesiyle öldürüp yemiş.
Evet,
(şahinin) keklikler korkmasınlar diye şahinler alçaktan uçmasın, yakınınızdan
uçmasın! şeklindeki kekliğe sunduğu dostluk(?!) anlaşması ihanetle sonuçlanmış.
Bu hikâyenin “dost ve ihanet” vurgusu üzerine anlatılacağını düşünüyorum.
Kürtler
kendilerini daha çok ihanete uğramış bir halk olarak görürler. Bu nedenle de
öykümüzdeki anlattığımız keklik örneği ürkek ve çekingendirler. Bu öyküde
keklik-belki?-bilmeyerek kendi ölümüne neden olmuştur. Ama onun bu saflığı
bütün keklik ırkının yok edilmesine neden olabilirdi. Tabii hikâyede anlatılan
kekliklerin bulunduğu mıntıkayı kastediyorum. Tuhaftır ki hayvanlar arsındaki
diyalog günümüzdeki insanlar arasındaki diyaloga her zaman benzemektedir. Bu
tür diyalogları belki insanlar daha anlamlı ve faydalı olur diye hayvanlara
yaptırmaktadır. Ben de bu hikâyeyi kurgularken belki böyle düşünmüş olabilirim.
Ne de olsa benim anlattıklarım Kürt hayvanlarıdır. Belki de Türk ya da başka
ırkların hayvanları böyle diyaloglara pek girmezler, ne dersiniz ha(?!) Yani
anlayacağınız benim böyle başka ırkların hayvanlarına laf etmeye niyetim yok.
Kürt hayvanlarına gücüm yeter benim. Söylediklerime pek kimsenin sen
çıkaracağını düşünmüyorum.
Bugünlerde
Türk devleti ile PKK (KCK) Abdullah Öcalan üzerinden anlaşmışa benziyorlar.
Bunun bir türlü müzakere olduğunu ya da süreç içerisinde sistemde değişikliğe
yol açacağını düşünüyoruz. Hapiste olan bir mahkûmla yapılan görüşmelerin ne
tür pazarlıkları ihtiva ettiğini pek bilmiyoruz. Aslında hiçbir şeyin pazarlık
edilmediğini iddia edenler de vardır. Bunu hükümetin dilinden ve son zamanlarda
PKK yanlısı legal ve illegal örgütlerin söylemlerinden çıkarabiliyoruz.
Biz
Kürtlerle Türklerin yapacağı sözleşmenin bir şahin tarafından yok edilmesinden
korkuyoruz. Bu belki bir provokasyon şeklinde olmayacaktır. Beklentiler ve
konuşulanların çok uzağında ortaya çıkacak sonuçlarda belki kendini
gösterecektir. Bakın, Bahoz Erdal dahi TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) denilen örgütün
PKK ile bir ilişkisi olmadığını söylemektedir. Bakın işte, onların bile
şahinleri var, daha ne demeliyim?
Abdullah
Öcalan’ın pozisyonundaki değişikliğin olmamasının bazı şahinler tarafından
bahane edileceği kuşkusunu taşımak fazla ürkek olma anlamına gelmemelidir. Keklikler
her zaman avlanmak için vardırlar. Bu hayvanlar dünyasının bir bölümüdür. Ama
öbür taraftan kekliklerin de yaşamaya hakları vardır ve onların da bir dünyası
vardır. Modernizmin getirdiği çıkarsal ilişkiler ve düşünceler ne yazık ki en
naif düşünceli olan insanda dahi değişiklikler yapmaktadır. İnsanlar bu nedenle
şahin veya keklik şeklinde görülebilmektedirler. Kapitalist Modernite işte öyle
bir dünya yaratmıştır, bundan çıkış ta ancak demokratik bir dünyayı inşa
etmekle olur. Bunu belki insanlar bir gün Demokratik Modernite’de elde
edecekler ve belki de şahinlerin sivri ve güçlü pençeleri insani sözleşmeleri o
zaman(lar)da yırtamayacaktır.